1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da mülteci kampı tartışması

Rüdiger Maack4 Ağustos 2004

Almanya Federal İçişleri Bakanı Otto Schily’nin Avrupa’ya göçmek isteyenler için Kuzey Afrika’da geçici bir mülteci kampı oluşturulması yönündeki talebi yoğun tartışmalara neden oldu. Sosyal Demokrat Schily bu nedenle gerek kendi partisi, gerekse koalisyon ortağı Yeşiller tarafından eleştiriliyor. Yeşiller Partili Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Kerstin Müller, bir gazeteye verdiği demeçte, Schily’nin sahte bir tartışma ortamı yarattığını ve böylece ilticaya yol açan koşullarla mücadele önlemlerinden kaçtığını söyledi. Alman 1. Televizyon kanalı ARD’nin Kuzey Afrika muhabiri Rüdiger Maack’ın, konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa1z

Schily, Akdeniz’de sahil koruma ekipleri tarafından bulunan ve kurtarılan mültecilerin geçici olarak barındırılacağı bir kamp oluşturulmasını istiyor. Böyle bir kampa götürülecek ilk adaylar muhtemelen, gemilerle Avrupa’ya göçmeye çalışan Faslılar, Tunuslular ve Libyalılar olacak. Eğer Schily’nin talebi gerçekleşirse, kampa iki-üç günde bir 10-15 kişi gelecek. Kuzey Afrika ülkelerinden göçmek isteyenler çoğunlukla iltica talebinde bulunmuyor. Amaçları, 150 yıl önce İrlanda’dan Amerika’ya ya da Polonya’dan Almanya’ya akın edenler gibi, sadece göç etmek. Schily’nin gönlünde yatan kampta, kimin ülkesine geri gönderileceği ya da korumaya değer bulunacağı, Avrupalı memurların iyiniyetine bağlı olacak. Sonuçta, Almanya hiç kimseye iltica hakkı vermeyecek, çünkü bu ülkeye geçerli vizeye sahip olmaksızın giriş yapmak olanaksız olacak. Kendi ülkelerinde devlet baskısına maruz kalanların ise, Almanya’ya iltica başvurusu yapmak üzere vize alma şansı bulunmayacak. Kısacası, Almanya artık hiç mülteci kabul etmeyecek.

Ancak, sayıları iki milyon olarak ileri sürülen göçmenlerden kaçı siyasi mülteci statüsü talep ediyor? Çoğunluğun amacı, insan onuruna yakışır bir hayat sürme şansını bulamadıkları yoksul ülkelerini terk edip, Avrupa’da çalışarak para kazanmak. Schily’ye göre, bu kişilerin kurulacak geçici mülteci kamplarına götürülmesi gerekiyor. Oysa uzmanlar, Afrika’dan Avrupa’ya yasadışı göç edenlerin yüzde 90’ını Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerden kaçanların oluşturduğunu, Batı Afrikalılar’ın ise sadece yüzde 10 oranında olduğunu belirtiyorlar. Büyük çoğunluğun, Kuzey Afrika’da oluşturulacak mülteci kampına götürülmesine hiç gerek yok, çünkü evlerine gönderilmeleri için bir otobüs bileti yeter. Göçmenler arasında azınlığı oluşturanlar ise, kimlikleri tesbit edildiği takdirde, Gana, Liberya ya da Nijerya’ye geri gönderilecek.

Schily’nin tasarısı gerçekleşirse, göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmak için daha fazla para ve zaman harcamaları gerekecek. Bu kez daha tehlikeli güzergahları seçecekler ve göç yolunda yine birçok insan ya da daha çok insan hayatını kaybedecek. Afrika’lı mültecileri ülkelerinde görmek istemeyen bazı Avrupalı politikacılar ise, sadece kendilerini ve seçmenlerini kandırmış olacak. Çünkü mülteciler Avrupa’ya göçmenin yolunu yine bulacak.

Otto Schily’nin Kuzey Afrika’da kamp kurarak, göçmenlerin korunacağını ileri sürmesi, tamamen ikiyüzlülük. Çünkü Avrupa ne zaman duvar çektiyse, o duvarı aşmak isterken ölenlerin sayısı arttı.

Gündeme getirilen tartışma, Avrupalı politikacıların, seçmenlerin yabancılar tarafından kuşatılmış olduğu duygusuna kapılmalarından duydukları büyük korkudan kaynaklanıyor. Oysa Otto Schily gibi politikacılar cesur olsalardı, 21. yüzyılda göçün, tıpkı ticaret ve üretim gibi globalleşme sürecinde olduğunu seçmenlerine açıklama yolunu seçerlerdi. Cesur olsalardı, yaşlanan Avrupa nüfusunun genç insanlara muhtaç olduğunu ve ülkelerinde hiçbir umudu olmayan kişilerin Avrupa’ya göç etmekten vazgeçmeyeceklerini izah ederlerdi.