Almanya'da kürtajın yasallaşması tartışması
15 Nisan 2024Kürtaj, Almanya'da genel olarak yasak ve ceza gerektiren bir suç sayılıyor. Kürtaja ilişkin yasal düzenlemeler Ceza Kanunu'nun 218'inci maddesinde yer alıyor. Ancak, kürtaj hamileliğin ilk üç ayı içerisinde gerçekleştirilirse ve hamile kadın bu konuda danışmanlık almışsa, cezadan muaf tutuluyor. Ayrıca, tecavüz sonrasında hamile kalma durumda veya kadının fiziksel ve ruhsal sağlığı için tehlike oluşturması halinde kürtaja izin veriliyor.
Yaklaşık 30 yıldan beri yürürlükte olan bu mevcut yasal duruma uzun ve hararetli tartışmaların ardından ulaşılmıştı. Şimdi, koalisyon partileri Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) kürtajla ilgili yasal düzenlemelerde değişiklik yapılmasını planlıyor.
Komisyonun kürtaja ilişkin tavsiyeleri
Bir yasa tasarısı hazırlanmadan önce ise Alman hükümeti tarafından atanan hekim, psikolog, sosyolog ve hukukçulardan oluşan bir uzman komisyonu kürtaj konusunda tavsiyeler hazırladı. Komisyon üyeleri bugün yaptıkları açıklamada, hamileliğin ilk 12 haftasında kürtaja izin verilmesi tavsiyesinde bulundu. Komisyon, mevcut yasal düzenlemenin anayasa hukuku, uluslararası hukuk ve Avrupa hukukuna uygun olmadığını belirtti.
İlk 12 haftada kürtajın yasal olmasını tavsiye eden komisyon, 22'nci haftaya kadar olan dönemde hangi koşullar altında kürtajın yasal olması gerektiği konusunda kararı siyasete bıraktı. 22'nci haftadan itibaren kürtajın yasalara aykırı olarak değerlendirilmesini tavsiye eden uzmanlar, tecavüz veya hamilelerin sağlığını tehlike atan bir durumda ise istisna yapılması gerektiğini kaydetti.
SPD'li politikacı Katja Mast, erken dönemde kürtajın artık bir suç olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade ediyor. Mast, "Kürtaj düzenlenmesinin Ceza Kanunu kapsamında olmaması gerektiğini düşünüyorum çünkü bana göre bu, kadınları damgalıyor" diyor.
Toplumda farklı görüşler var
Kiliseler ve sivil toplumun ise tepkileri oldukça farklı. Bu da konuyla ilgili toplumdaki kutuplaşmayı gösteriyor. Katolik piskopos Heiner Koch, Katolik Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Hem annenin ihtiyaç ve endişelerini hem de doğmamış çocuğun korunmasını desteklediği için" mevcut yasal düzenlemenin korunması gerektiğini belirtti. Almanya Katolikleri Merkez Komitesi de hamileliğin erken evresinde embriyonun yaşam hakkının daha az olmasını eleştiriyor.
Uzmanlardan oluşan komisyonun tavsiyelerini destekleyen Pro Familia derneği ise kürtajın tamamen suç olmaktan çıkarılması ve hamileliğini sonlandırmak isteyen kadınlara zorunlu danışmanlık verilmesinin kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Muhalefet partileri ne diyor?
Siyasette ise muhafazakâr kesim planlanan yasal düzenlemeye karşı çıkıyor. Ana muhalefet partisi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, bu reform yoluyla "ülkeye büyük bir sosyal çatışma getirmemesi" konusunda hükümeti uyardı. CDU'nun ittifak yaptığı Bavyera'daki Hristiyan Sosyal Birlik'ten (CSU) Dorothee Bär ise bir röportajında, "doğmamış çocuğun yaşam hakkının korunmasının artık bir rol oynamaması karşısında şaşkın" olduğunu dile getirdi.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) de kürtajın yasal olmasına karşı çıkarken, "doğmamış bebeklerin hayatının korunmasını" argüman olarak kullanıyor.
Sol Parti ise federal hükümete tavsiyeleri bir yasa tasarısına dönüştürerek kısa süre içinde sunması çağrısında bulunuyor.
Koalisyon hükümetinin bir tasarı hazırlayarak meclise sunması halinde ise CDU/CSU ve AfD'nin Federal Meclis'teki oylamada birlikte hareket etmesi bekleniyor. Ancak bu AfD'ye karşı bir "güvenlik duvarı" inşa etmiş olan ve AfD ile iş birliği yapmak istemeyen CDU/CSU için bir sorun teşkil ediyor.
CDU'nun, AfD'nin ya da her iki partinin de söz konusu yasa tasarısına karşı Federal Anayasa Mahkemesi'ne başvurması durumunda benzer bir ikilemle karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor. 1990'larda Federal Meclis'te onaylanan kürtaja ilişkin daha liberal bir yasa tasarısı Anayasa Mahkemesi'nde kabul edilmemişti. Varılan uzlaşma ile bugün hâlâ yürürlükte olan düzenleme hayata geçirilmişti. Bu kez de, hükümetin reformuna karşı Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bir başvuru başarılı olabilir.
Kürtajla ilgili "reklam yasağı" kaldırıldı
Almanya'da hükümet geçen yıllarda da kürtaj ile ilgili bazı yeni düzenlemeler getirdi. Ceza Kanunu'nun "kürtaja reklam yasağı" öngören 219a maddesi kaldırıldı. Bu madde, kürtaj hakkında kamuoyuna bilgi vermeleri halinde doktorları cezaya tabi tutuyordu.
Ayrıca kürtaj karşıtlarının eylemlerinin yasaklanmasına yönelik yasa tasarısı da parlamento sürecinde. Kürtaj karşıtlarının; kürtaj işlemini gerçekleştiren merkezlerin, hastanelerin ya da doktor muayenehanelerinin çevresinde gerçekleştirdikleri protestoların gelecekte kamu düzenini bozma olarak değerlendirilmesi öngörülüyor.
ABD, Polonya, İrlanda ve Fransa'da kürtaj düzenlemeleri nasıl?
ABD örneği, konunun diğer ülkelerde de ne kadar kutuplaştırıcı olduğunu gösteriyor. ABD'de Yüksek Mahkeme'nin 2022 yılında aldığı karardan bu yana her eyalet kürtaj yasasını yeniden kendisi düzenliyor. Bazı muhafazakâr eyaletler kürtaj hakkını yeniden ciddi şekilde kısıtladı. Hatta Arizona'daki Yüksek Mahkeme, iç savaşın sürdüğü ve kadınların oy kullanmasına bile izin verilmeyen 1864 tarihli bir yasanın yeniden yürürlüğe girmesi yönünde görüş bildirdi. Bu, gelecekte Arizona'da kürtajın neredeyse tamamen yasaklanabileceği anlamına geliyor.
ABD başkanlık için yarışan Donald Trump bile seçimi kazanması halinde ulusal düzeyde bir kürtaj yasağı getireceğini dile getirmiyor. Mart ayında yapılan bir Reuters/Ipsos anketine göre, ABD vatandaşlarının yüzde 57'si kürtajın çoğu durumda ya da her durumda yasal olması gerektiğini düşünüyor.
Kürtaj yasaları bazı Batı ülkelerinde de hassas bir konu. Polonya'da liberal çizgideki Başbakan Donald Tusk seçim öncesinde Polonya'nın katı kürtaj yasalarını gevşetme vaadinde bulunmuştu. Ancak bu plana Tusk'un koalisyon ortağı Hristiyan-muhafazakâr Üçüncü Yol partisi karşı çıkıyor.
Nüfusunun çoğu koyu Katolik ülke olan İrlanda'da da 2018 yılında yapılan referandum üçte iki çoğunluk ile kürtajın yasallaştırılması lehine sonuçlandı. O dönemde pek çok kişi, daha önce toplumsal açıdan muhafazakâr olan ülkede sonucun bu kadar net olmasını beklemiyordu.
Fransa'da ise Mart ayında kabul edilen bir yasatasarısı ile kürtajın tamamen cezasız kalması anayasal bir statüye kavuşturuldu. Buna göre, artık "hamileliği sonlandırma özgürlüğünün" garanti altına alınmasından söz ediliyor. Karara tepki gösteren eski Paris Başpiskoposu Michel Aupetit, sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımda "Yasa, vicdanı öldürmeye zorluyor. Fransa totaliter bir devlet haline geldi" ifadelerini kullandı.
Almanya'da da federal hükümetin komisyonun tavsiyelerine uyması halinde, ülkede gelecek aylarda da bu konuda hararetli bir tartışma yürütülmesi olası görünüyor.
DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?