1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bedirhan ve kardeşleri için

Türkei Banu Güven
Banu Güven
7 Ağustos 2018

Banu Güven, Hakkari'de yola döşenen bomba düzeneğinin patlaması sonucu annesiyle birlikte yaşamını yitiren Bedirhan bebeği yazdı. Güven, "Şiddetin dipsiz kuyusundan çıkıp kalıcı çözümler yaratmak şart" diyor.

https://p.dw.com/p/32km7

Yorum: Bedirhan ve kardeşleri için

Banu Güven
Banu GüvenFotoğraf: Tugce Simsek

Bir yerde bir çocuk öldürülür, herkesin içine ateş düşer.

Son olarak 11 aylık Bedirhan’ın canına kasteden saldırı içimizi yaktı. Annesi Nurcan Karakaya ile asker olan babasını ziyaretten dönüyorlardı. PKK’nin döşediği açıklanan mayın patladı. Koca bir hayat daha başlarken bitti. Bedirhan’ın hiçbir şeyden haberi yoktu.

Çatışmalar ve nedenleri çocukların umrunda değildir. Onlar sadece karınları doysun, huzurla uyuyabilsinler, oynayabilsinler isterler. Büyüklerse silahlara, bombalara asılıp dururlar. Savaş büyük küçük tanımaz. Sivil ölümleri, çocuk ölümlerinin olmadığı bir çatışma görmemiştir yeryüzü. Savaşlarda en fazla sivil ölümüne neden olan devletlerden ABD, sivil can kayıplarını “collateral damage” olarak geçiştirmeye çalışmış, literatüre böyle bir kavram sokmuştur. Türkçe meâli “istenmeyen zarar”, “ikincil zarar”, “çok taraflı zarar”, “yan hasar” olan bu terim, durumu kanıksatma maksatlı bir çabayı anlatır. “Çatışma ortamında, elbet istenmeyen zarar ya da yan hasar da olur” açıklaması, durumu meşrulaştırma çabasıdır. PKK’nin yaptığı, “Söz konusu bölge sürekli çatışmaların yaşandığı bir savaş bölgesidir… Eğer böyle bir şey yaşanmışsa, kesinlikle yanlışlık sonucu yaşanmış bir durumdur” açıklamasında olduğu gibi.

Bu yaklaşıma dair başka örnekler de verilebilir. Mesela Roboski’de sınır ticareti yaparken bombalanan, aralarında çocukların da olduğu 37 kişiyle ile ilgili de benzer bir tavır sergilenmiştir. Dönemin başbakanı Erdoğan’ın açıklaması: “Bir konvoy gidiyor. 30-40 kişi var. O yüksekten görebilmek mümkün değil. Silahlı Kuvvetlerimiz de gerekli adımları atmıştır. Bu bölge terör bölgesidir. Halkın, sivilin oturduğu bölge değildir. Böyle bir bölgede Silahlı Kuvvetler "Bu Ahmet mi, Mehmet mi bilemez ki? Bizim silahlı kuvvetlerimiz görevi samimi bir şekilde yapmıştır. Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık”. Kafile, kimlerden oluştuğu o yükseklikten anlaşılamamasına rağmen vurulmuştur. Hakkında takipsizlik kararı verilen bir davadır.

Yaşam hakkı öncelikli olmalı

Oysa yaşam hakkı her şeyden önce gelmelidir. Hiçbir dava çocukların hayatından daha önemli ya da kutsal olamaz. Bu Yüksekova’da hayattan koparılan Bedirhan için de geçerlidir, Cizre’de sokağa çıkma yasakları sırasında öldürülen üç aylık Miray için de.

Onu da analım: Miray Aralık 2015’te, kendi evinde, halasının kucağında daha güvenli olan alt kata geçerken vurulmuştu. Onu hastaneye yetiştirmeye çalışan dedesi de vurularak öldürülmüştü. Aile keskin nişancılardan söz ederken, Anadolu Ajansı “Teröristler öldürdü” demişti. Bu cinayetle ilgili savcılık re’sen soruşturma başlattı ama mahkeme takipsizlik kararı verdi. Miray’ın dosyası bir yıldır AYM’de bekliyor.

Amcası Abdurrahman İnce, Miray’ın ardından BBC Türkçe’ye şöyle demişti: "Yeter artık. Bu olaylar büyümeden, başka bebekler ve insanlar ölmeden bu savaşı durdurun. Barış olsun artık, bu olaylar daha nereye kadar devam edecek?” Bazılarının bu soruya cevabı, “Sonuna kadar”. Şiddete şiddetle karşılık vermek de bir yöntem tabii. Ama bunca yıldır gördük; sonu gelmiyor.

Bedirhan Bebek’in ardındanidam cezasının geri getirilmesitalebi de yeniden yükseldi. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici idam yasası teklifini Ekim’de meclise sunmaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı da, Bedirhan ve annesinin cenazesinde yükselen idam taleplerine "İdam konusundaki hassasiyetimizi biliyorsunuz. Parlamentodan geçtiği anda benim için onaylamamak diye bir şey yoktur, onaylarım” diyerek karşılık verdi.

Şiddetin dozunu artırmak da, idama kapıyı yeniden açmak da, uzun vadeli çözüm arayışlarını dışlayan, yürekleri kısa vadede soğutmaya yarayan yaklaşımlar. Herkes misliyle karşılık verilecek olmasının huzuruyla gündemin peşine takılıp gidiyor sonra. Twitter TT listesini gündelik dertler dolduruyor. Bebeler hayattan koparıldıklarıyla, aileler acılarıyla kalıyor. Savaş kaldığı yerden devam ediyor. Sonra, yine bir çocuğun ölüm haberi gelirse, sil baştan.

Bu dipsiz bir kuyu. Bu memleketin çocuklarını o dipsiz kuyuda bırakmak büyük haksızlık.

Banu Güven

© Deutsche Welle Türkçe

Türkei Banu Güven
Banu Güven Gazeteci ve TV moderatörü. Türkiye, Almanya ve dünyadaki gelişmeler üzerine yazılar kaleme alıyor.