1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FAZ: NATO'nun havası günlük güneşlik değil

4 Aralık 2019

NATO’nun 70. Kuruluş yıl dönümünün de kutlandığı Londra’daki zirve ve Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nda (PISA) Almanya’nın elde ettiği kötü sonuç Alman basınının öne çıkan gündem maddelerini oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/3UB8u
İngiltere'deki NATO zirvesine katılan liderler, Kraliçe II. Elizabeth tarafından Buckingham Sarayı'nda ağırlandı
İngiltere'deki NATO zirvesine katılan liderler, Kraliçe II. Elizabeth tarafından Buckingham Sarayı'nda ağırlandıFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/Yui Mok

04.12.2019 - Alman basınından özetler

Üye ülkeler arasında süren NATO'nun önemine dair tartışmaları "üzücü ve anlamsız" olarak değerlendiren  Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi uluslararası askeri ittifakın önemine işaret ediyor:

"Hayır, 29 üyeli çemberin havası günlük güneşlik değil. Ülkelerin risk analizleri ve çıkarları arasındaki farklar büyük. Bu öyle basit bir şekilde uyum pozu verilerek geçiştirilebilecek bir durum değil. Oysa NATO değerini ve önemini büyük ölçüde koruyor. Gerek Avrupalı, gerek ise Kuzey Amerikalı, tüm üyelerinin güvenliğini güçlendiriyor. Ancak ne yazık ki, kime daha fazla ve kime daha az yararlı olduğunu tartışmak gibi kötü bir alışkanlık peydahlandı. Trump, her nedense Fransa'nın NATO'ya en fazla, ABD'nin de en az ihtiyaç duyan ülke olduğunu savunuyor. Bu bakış açısı yanlış. Zira ittifakın, üyeler arasındaki dayanışma ve ortak güvenlik algısına dayanan ruhunun anlaşılmadığını gösteriyor. Ayrıca Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından geçen 30 yıllık dönemden çıkarılacak dersleri de dikkate almıyor."

NATO zirvesini yorumlayan bir başka gazete de Frankenpost. Gazete, üye ülkelerin bir an önce aralarındaki tartışmaları aşıp, Çin gibi büyüyen tehlikelere karşı tek vücut olmaları tavsiyesinde bulunuyor:

"İttifak 70 yaşında ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a göre 'beyin ölümü' gerçekleşmiş durumda. Örgütün, kendini yönlendirecek berrak bir zihinden mahrum olduğu açık. Düzenli olarak NATO'dan ayrılmaktan söz eden ABD Başkanı Trump, iki yüzlülüğü ve huzursuzluğu ile anılıyor. Ancak NATO'yu ayakta tutan, eskiden bu ittifakın sarsılmaz güvencesi olan ve bugün de hala örgütün en büyük askeri gücünü teşkil eden Amerika Birleşik Devletleri'dir. Beyin ölümü gerçekleşenlerin bir an önce yeniden hayata döndürülmeleri ve mantık teneffüs etmeleri gerekiyor ki şunu idrak edebilsinler: Biz ancak bir bütün halinde güçlüyüz ve bu dünyada Çin gibi yükselen süper güçlere karşı, sadece tek vücut olursak hayatta kalabiliriz."

Die Welt gazetesi de İngiltere’deki zirveyi değerlendirdiği yorumunda Rusya tehlikesine dikkat çekiyor:

"Almanların yüzde 55'i, Avrupa'nın kendini gelecekte ABD'nin yardımı olmadan koruması gerektiği görüşünde. Aynı zamanda halkın çoğunluğu, Vladimir Putin'in Rusya'sı ile yeni bir yakınlaşma siyasetinden yana olduğunu ifade ediyor. Bu sonuçlara bakarak, güvenlik siyaseti ile ilgili cehalete mi daha çok şaşırmak gerek, yoksa Avrupalı bir komşuya karşı halihazırda savaşmaya devam eden otoriter bir rejime yakınlık hisseden Almanların tuhaf Rusya sevdasına mı, karar vermek zor. Doğu Avrupalılar, kendileri açısından bize göre çok daha fazla risk potansiyeli taşıyan Rusya'yı ürkütmek için, Almanların defetmek istediği Amerikan birliklerinin çok küçük bir bölümüne sahip olmaktan büyük mutluluk duyardı."

Almanya, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA'nın araştırmasında bir kez daha olumsuz bir görüntü verdi. Rheinpfalz gazetesinin konuya dair yorumu şöyle:

"PISA araştırmacılarına göre Almanya'daki dil yeteneğindeki kötüye gidişin sebebi göçmenler olabilir. Ana dili Almanca olmayanların uyumunu sağlamak, hiç tartışmasız çok büyük ve zor bir iş. Ancak ne yazık ki, ailesinin dili olan Almancayı öğrenerek büyüyen çocuklar da okumakta ve yazmakta zorlanıyor. Buna karşı küçük yaştaki çocukların televizyon ve internet kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor. Burada asıl mesele konsantre olma yeteneği. Birçok çocukta bu kabiliyet mevcut değil."

dpa,AFP / ET,TY

© Deutsche Welle Türkçe