1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'daki Hırvatlar - Asimilasyon ya da entegrasyon

11 Nisan 2013

Hırvatlar, ortalama olarak Almanya'da en uzun yaşayan göçmen grupları arasında bulunuyor. Ulusal kimliklerini korumaya çalışıyorlar; ne var ki Almanya'daki genç kuşaklar Almanca'yı Hırvatça'dan daha iyi konuşuyorlar.

https://p.dw.com/p/163Fo

Robert Bulyat gülümseyerek, "ben Alman tarzına ayak uydurdum, ama kalben Hırvat kaldım" diye konuşuyor. Bugün 36 yaşında olan Robert, Almanya doğumlu ve burada yaşamaya devam ediyor. Ancak 11 yaşına kadar Hırvatistan'daki büyükannesinin yanında yetişmiş. Robert'in anne ve babası, 1968 yılında Almanya ile o zamanki Yugoslavya arasında imzalanan "İş Gücü Alımı Anlaşması" çerçevesinde, ellerinde sadece iki valiz ile Federal Almanya'ya gelmişler. Tek kelime Almanca bilmiyorlarmış. Ama çalışkanlıkları sayesinde Almanya'da o zamanlar çok yaygın olan "Balkan-Grill" restoralarından birini Ludwigshafen kentinde açmışlar.

O dönemlerde Almanya'daki Yugoslav misafir işçiler arasında bu, alışılmış bir şeydi. Zira onlar kendilerini "geçici işçi" olarak görüyor, gurbette biraz para kazanıp ülkelerine dönmeyi planlıyorlardı. Ne var ki Robert'in anne-babası Almanya'daki oturumlarını sürekli uzattılar. Robert 11 yaşındayken Bonn kentine taşındılar. Ve Robert orada meslek okuluna giderek, elektrik tesisatçısı oldu.

Flash-Galerie Kroatische Schulen in Deutschland
Fotoğraf: DW

Almanya'dan hoşnutlar

Berlin'li sosyolog Inga Stampfer, Almanya'daki Hırvatlar arasında Bulyat gibi çifte kimliği olanların sayısının hayli yüksek olduğunu söylüyor. Stampfer'in Hırvatların Almanya'da uyuma katkılarını saptamak üzere yaptğı bir araştırmada, kendilerine soru yöneltilenlerin yüzde 80'inden fazlası Almanya'da çok iyi bir biçimde kabul gördüğünü belirtmiş, yüzde 60'dan fazlası ise yaşamlarından hoşnut olduklarını açıklamışlar. Sosyolog Stampfer, kendisine soru yöneltilenlerin yüzde 13'ü Alman vatandaşlığına da sahip olmasına rağmen, anket sırasında sadece iki kişi kendisini Alman olarak algıladığını vurgulamış. Araştırmanın bilançosu şu: "Hırvatlar öz kimliklerini kaybetmeden önemli noktalarda Alman çoğunluk toplumuna ayak uydurmuş."

Ne var ki kuşaklar arasında farklılıklar da ortaya çıkmış. Hırvat misafir işçilerin ilk kuşağı Hırvat kimliğini birincil görürken, ikinci ve daha fazla da üçüncü kuşaklar Hırvat ve Alman kimliklerini eşit düzeyde algılıyorlar. Robert Bulyat açısından da bu, olağan bir durum. Robert, "benim anadilim Hıvatça, ama kendimi Almanca çoğu kez daha iyi ifade edebiliyorum" diyor.



Ortak iletişim platformu

Symbolbild Deutschland Kroatien Flagge Fahne
Fotoğraf: picture alliance / Stephanie Pilick

Sosyolog Inga Stampfer'in araştırması, Hıvatların birbirinden çok farklılık gösteren, çok heterojen bir grup olduğunu da ortaya koyuyor. O nedenle Frankfurt'ta yayımlanmakta olan "Ziva zajednica" ("Canlı Topluluk") adlı dergi yıllardan beri ortak bir iletişim platformu oluşturmak, toplumsal yaşam üzerine değiş-tokuş yapılan bir medya aracı olmak hedefinde. Genç Hırvat kuşakların Almanca'yı Hırvatça'dan daha iyi anlamaları nedeniyle derginin bir bölümü de Almanca yayımlanıyor.

Almanya'daki Hırvatlar genelde dikkatleri üzerlerine çekmeyen ve topluma çok iyi uyum sağlamış bir grup olarak görülüyor. Ancak aynı zamanda onlardan birçoğu birden fazla kimliğe sahip olma konusunda ısrarlı. Tahminlere göre Almanya'da 350 bin kadar göçmenlik geçmişi bulunan Hırvat yaşıyor. Ortalama olarak Almanya'da 30 yıllık bir yaşamları var. Yani Almanya'da ortalama en uzun süreden beri oturan göçmen grubunu Hırvatlar oluşturuyor. Buna rağmen bunların 225 bini hâlâ Hırvat pasaportuna sahip. Bu saptama da Inga Stampfer'in araştırmasının sonucu ile örtüşüyor: "Hırvatların ortaya koyduğu gibi, topluma uyum sağlamak için illâ ki asimile olmak gerekmiyor."

Birden fazla kimlik

Robert Bulyat da 25 yıldan fazla bir süreden beri Almanya'da yaşıyor, ama Hırvat pasaportunu hiç iptal ettirmemiş. Meslekî eğitiminden sonra 13 yıl elektronik işleriyle uğraşmış. Ama aslında hep bir restoran açmanın rüyasını görmüş. Sonunda rüyasını gerçekleştirmeye kalktığında Hırvat pasaportu ona hiç engel olmamış. Hatta genelde gastronomi alanındaki yatırımlara uzak duran Alman bankası, onun restoran açma düşüncesini olumlu bulmuş ve bir yolunu bularak ona kredi açmış.

Robert Bulyat, "Balkan-Grill" döneminin artık Almanya'da sona erdiğini görerek, Bonn'da bir İspanyol "Tapas" restoranı açmış. Hırvat kökenli bir Alman olarak bir İspanyol restoran sahibi olmasını da çelişkili bulmuyor. Robert Bulyat, çifte kimliğinin bilincinde; gerisi ise "modern bir işletme konsepti" diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Zoran Arbutina / Çelik Akpınar

Editör: Nihat Halıcı




İvan Djikic
Video-portreyi izlemek için tıklayın!




Josip Juratoviç
Video-portreyi izlemek için tıklayın!



Nicol Ljubic
Video-portreyi izlemek için tıklayın!



Marica Bodrozic
Video-portreyi izlemek için tıklayın!

[No title]

[No title]

[No title]

'Hedef, ulaşılamayacak kadar yüksekte'