1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’da bankacılık sistemi sorgulanıyor

Rolf Wenkel9 Nisan 2008

Yaklaşık bir trilyon doların battığı global finans krizinde Alman bankaları da milyarlarca dolar zarar etti. Almanya dışında benzer örneklerine ender rastlanan kamu bankalarının zararını vergi mükellefi karşılıyor.

https://p.dw.com/p/DehR
Bankaların 15 milyar euroya ulaşan zararını Alman vergi mükellefi karşılamak zorunda
Bankaların 15 milyar euroya ulaşan zararını Alman vergi mükellefi karşılamak zorundaFotoğraf: AP

Son yüzyıllarda gelişen Alman bankacılığı üç sütun üzerinde yükselir. Özel ticari bankalar herkese, her işe ve her bölgeye hitap eder. Bunların başında Deutsche Bank, Commerzbank ve HypoVereinsbank gibi devler gelir. Tarım ve zanaatkarlıkla uğraşanların kredi ihtiyacını karşılamak üzere kurulan banka kooperatifleri yardımlaşma anlayışına dayanır ve 1 250 şubesiyle Volks ve Raiffeisen Bankaları adı altında faaliyet gösterir.

Geht bei der IKB das Licht aus? Hauptversammlung bei der Mittelstandsbank IKB
Fotoğraf: AP

Almanya’nın ilk tasarruf kasası 1778 yılında Hamburg’da açılmıştı. En önemli hedefi kâr etmek olmayan tasarruf kasaları orta ölçekli işletmelerle tüketicinin kredi ihtiyacını karşılayarak kamu hizmeti verir. Federal devlet ve eyaletlerin malı olan tasarruf kasaları hakkında, Köln’deki Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nün maliye uzmanı Manfred Jaeger şunları söylüyor: “Kredi hacmi, tasarruf hesapları ya da mevduat olsun, kamu bankacılığı yoluyla devletin bu branşta sahip olduğu oran %40’ı bulur. Bilanço toplamlarına göre Alman bankacılık sektörünün yüzde 40’ı devlete aittir.”

”Daha az banka çeşidine ihtiyaç var”

Logo der Sachsen LB
Fotoğraf: AP

Bu yapılanmanın avantajları kadar dezavantajları da var. Ülke sathında orta halli müşteriye hizmet vermekle, öncelikle orta ölçekli işletmeleri likidite sıkıntısından korur. Yine devlete ait olan eyalet bankaları ise uzun zamandır eleştirilerin odağında. Tasarruf Kasaları’nın çatı örgütü olan eyalet bankaları aynı zamanda kliring merkezi, eyalet hükümetlerinin para kaynağı ve siyasi ömrü dolan politikacıların yönetici olduğu yerler olarak da tanınır. “Daha güçlü olabilmek için daha az banka çeşidine ihtiyacımız olduğunu söylersem herhalde yanlış olmaz. Tek tek ele alındıklarında aslında küçük sayılabilecek bu kadar eyalet bankasına ihtiyaç yok. Tasarruf kasaları için üstlendikleri işlevler de tek bir merkezden yürütülebilir.”

Yönetim ve denetleme kurulları tecrübeli profesyoneller yerine politikacılardan oluşan eyalet bankalarının finans krizinde milyarları batırmaları biraz da yapılarıyla ilgili. Banka zarar ettiğinde riski bankerler değil, sahipleri olan federal devlet ve eyaletler üstlenmek zorunda. “Bu da, eyalet bankalarının normal ticari bankaların işletmecilik anlayışına göre hiçbir zaman yapmayacağı işlere girişip büyük risk altına girme tehlikesine yol açıyor.”

1930’lu yıllar uyarısı

Deutschland WestLB Zentrale in Düsseldorf Passanten und Logo
Fotoğraf: AP

Kamu bankalarının vergi mükellefinin parasıyla kumar oynadığını ileri süren Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü uzmanı Manfred Jaeger, ancak işleri kötüye giden bankalara yardım etmeyip iflaslarına göz yummanın ne büyük felakete yol açabileceğinin 1930’lardaki büyük krizde tecrübe edildiğini hatırlatıyor. “Dünya ekonomi krizi, Merkez Bankası ya da banka denetleme kurullarının bankacılık sektörünün çökmesine seyirci kalıp, likidite ve kredi ihtiyacına cevap verilmemesinin acı sonuçlarını gözler önüne sermişti. Bu durumda kredi bulamayan reel sektör sipariş de alamaz. Bankaların batmasına göz yummak akıllılık olmaz. Ama bankaların çok yakından denetlenmesi de kaçınılmaz."