1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Referandum yarışında ekran adaletsizliği

11 Nisan 2017

Hayır cephesinden özellikle MHP'nin muhalif kanadı ve HDP referandum öncesi televizyon kanallarında çok az yer bulabiliyor. HDP "ambargo"dan bahsederken, MHP’li muhalifler bunun "Saray'ın talimatı" olduğunu savunuyor.

https://p.dw.com/p/2b21t
Symbolbild TV Kanäle in Estland
Fotoğraf: Getty Images/S. Franklin

16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumu öncesi televizyon ekranlarında Evet ve Hayır cephelerine ayrılan süre arasında büyük bir fark dikkat çekiyor. Özelikle MHP’nin muhalif kanadı ve HDP ekranlarda sadece haber bültenlerinde kısa süreli yer bulabiliyorlar. Yüzü aşkın örgüt ve inisiyatiften oluşan bağımsız bir platform olan "Demokrasi için Birlik" bir süre önce Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kayıtlarına dayanarak hazırladığı raporda bu durumu somut verilerle ortaya koydu.

Raporada 01-20 Mart 2017  arası kamu kanalı TRT 1 dahil aralarında Kanal D, CNN Türk, Fox Tv ve HaberTürk’ün de bulunduğu 17 ulusal kanaldaki canlı yayınlarda Cumhurbaşkanlığı ve AKP’ye yaklaşık 470, MHP’ye 15 saat ayrılırken CHP’ye yaklaşık 45 saat ayrıldığı, HDP’ye ise hiç yer verilmediği açıklandı. 01-10 Mart 2017 tarihleri arasında referanduma dair haber bültenlerinde ise Cumhurbaşkanlığı ve AKP’ye yaklaşık 136 saat, MHP’ye yaklaşık 14 saat, CHP’ye 17 saat ayrılırken HDP’ye ise 33 dakika ayrıldığı duyuruldu.

"Türkiye’de hiçbir zaman bu kadar ağır bir baskı olmadı"

HDP’nin Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada bu raporun ardından da bir değişiklik olmadığını vurguladı ve "Hem kamu hem de özel televizyonlarda büyük bir ambargo ile karşı karşıyayız" dedi. Oluç "TRT’de şu ana kadar bize hiç yer ayrılmış değil. Özel kuruluşlardan da bir tek geçtiğimiz haftalarda FOX TV bizim Ankara Milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder’i canlı yayına çıkardı. Onun dışında herhangi bir vekilimize canlı yayın teklifi olmadı. Yani tam bir karartma ile karşı karşıyayız" diye konuştu.

Saruhan Oluç - Ein Abgeordnete der pro kurdischen Partei HDP in der Türkei
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan OluçFotoğraf: HDP

Hayır kampanyası yürüten herkese karşı ağır bir baskı olduğunu kaydeden Saruhan Oluç "MHP muhalifleri zaten hiçbir şekilde görünmüyor. CHP’ye yönelikde de ağır bir ambargo var ama CHP tek tük canlı yayınlara çıkabiliyor" diye konuştu. Oluç, "Türkiye’de hiçbir zaman bu kadar ağır bir ambargo ve baskı olmadı" dedi.

HDP'nin ekranlarda sesini duyurmak için bir başka metot geliştirdiğini anlatan Oluç, "Görüşlerimizi anlatmak için kendi paramızla televizyonlara reklam fimleri hazırladık. Bunlar şimdi Kanal D, FOX, Star ve CNN’de yayınlanıyor. TRT ise bize reklam konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir yanıt vermedi" diye konuştu.

Halkoylaması Yasası’na göre Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler ve Cumhurbaşkanı 9-15 Nisan 2017 tarihleri arasında TRT'de propaganda konuşması yapacaklar. Bu kapsamda HDP’li politikacılar TRT’de 11 Nisan saat 20.00’de ve 13 Nisan saat 20.11’de 10’ar dakikalık propaganda konuşması yapabilecek.

Oğan: Hiçbir televizyon kanalı bize mikrofon uzatmıyor

Ekranlarda görünür olmayan bir diğer Hayır kampanyası yürüten grup da MHP’nin muhalif kanadı. MHP’de genel başkanlığı adaylığını açıkladıktan sonra partiden ihraç edilen Sinan Oğan, DW Türkçe’nin "MHP’li muhalifler TRT ve özel kanallarda ne kadar yer alıyor?" sorusunu "Sıfır. Hiç yer ayrılmıyor" diyerek yanıtladı ve şunları söyledi: "Bir tek FOX TV’de bir defa programa çıktık. Bir de bize yönelik saldırlar olduğunda ana akım medya değimiz HaberTürk, NTV, CNN Türk’te de zaman zaman haberlerin içinde bir iki cümle ile geçiştiriliyoruz. Bazen hükümet kanallarında bize yapılan saldırıları bizim provake ettiğimiz şeklinde bize dönük suçlayıcı haberlere yer veriyorlar. Onun dışında hiçbir şekilde hiçbir televizyon kanalı bize mikrofon uzatmıyor."

Türkei Politiker Sinan Ogan
MHP Genel Başkan adaylarından Sinan OğanFotoğraf: Sinan Ogan

TRT’yi "referandum bilgilendirme programı adı altında Evet propagandası yapmakla" suçlayan Oğan özel kanallarda da MHP’li muhaliflere yönelik bir yasak olduğunu savundu. MHP'li muhaliflerin ekrana çıkarılmaması için "Saray'dan talimat var" diyen Oğan, kendilerine yönelik baskıyı MHP’li muhaliflerin sadece MHP tabanında değil aynı zamanda AKP tabanında da etkili olmasına bağlıyor. Oğan "CHP ne kadar çalışırsa çalışsın CHP’nin etki alanı sadece sol cenahla sınrılıdır. CHP Hayır verin diye hiçbir sağcı Hayır’a gitmez. Ama biz sağ içinden olduğumuz için bizim konuşmalarımızın çok etkisi oluyor. O sebeple CHP’nin konuşma yapmasına çok fazla kısıtlama getirmiyorlar ama bize kısıtlama getiriliyor" diye konuşuyor.

MHP seçmeninin yüzde 90’ının referandumda Hayır oyu kullanacağını savunan Sinan Oğan, MHPli muhaliflerin seslerini duyurmak için yaklaşık bir ay önce Kanal 3 Hilal adlı bir YouTube kanalı kurduğunu belirtti. Oğan ayrıca Hayır kampanyası için sosyal medyada da önemli bir çalışma yürüttüklerini sözlerine ekledi.

Medyada eşitsizliğin cezalandırılmasına KHK ile son verildi

Şubat ayında OHAL kapsamında çıkarılan 687 sayılı KHK ile Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 149-A maddesi yürürlükten kaldırılmıştı. O nedenle Yüksek Seçim Kurulu (YSK), özel televizyon ve radyolara, "eşitlik ilkesini de içeren esaslara aykırı yayın yapması" halinde verilmesi öngörülen cezayı veremiyor. 149. madde "özel radyo ve televizyonlarda, YSK tarafından belirlenen esaslara aykırı olarak yayın yapılması" halinde, yayın durdurma ve para cezaları verilmesini öngörüyordu.

Universität Ankara - Prof. Dr. Nuran Yıldız
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Prof. Dr. Nuran YıldızFotoğraf: privat

"Medyanın siyasi davranış üzerindeki etkisi sınırlı"

Peki, bu eşitsizlik seçmenlere nasıl yansıyor? Ankara Üniversitesi'nden iletişim bilimci Prof. Dr. Nuran Yıldız, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada medyanın siyasi davranış üzerindeki etkilerinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını savundu. Amerikan iletişim bilimci Joseph Klapper’in "medyanın tutumları değiştirmekten çok, mevcut tutum ve davranışları pekiştirdiğini" savunan araştırmalarına atıfta bulunan Yıldız, "Seçimler ya da referandumlar radyo ve televizyon üzerinden kazanılmaz. Öyle olsaydı, şimdi ABD’de Trump değil, Hillary Clinton başkandı" diye konuştu.

İnsanların siyasal etkiye, sanıldığının aksine seçim ortamında değil, seçim ortamının öncesinde daha açık olduğunu kaydeden Yıldız, "Siyasal görüşler insanların değerler ve inançlar sistemiyle belirlenir. Bu da aile, arkadaşlar, içinde yaşanılan çevreyle etkilenir. Dolayısıyla, o ya da bu görüşe yakın olmak hayatın içinde şekillenir. Seçim çalışmaları kararsızlar için anlamlıdır" değerlendirmesinde bulundu. İki ay öncesine kadar Türkiye’de kararsızların seçmenin yüzde 20’sini oluşturduğunu kaydeden Yıldız, bu oranın referandum yaklaştıkça azaldığını belirtti. 

©Deutsche Welle Türkçe

Başak Demir