31 Mart: "İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanır"
27 Mart 2019"Dünyaya bir kez bakmak zorundaysan, sadece İstanbul’a bak." Romantizm akımının ünlü isimlerinden olan Fransız şair ve siyaset adamı Alphonse de Lamartine, yaklaşık 150 yıl önce bu sözlerle anlatmıştı İstanbul’un önemini.
Avrupa ve Asya kıtasını birleştiren bu eşsiz kent, yalnızca tarihsel ve kültürel zenginliği ile değil, Türkiye ekonomisinin merkezi olmasıyla da hayati önemde.
15 milyon kişiye ev sahipliği yapan İstanbul, 31 Mart günü gerçekleştirilecek yerel seçimlerde, bir kez daha ülkenin kaderini tayin edecek. Türkiye'deki 57 milyon 58 bin kayıtlı seçmenin yaklaşık 10 milyonu İstanbul’da yaşıyor. Yalnızca bu bile, İstanbul’daki sandıklardan çıkacak sonucun seçimin galibini büyük oranda belirleyeceğini gösteriyor. Ama en önemlisi İstanbul’u alan, moral üstünlüğünü de ele geçirmiş olacak.
25 yıldır aynı siyaset yönetiyor
İstanbul, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan için hayati önemde bir şehir. Erdoğan, Necmettin Erbakan tarafından kurulan Milli Selamet Partisi'nin (MSP) İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı'na seçildiği 1976 yılından beri siyasi kariyerinde İstanbul’u diğer tüm kentlerden ayrı tuttu. 1985 yılında yine Erbakan liderliğindeki Refah Partisi'nin İstanbul İl Başkanı olan Erdoğan, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilerek muhafazakar siyasetin kahramanı haline gelmişti. O günden beri de İstanbul, muhafazakar partiler tarafından yönetiliyor.
Ancak bu kez çetin bir mücadele olacak. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde AKP yüzde 48 ile ipi göğüslemiş olsa da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin oylandığı 16 Nisan 2017 referandumunda İstanbul halkı yüzde 51,1 oyla başkanlık sistemine "hayır" demişti. İşte bu nedenle, 31 Mart seçimleri sıradan bir yerel seçim olmanın ötesinde, Erdoğan’ın başkanlığına verilen desteğin de test edileceği bir seçim olacak.
Büyükşehir belediye başkanlığı için yarışan Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu, son viraja girilirken bile ayaklarını gazdan kesmeden seçim çalışmalarına devam ediyor. Anketlere göre ikili arasındaki oy farkı neredeyse yüzde 1’in altında. Dolayısıyla 31 Mart akşamı İstanbul’u kazanacak ismin "burun farkıyla" galip geleceğini söylemek mümkün.
Ancak seçim yarışında, Yıldırım ile İmamoğlu arasında hep önemli bir fark oldu. AKP ve MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı’nın adayı olan eski başbakan Binali Yıldırım, CHP ve İyi Parti’nin kurduğu Millet İttifakı’nın ortak adayı olan Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun karşısına sistemin en güçlü ismiyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte çıktı. Bu nedenle Binali Yıldırım seçim yarışında Erdoğan’ın iki adım gerisinde durarak bir kampanya yürüttü.
AKP seçmeni için öncelik "beka"
Cumhurbaşkanı Erdoğan haftalardır meydanlarda seçmenlerden başkan adayları için değil, başkanlık sistemi ile özdeşleştirdiği 'milli beka' için oy istedi. İstanbul’daki AKP ve MHP seçmenleri açısından bu 'beka' söyleminin önemli ölçüde kabul gördüğü ve desteklendiği görülüyor.
Bağcılar’da yaşayan Nurayet Karakaş, seçimlerde Binali Yıldırım için çalışan gönüllülerden biri. Kirada yaşadığını ve iki çocuğunu şehir dışında üniversitede okutarak geçinmeye çalıştığını anlatan Karakaş, "Tüm zorluklara rağmen, ülkemiz ve ümmetimiz için mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum. CHP’lilerle bazı konularda farklı düşünsek de aynı evin içindeyiz. Hainlere, fırsatçılara geçit vermememiz lazım" diye konuşuyor. "Yüzde bir milyon Binali Yıldırım kazanacak. Zaten İstanbul’u alan, Türkiye’yi de alır" diyen Karakaş’a göre, İstanbullular kentlerini "FETÖ’cülere, PKK’lılara, hainlere" teslim etmeyecek.
Erdoğan’ın sesi, projeleri gölgede bıraktı
Bu arada elbette İstanbul’un sorunlarını çözmek için bir dizi proje de dillendirildi meydanlarda. Örneğin Cumhur İttifakı adayı Yıldırım sahil şeridinin halka açılmasından deprem toplanma mekanlarının artırılmasına, yeni kruvaziyer limanı yatırımından kentsel dönüşüm seferberliğine kadar pek çok proje açıkladı.
Millet İttifakı adayı İmamoğlu ise, İstanbul’un kırsal bölgelerinin tarıma açılmasından ulaşım ücretlerinin düşürülmesine, sosyal yardımların artırılmasından deprem eğitimlerini yaygınlaştırılmasına kadar onlarca proje ile İstanbulluların karşısına çıktı.
Ancak günün sonunda TV’lerde, gazetelerde, radyolarda ve internet medyasında yankılanan ses Erdoğan’ınki oldu. Erdoğan, düzenlediği her mitingde "beka, bölünme, düşman" söylemleriyle, topluma "Bizi seçmezseniz, başınıza kötü şeyler gelir" mesajı verdi.
"Terörist demesinden bıktık"
Küçükçekmece'de yaşayan 53 yaşındaki Yusuf İnal, "Seçim meydanlarındaki hakaretlerden bezdik" diyor. "Kendimi bildim bileli CHP’ye oy veririm, bu seçimde de İmamoğlu’na oy atacağım" diyen İnal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine oy vermeyen herkesi 'terörist' diye yaftalamasından şikayetçi. Küçükçekmece Belediyesi’nin AKP’li başkanı Temel Karadeniz’in bazı icraatlarını takdir ettiğini ifade eden İnal, "Ama büyükşehire gelince, artık 25 yıl oldu. AKP dışında birinin seçilmesi lazım. İstanbul’u kim kazanırsa, Türkiye genelinde de o önde olur" diye konuşuyor.
Kürt oyları kime gidecek?
İstanbul’da seçimin sonucunu belirleyecek belki de en önemli faktör ise Kürt oyları olacak. İstanbul’da yaklaşık 1,2 milyon Kürt seçmenin yaşadığı tahmin ediliyor. Bu da, HDP'nin bu seçimde aday çıkarmadığı düşünüldüğünde, Kürt seçmenin tercihinin hayati önem taşıdığına işaret ediyor.
Anadolu yakasında yaşayan 26 yaşındaki B.Ş, işte o kritik Kürt seçmenlerden biri. Özel bir şirkette çalışan ve fotoğrafını çekmemizi istemeyen B.Ş, "İş yerinde HDP’li olduğumu söylemeye çekiniyorum. Bilseler sanırım işten çıkarırlar" diyor.
31 Mart’ta sandığa gideceğini ve Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğini söyleyen B.Ş, "Açıkçası CHP’nin adayına oy vermek içime sinmiyor. Ama bu seçimde tek yapacak şeyin bu olduğunu düşünüyorum" diye konuşuyor.
İstanbul’daki sonuç Türkiye’yi etkileyecek
Mecidiyeköy’den Ümraniye’ye, Bağcılar’dan Kadıköy’e kadar İstanbul’un dev mahalle ve ilçelerindeki seçim heyecanı yavaş yavaş yerini 31 Mart akşamı neler olacağının merakına bırakmış durumda. Sandıktan kim çıkacak, İstanbul’u yeni dönemde kim yönetecek…
Bu soruların yanıtları ortaya çıktığında, Türkiye siyasetine etkisi de büyük olacak. Biz de şimdilik Lamartine'in sözüne tekrar dönelim ve küçük bir kelime oyunuyla yazımıza son verelim:
"Seçim sonuçlarına bir kez bakacaksan, sadece İstanbul’a bak."
Aram Ekin Duran
© Deutsche Welle Türkçe