1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Özcan: ABD'den karışık sinyaller geliyor

10 Ekim 2019

Stratejist ve güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan Türk ordusunun Fırat’ın doğusunda operasyonu sürecinde Türkiye’yi en çok Amerika’dan gelen ‘karışık sinyaller’in zorlayacağını söylüyor.

https://p.dw.com/p/3R1rg
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/H. Malla

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna başlattığı Barış Pınarı Harekatı hava ve kara operasyonlarıyla sürerken, Türk askerinin neyle karşılaşacağına ilişkin meraklı sorular artıyor. Stratejist, güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan, operasyonla ilgili en kritik sorunun ABD'den gelen ‘karışık sinyaller’ olduğunu söylüyor. Özcan, Türk askerinin PKK’yla şehir çatışmasına girmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor. Özcan, operasyonla ilgili akıllardaki soruları DW Türkçe’ye yanıtladı.

DW Türkçe: Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon düzenlemesinin anlamı nedir?

Nihat Ali Özcan: Operasyon aslında gürültü koparıldığı kadar büyük bir şey değil. Özellikle son 20 yıldır Ortadoğu’da, bu bölgede olup bitenlere baktığınız zaman sıradan bir hadise yaşadığımızı söyleyebiliriz. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de olana bakın, bütün bunların içinde Türkiye’nin yaptığı bu operasyon herhalde küçük bir parça. Olayların sıcaklığıyla büyük laflar etmek mümkün ama son 20-30 yıldır Ortadoğu’da olup bitene baktığınızda aslında çok da önemli bir olayla karşı karşıya kalmadığımızı söyleyebilirim. 

Nihat Ali Özcan
Nihat Ali ÖzcanFotoğraf: DW/Hilal Köylü

Amerika’nın operasyondaki rolü nedir?

Operasyonun tabii ki birden fazla boyutu var. Askeri yönü var. Heyecanlı, aksiyon içerdiği için herkes ona odaklanmış durumda. Ama onun ötesinde tabii ki bir diplomatik ve siyasi yönü var. Bana sorarsanız bunun en önemli ve en karmaşık yönü, siyasi yönü. Bu da; Türk-Amerikan ilişkileri ve Amerika’dan gelen o karmaşık sinyallerle ilgili bir konu. Yani Trump’la Erdoğan arasında karara bağlanmış bir anlaşma, bir kağıt var mı, yoksa bu sözlü olarak mı yapıldı, sözlü olarak yapıldıysa her iki tarafın hem siyasi kültürü hem de bu yapılan anlaşmaya sadakat boyutlarının açık olup olmadığı konusu şu anda herhalde önümüzdeki süreçte her iki tarafı da ciddi manada tartıştıracak.

Türk askerinin Fırat’ın doğusunda hedeflediği gibi 30-35 kilometre derinliğe ilerlemesi mümkün mü?

Her askeri harekat bir politik hedefi gerçekleştirmek için yapılır. Şimdi bu yapılan harekatla, sonuç beklenilen politik hedef arasında bir orantı var mı, şu anda onu kestirmek mümkün değil. Çünkü araya diplomatik bazı görüşmeler girdi. Trump, Erdoğan’ı Amerika’ya davet etti. Dolayısıyla arada yaklaşık bir aylık bir süre var. Bu operasyon anlaşıldığı üzere sınırların içinde mi kalacak, yani 120 kilometre 25-30 kilometre derinlikte mi kalacak, yoksa sahadaki askeri gereklilikler askerleri ister istemez daha fazlasını yapmaya mı zorlayacak? Onu sahadaki koşullar belirleyecek. Ama siyasi açıdan baktığımızda Erdoğan’la Trump arasında sanki bir anlaşma varmış gibi gözüküyor. Bu mesele hem Türkiye’deki Kürt meselesini hem de Kürtlerin içinde bulunduğu pozisyonu ciddi anlamda etkileyecek bir gelişme.

Operasyon ne kadar sürebilir?

Her askeri operasyon bir planla, bir niyetle başlar ancak hiç kimse, hiçbir plana uygun da ilerlemez. Bu bir genel kuraldır. Çünkü içinde binlerce, milyonlarca bilinmezlik içerir bu tür askeri operasyonlar. O yüzden bunun hangi sürede biteceğini söyleyemiyoruz. Ancak operasyon için seçilen bölgede yaşayan insanların kimliklerine baktığınız zaman buranın yüzde 90 Araplardan oluştuğunu görmek mümkün. Araplardan oluşan bir bölgede coğrafi koşulları da dikkate aldığınızda Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ya da PYD’nin ciddi anlamda konvansiyonel bir direniş göstermesini beklemiyoruz. Onlar da bu işi şehirlere çekmeye çalışacak. Ancak şehirler sadece fiziki mekanlar değil, içindeki insanlarla bir bütün olduğu için PKK’ya ya da PYD’ye elverişli bir savunma imkanı sağlamayabilir.

Türk askeri PKK ile nasıl bir sıcak çatışma yaşayabilir?

PKK-PYD kendi tecrübelerine dayanarak, elindeki teknik imkanlarla ve bölge gerçekliğinden yola çıkarak bütün hemen bu ilk aşamada Türk ordusuna ya da oradaki Türkiye’nin desteklediği gruplara teksif etmeyecek (yoğunlaşmayacak). Ancak bunu zamana yayarak Türkiye'yi, Türk askerini o bölgede yıpratmaya çalışacak ve o bölgede düzen inşa etmesine mani olacak taktiklerle hareket edecek. Yani daha çok anti tank füzeleri kullanarak, pusular kurarak, patlayıcılar döşeyerek gerilla tarzı taktiklerle orduyu yıpratmaya çalışacaktır.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe