1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'daki vicdan testi tepki çekiyor

Baha Güngör / DW6 Ocak 2006

Almanya'nın Baden-Württemberg Eyaleti’nde 1 Ocak 2006'dan itibaren Alman vatandaşlığı için başvuruda bulunan yabancılar için hazırlanan „vicdan testi“ tepki çekmeye devam ederken, eyalet yöneticileri ise uygulamayı savunuyor. DW'den Baha Güngör'ün haberi...

https://p.dw.com/p/AaG5
Almanya'da yaklaşık 3,5 milyon Müslüman yaşıyor
Almanya'da yaklaşık 3,5 milyon Müslüman yaşıyorFotoğraf: AP

Almanya’nın Baden – Württemberg Eyaleti’nde Alman vatandaşı olmak isteyen Müslümanlar’a uygulanan vatandaşlık testine karşı, ülkedeki Müslümanlar harekete geçti. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi, ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Kenan Kolat ise konuyu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na ilettiklerini duyururken, Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Faruk Şen ise tartışmalı uygulamanın Avrupa Birliği gündeminde ele alınması için girişimlerini sürdürüyor.

Almanya'da yeni yılla birlikte Baden Württemberg Eyaleti’nde başlatılan vatandaşlık testi uygulaması, İslam Konferansı Örgütü üyesi aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 57 ülkenin vatandaşlarını kapsıyor. Vatandaş adaylarına çocuklarının homoseksüel çıkması durumundaki tepkileri, evlilik öncesi cinsel ilişkiye bakışları, kız çocuklarının kendi kaderlerini çizebilme hakkı ya da kann davasına yaklaşımları soruluyor.

Eyalet uygulamayı savunuyor

Ancak eyalet yöneticileri, tepkilere rağmen uygulamada ısrarlı. Baden-Würtemberg Eyaleti yöneticilerine göre sorular, vatandaş adaylarının Kuran-ı Kerim yerine Alman Anayasası’nı esas almaya hazır olup olmadıklarını gün ışığına çıkarıyor. Baden-Würtemberg Eyaleti İçişleri Bakanlığı yetkilisi Reiner Grell, Müslüman göçmenlere yöneltilen soruların haklılığını savunarak, “Bizi harekete geçiren bir araştırma oldu. Araştırmaya göre, Almanya’da yaşayan Müslümanların yüzde 21’i Kuran-ı Kerim ile Alman Anayasası’nın bağdaşmadığı görüşünde“ diye konuşuyor.

Göçmen ebeveynlerin çocuklarına yaklaşımlarının da tespit edildiğine işaret eden Eyaletin İçişleri Bakanlığı yöneticisi Reiner Grell, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim açımızdan önemli olan, ebeveynlerin yetişkin çocukların kararlarına saygı gösterebilmeleri. Şahsen ben de bir baba olarak kızlarımın arkadaş çevresindekilerin tamamını onaylamıyorum. Elimden gelse bazılarıyla görüşmemesini sağlarım. Elbette Müslüman anne - babalar da konuya böyle yaklaşmakta haklı. Ancak ‚Kızımın bir Hıristiyan ya da bir ateist ile evlenmesine asla izin vermem. Talebinde ısrar etse bile bunu elimden gelen her türlü araçla engellerim’ dendiği anda sınır aşılmış demektir.“

“Bu girişim tehlikeli“

Vatandaş adaylarına, özel yaşamdaki muhtemel dini davranış ve tepkilerinin yanı sıra militan İslamcılar’a ya da fundamentalizme yaklaşımlarını da ortaya çıkaran sorular cevaplandırıyor. Ancak Almanya Yabancılar Meclisi Başkanı Mehmet Kılıç ise bu tür sorularla yalnızca İslam Konferansı Örgütü üyesi 57 ülkeden gelen göçmenlerin muhatap olmasını şöyle değerlendiriyor:

“Bu tür sorularla uyuyan hücrelerin ortaya çıkarılması sağlanamaz. Bu kişiler zaten kendilerini gizlemeyi yine başaracak. Olan, bu ülkede emekli olmayı hak etmiş, anayasa ile aslında bir sorunu olmayan kişilere oluyor. Vatandaşlık dairelerinin engelleme çabaları ve bu tür sorular daha işin başında bu insanların önüne set çekiyor. Tehlikeli olan bu girişim ve bunun adı da ayrımcılık.“

Şen, sorunu AB’ye taşımak istiyor

Merkezi Almanya’nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Faruk Şen de tartışmalı uygulamanın Avrupa Birliği platformuna taşıdıklarını ifade ederek, “İngiltere’de uygulandığı gibi Ayrımcılığı Önleme Yasası’nın Almanya’da bir an önce kabul edilmesi ve uygulamaya konulması lazım. Ancak böylece Almanya’da tüm dinler, tüm halk grupları barış içinde yaşayabilir“ diye konuşuyor.

Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Faruk Şen, Baden-Würtemberg eyaletinin uygulamasının entegrasyon sürecine zarar verebileceği, toplumun huzurunu bozabileceği uyarısında bulunuyor: „Her ülke kendi vatandaşlığına geçecek insanlardan belirli sorular sorarak kendi ülkesine bağlılığını öğrenmek ister. Ama bu sorularda, ayrı bir ırktan veya ayrı bir dinden olanlara yönelik böyle önyargılı 30 tane soru soruluyorsa bunun adı dinsel olarak dışlama veya ırkçılığa girer. Benim görüşüme göre bu hakikaten eşitlik prensibi çervesinde Anayasaya aykırı.“