1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’da Kıbrıs tartışmaları başladı

Derleyen: Ayşe Tekin28 Kasım 2006

Finlandiya’dan AB dönem başkanlığını 2007 yılının başında devralacak olan Almanya’nın Kıbrıs konusunda yeni girişimlerde bulunması bekleniyor. Alman hükümeti içinde bu konudaki yoğun tartışmalar şimdiden başladı. Ancak Alman politikacılar arasında farklı görüşler ön plana çıkıyor.

https://p.dw.com/p/AZbk
Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, yeni uzlaşma formülü arayacaklarını söyledi
Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, yeni uzlaşma formülü arayacaklarını söylediFotoğraf: AP

2007 yılının başında AB dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan Almanya’da Kıbrıs konusunda tartışmalar başladı. Koalisyon partilerinden Hristiyan Demokratların lideri Başbakan Angela Merkel, partisi kongresinde yaptığı değerlendirmede, müzakerelerin böyle devam edemeyeceğini söylerken, koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ise Almanya’nın dönem başkanlığında yeni bir uzlaşma formülü aranacağını dile getirdi.

Hristiyan Demokratlara, kararlı bir Türkiye karşıtı olan Hristiyan Sosyal Birlik Partisi lideri Edmund Stoiber’den ise destek geldi. Kıbrıs görüşmelerindeki başarısızlığın sonuçsuz kalmaması gerektiğini belirten Stoiber, şöyle konuştu: “Angela Merkel sürecin bu şekilde devam edemeyeceğini söylemekle haklı. Bence müzakereler Türkiye koşulları yerine getirene kadar kesilmeli. Türkiye bizim ailemize katılmak istiyor. Benim görüşümü biliyorsunuz. Hadi bunu bir kenara bırakalım. Ama birisi aileye girmek isterken, ailenin eski bir üyesini dışlayamaz. Bu davranışı kabul edemeyiz ve onaylayamayız. Zaten halk bunu anlayamıyor. Eğer biz bunu dile getirmezsek, başkaları söyleyecektir.”

Stoiber, “Biz Türkiye ile iyi ve sıkı ilişkiler içinde olmak istiyoruz, ama AB üyeliğine karşıyız. Avrupa Birliği şunu bilmelidir: Türkiye, Avrupa ülkesi değildir, üyeliğe alınırsa bu Avrupa’nın karakterini değiştirir. Biz bunu istemiyoruz, bu yüzden de kesin ve açık olarak ‘Türkiye’ye hayır’ diyoruz” şeklinde sözlerini sürdürdü.

“Görüşmelerin kesilmesi doğru olmaz”

Hristiyan Birlik Partisinin Dış Politika Sözcüsü Eckart von Klaeden ise Türkiye’nin Kıbrıs Rumlarının tutumunu gerekçe göstererek sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınamayacağını belirterek, müzakerelerin kesilmediğine de işaret etti. Kararı AB devlet ve hükümet başkanlarının vermesinin gerekeceğini belirten Klaeden şunları söyledi:

“Şu anda herşey açık. Görüşmeler kesilebilir de... Ama bu doğru olmaz ve böyle bir karar alınacağını da sanmıyorum. İkinci opsiyon, müzakerelerin yavaşlatılması, bazı dosyaların açılmaması. Ama Türkiye’nin durumun ciddiyetinin ve verdiği sözleri tutması gerektiğinin farkına varması gerekiyor. Türkiye bir üyesini tanımadığı Birliğin üyesi olamaz. Öte yandan Kıbrıs’ın yapıcı davranması için de çaba gösterilmeli.”

“Bu ciddi bir sinyal”

Avrupalı politikacıların önceliği Türkiye’nin Ankara protokolünün gereklerini yerine getirmesi. Bu noktada Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a yönelik ambargonun kaldırılması yönündeki beklentisine cevap verilemeyeceği görüşündeler. Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Fraksiyonu Başkanı Alman politikacı Martin Schulz da aynı görüşte. “Bu bir uyarı değil. Ama Türk hükümetinin, verdiği sözleri tutması gerektiğine dair ciddi bir sinyal” diyen Schulz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye limanlarını açmaması, üye olmak istediği birliğin bir üyesini kabul etmemesi anlamına geliyor. Biz bir hukuk birliğiyiz, kurallara uyulması gerekiyor, yani Türkiye’nin bunu yapması gerekiyor, eğer yapmazsa görüşmelere ara verilmesine neden olacaktır. Bu yazık olur. Bence Türkiye önemli bir ülke. Türkiye’nin Avrupa perspektifine ihtiyacı var, geçen yıllarda hem halk hem devlet düzeyinde çok önemli değişiklikler yaşandı. Ayrıca Türkiye’ye Avrupa’nın güvenliği açısından da ihtiyacımız var.”

Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti Fraksiyon Başkanı Martin Schulz’a göre Türkiye üyelik müzakerelerine başlamadan önce Kıbrıs Rumlarını tanımalı idi. Bu noktada Brüksel’in taviz vererek, Ankara protokolünün uygulanmasını ertelediğini belirten Schulz, Türkiye’nin artık atması gerektiğini yoksa Avrupa Birliği’nin imajının zedeleneceğini söylüyor.