1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rusya'da demokrasi kaybetti!

Miodrag Soric / DW8 Aralık 2003
https://p.dw.com/p/Aa7F

Rusya’daki seçimlerden Kremlin yanlısı partiler ve Başkan Vladimir Putin güçlenerek çıktı. Putin, devletin tüm olanaklarını bu partilere kullandırdı. Putin’in güçlenmesi Rus demokrasisine yaramıyor. Deutsche Welle’den Miodrag Soric’in yorumu:

Rusya Başkanı Vladimir Putin, parlamentonun alt kanadı Duma’nın yeni üyelerinin belirlenmesi için yapılan seçimlerin sonucundan büyük memnuniyet duyuyor olmalı. Çünkü Duma’nın yeni üyelerinin üçte ikisini Putin yanlıları oluşturacak. Böylece Putin, Rusya anayasasını değiştirebilme imkanına da kavuşmuş oldu.

Putin, 2008 yılında, Rusya Devlet Başkanlığı‘na üçüncü kez adaylığını koymak istiyor. Mevcut anayasa bunu engelliyor. Ancak şimdi, anayasa da engel olmaktan çıkmış durumda. Putin artık anayasayı değiştirebilecek güce sahip. Duma seçimleri sonuçları, Putin’in 2004 Mart ayında yapılacak başkanlık seçimlerinden büyük bir zaferle çıkacağını zaten ortaya koyuyor.

Peki Duma seçimlerini nasıl yorumlamak gerek? Bu seçimler Rus demokrasisine ne kazandırdı? Rus demokrasisinin kazanımı konusunda söylenecek fazla söz yok. Aslında seçimden galip çıkacaklar daha önceden belliydi. Putin yanlısı Birleşik Rusya Partisi’nin seçimlerde büyük oy toplayacağı ortadaydı.

Putin’in görüşlerine yakın duranlar, seçim kampanyasında devletin olanaklarından yararlandılar, devlet yetkilileri bu kişilere imkanlarını seferber ettiler. Muhalefetin adayları görmezden gelinirken, Birleşik Rusya Partisi’nin adayları devlet televizyonunun ekranından inmek bilmediler.

Seçimlerin sonuçlarına bakıldığında bu durum en çok oylarının yarısını yitiren Komünistler‘i vurdu. Kremlin zaten Komünistler‘in güç kaybetmesini istiyordu. Komünist Parti’nin eski liderlerinden Sergey Glasyev, bu hedef doğrultusunda birkaç ay önce Anavatan Partisi’ni kurmuştu. Anavatan Partisi, ilk kez katıldığı seçimlerde, Putin’in sağladığı olanakları da kullanarak, yüzde 5 barajını aştı. Anavatan‘ın oylarını, Komünistler’in oylarından aşırdığını söylemeye hiç gerek yok.

Vladimir Jirinovski’nin önderlik ettiği, milliyetçi Liberal Demokrat Parti, Komünistler kadar oy aldı. Buna karşılık demokrat olarak tanımlanabilecek iki grup, Yabloko da hukuk birliği de Duma’ya girmeyi başaramadı. Anlaşılan, şu anda cezaevinde bulunan petrol zengini Mihail Hodorkovski’nin Yabloko Partisi’ni desteklediği iddiasını Rus seçmen ciddiye aldı ve bundan dolayı partiyi cezalandırdı. Yabloko’nun Batı’da oldukça sevilen lideri Grigori Yavlinski, alınan kötü sonuç yüzünden unutulup bir kenara atılabilir.

Peki yeni Duma, Rusya’nın geleceğinde nasıl bir rol oynayacak? Somut olarak söylemek gerekirse zaten fazla bir rol oynamıyordu. 90’lı yıllarda Duma’da yaşanan ateşli tartışmalardan artık eser kalmamıştı. Rusya’da yasa tasarıları zaten başkanlık makamında hazırlanıyor, Duma üyelerine de oylamada parmak kaldırmak düşüyor. Putin öyle yasal adımlar attı ki, başkanlık kurumu Duma tarafından denetlenen değil, Başkan‘ın adeta bir uzantısı gibi faaliyet gösteriyor. Ruslar‘ın Duma’ya güveninin son derece düşük olmasına şaşmamak lazım. O yüzden yalnızca her iki Rus‘tan sadece biri seçimlere iştirak etti.

Putin seçimlerden güçlü olarak çıktı. Ama yönetim tarzı, ülkedeki sivilleşmeyi olumsuz etkiliyor, gücünün artışı, Rus demokrasisinin gelişimine hiç de iyi gelmiyor. Daha seçim gecesinde Boris Yeltsin’in itirazı yükseldi: Yetsin, komünizm döneminde olduğu gibi, Kremlin yanlısı partilerin ve Putin’in aşırı güçlenmesinin kontrol dışına çıkabileceği uyarısında bulundu. Herhalde Rusya’da demokrasiyi bekleyen en büyük tehlikeyi Yeltsin’den daha iyi değerlendirebilecek kimse yoktur.