1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suudi Arabistan'da neler oluyor?

10 Kasım 2017

Suudi Arabistan'daki son gelişmeler gerçekten yolsuzlukla mücadele mi yoksa Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın konumunu sağlamlaştırma girişimi mi? DW Türkçe'den Çağrı Özdemir genç Veliaht Prens'i mercek altına aldı.

https://p.dw.com/p/2nQlr
Saudi Arabien Mohammed bin Salman Kronprinz mit Macron in Riyadh
Fotoğraf: Reuters/Saudi Press Agency

Suudi Arabistan'da ciddi bir değişim yaşanıyor. İlk olarak Lübnan Başbakanı Saad Hariri, 4 Kasım'daki Riyad ziyareti sırasında sürpriz bir şekilde istifa etti ve ardından hem Suudi tarafından hem de Lübnan tarafından karşılıklı açıklamalarda iki ülke arasında gerilim tırmandı.

Bu gelişmenin hemen ardından yolsuzluklara karıştıkları gerekçesiyle aralarında Kraliyet Ailesi'nden beş prensin de yer aldığı devlet görevlileri birer birer gözaltına alındı ve yüzlerce milyar dolarla ifade edilen mal varlıkları donduruldu.

Ancak bu yaşananların hemen öncesinde de zengin Körfez ülkesinden sürpriz başka haberler gelmeye başlamıştı. Geçtiğimiz haftalarda Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın, ülkesinin 1979 öncesindeki "ılımlı" İslam'a geri döneceğini açıklaması ve gerileyen petrol gelirlerine paralel olarak içine düştüğü ekonomik darboğazdan çıkış yolları arayışında geliştirdiği projeler, uluslararası kamuoyunda büyük yankı bulmuştu.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'un kıdemli araştırmacılarından ve Ortadoğu Programı Direktör Yardımcısı Jane Kinninmont, yaşanan tüm gelişmeleri Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın Haziran ayında bu pozisyona getirilmesiyle başlayan bir sürecin parçası olarak görüyor.

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Kinninmont'a göre yolsuzluk soruşturması altında prenslerin gözaltına alınması ve varlıklarının dondurulması Suudi Arabistan'da işlerin yürüyüşüne dair büyük değişimlerin de habercisi niteliğinde.

"Bin Selman yolsuzlukla mücadele operasyonuyla birlikte birkaç şeyi aynı anda gerçekleştirmeye çalışıyor. Bir yandan kraliyet ailesinde yolsuzlukla mücadele ederken, diğer yandan bu kampanya ile kendisine rakip olacak prensleri ve medya kuruluşlarını saf dışı bırakmayı hedefliyor" ifadesini kullanan Kinninmont, bu gözaltıların siyasi bir seçim olarak yaşandığı görüşünde.

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, solda, ve oğlu Muhammed Bin Selman bir askeri tatbikatı izlerken
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz (solda) ve oğlu Muhammed Bin Selman bir askeri tatbikatı izlerkenFotoğraf: picture-alliance/abaca/B. Press

Reform mu, güç pekiştirmesi mi?

Otuz iki yaşındaki Bin Selman'ın Haziran ayında Veliaht Prens olması süreci de dâhil, ülkede yaşananlar, kimi gözlemciler için üst yönetim kadrosunun bir hayli yaşlı olduğu Krallık'ta yıllardır uygulanmaya çalışılan reformların ve politika değişimlerinin bir yansıması niteliğinde.

Bu isimlerden birisi Riyad merkezli Kral Suud bin Abdülaziz Üniversitesi'nde öğretim üyesi ve aynı zamanda Huffington Post internet gazetesi yazarlarından Sabria Jawhar. Jawhar, bu gelişmelerin doğrudan Bin Selman'ın kontrolünde ve girişiminde gerçekleştiğini düşünüyor. Akademisyene göre Bin Selman'ın politikaları sadece sözde kalmıyor ve eyleme dönüşüyor.

Jawhar, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada Bin Selman için "Dış yatırımı arttırmak amacıyla yeni ekonomik politikalar uygulamaya başladı ve kadınların araba kullanmasının önündeki engelleri kaldırdı" ifadesini kullanırken, "Toplumsal değişim için ülkedeki aşırıcılık yanlılarını kenara itti" diyor.

Dünya Bankası verilerine göre, ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasında petrol fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak son üç yılda 100 milyar dolardan fazla bir azalma meydana geldi. Dolayısıyla Suudi Arabistan yönetimi petrole olan bağımlılığı kırmak için geçen yıl kapsamlı bir ekonomik reform planını uygulamaya koymuştu.

"2030 Vizyonu" adı verilen plan kapsamında Riyad bu yıl Kızıldeniz kenarında "Neom" adlı devasa bir ticaret kenti kurma kararı da aldı. 500 milyar dolarlık proje ile birlikte ülke ekonomisinin yelpazesinin genişletilmesi hedefleniyor. Proje, yolsuzluk operasyonundan sadece iki hafta önce gene Bin Selman tarafından ilan edilmişti.

Bin Selman'ın ekonomik reformlara dikkat çeken ve örneğin birçok Suudi için vergi kavramının yabancı olduğunu hatırlatan Jawhar, bu tip adımların genel anlamda ülke ekonomisini toparlamak için gerekli olduğunu düşünüyor.

Kinninmont'a göre de ekonomi belirleyici bir role sahip. Chatham House Ortadoğu araştırmacısı bu düşüncesini "Bin Selman'ın popülaritesi nihai olarak genç Suudilerin iş olanaklarının bu gelişmeler ışığında iyi yönde gelişip gelişmemesine bağlı" şeklinde ifade ediyor.

Bin Selman "2030 Vizyonu" isimli kalkınma programını Nisan 2016'da kamuoyu ile paylaşmıştı
Bin Selman "2030 Vizyonu" isimli kalkınma programını Nisan 2016'da kamuoyu ile paylaşmıştıFotoğraf: /Getty Images/AFP/F. Nureldine

Dikkat dağıtma mı?

Bazı gözlemciler ise bu yaşananları, Bin Selman'ın Veliaht Prens olmasından çok daha öncesine dayandırıyor ve 2015 yılında Savunma Bakanlığı görevi üstlenmesinden bu yana ülkesinin uluslararası arenada aldığı eleştirilerden dikkatleri uzaklaştırmak için atılmış adımlar olduğunu düşünüyor.

Örneğin Batı medyasındaki Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk ya da Guardian gazetesinin deneyimli dış politika muhabirlerinden Simon Tisdall gibi isimler Veliaht Prens'in bir anlamda, Suudi Arabistan'ın Yemen ve Katar sonrası uğradığı prestij kaybının düzeltilmesi için bu konuma getirildiği görüşünü paylaşıyor.

Yemen'de devam eden iç savaşa Suudi Arabistan liderliğinde müdahil olan koalisyonun oluşturulmasında Veliaht Prens büyük bir rol oynamış ve milyonlarca insanın halen yaşamakta olduğu sefaletten ve giderek yaygınlaşan kolera salgınından dolaylı olarak sorumlu tutulmuştu.

Aynı şekilde Haziran ayının başından beri Suudi Arabistan liderliğinde üç Körfez ülkesi ve Mısır'ın Katar'a uyguladığı ekonomik ambargo ve siyasi ablukada da Bin Selman, bu küçük Körfez ülkesini terörizme destek vermekle suçlayan Suudi tarafını temsil etmiş ve henüz aşılamayan krizle ilgili olarak Katar Emiri ile telefonda görüşmüştü.

Ek olarak Ortadoğu muhabiri Fisk, Lübnan Başbakanı Hariri'nin istifasının arkasında doğrudan Suudi Arabistan olduğunu ve kendisinin rızası olmadan ülkede zorla tutulduğunu iddia ediyor. Kıdemli gazeteci, bu iddiada bulunan tek isim değil.

Buna karşılık Chatham House'dan Kinninmont, mevcut durumun artık prestij kaybı telafisinden çok öteye geçtiğini düşünüyor. Gözaltı dalgalarının uluslararası yatırımcıyı ülkeye güven bakımından ikilemde bıraktığını kaydeden araştırmacı, daha az yolsuzluk iyi bir gelişme olmakla birlikte, operasyonların siyasi motivasyonunun beraberinde artan siyasi riskleri de getirebileceğini kaydediyor.

Ancak araştırmacıya göre Veliaht Prens'in kafasındaki plan kapsamlı: "Görünen o ki, Bin Selman, ülkesinin 21'inci yüzyılda petrol çağının sonrasında hayatta kalması için, Kraliyet Ailesi'nin topyekûn bir şekilde elden geçirilmesi gerektiğini düşünüyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Çağrı Özdemir