1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaFransa

Macron'un seçim yenilgisi Fransa için kazanç olabilir

Lisa Louis Frankreich Paris
Lisa Louis
20 Haziran 2022

Genel seçime gidilen Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron parlamentoda salt çoğunluğu kaybetti. DW'nin Paris muhabiri Lisa Louis'e göre, bu durum ülkenin yönetimini zorlaştıracak ancak uzun vadede olumlu sonuçları olabilir.

https://p.dw.com/p/4CwpS
Emmanuel Macron
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, genel seçimlerde mecliste salt çoğunluğu elde edemediFotoğraf: Ludovic Marin/AFP/Getty Images

Emmanuel Macron 2017 yılındaki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olduğundan beri asıl rakibinin Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağ olduğunu belirtiyor.

Macron'un partisi, yerelden ulusala tüm seçimlerde, eski adı Milli Cephe olan Milli Bütünleşme'yi geride bırakmayı amaçlayan stratejiler geliştirdi.

Ancak bunlar aşırı sağın güç kazanmasının önüne geçemedi ve Macron son cumhurbaşkanlığı seçiminde beş yıl öncekinden de daha az bir farkla kazanabildi.

Ancak şu an Macron'un başını en fazla ağrıtan aşırı sağ değil, aşırı sol.

Macron'un partisinin içinde bulunduğu ittifak, Ulusal Meclis'te en fazla sandalye sayısını elde etti ancak parlamentoda salt çoğunluğa ulaşmasını sağlayacak vekil sayısının uzağında kaldı.

Le Pen'in partisi sandalye sayısını neredeyse 10 kat artırdı. Partinin 2017'deki vekil sayısı sadece sekizdi.

Radikal solcu lider Jean-Luc Melenchon'un "Boyun Eğmeyen Fransa" partisi liderliğindeki "Halkçı, Ekolojik ve Sosyal Yeni Birlik" (NUPES) ittifakıysa kazandığı 131 sandalyeyle sandıktan ikinci çıktı.

Sosyalist, komünist ve yeşillerin de yer aldığı bu dörtlü ittifak, çevre ve sosyal sorunlarla ilgili sunduğu önlemlerle seçmenden puan topladı. Bu vaatler arasında "herkes için iş garantisi" dahi bulunuyordu.

Enerji devlerinin millileştirilmesi ve kamu ihalelerinin sadece Fransız şirketlerine verilmesi gibi korumacı vaatleri de bulunan ve Avrupa Birliği'ne mesafeli olan bu ittifak, bazı AB kurallarının dışına çıkılmasından ve Fransa'nın NATO'dan ayrılmasından yana.

Fransa koalisyonlara alışık değil

Parlamentoda çoğunluğa sahip olmamak, siyasi partilerin koalisyon kurmasına ve birlikte çalışmasına alışık olunan Almanya gibi ülkelerde dramatik bir durum olmayabilir.

Ancak Fransa'da bir probleme dönüşme ihtimali daha yüksek.

Böyle bir durum en son, dönemin sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın parlamentoda salt çoğunluğa 14 sandalye uzak olduğu 1988 ve 1991 yılları arasında yaşandı.

Mitterrand'ın hükümeti yasa tasarılarını parlamentodan geçirebilmek için hem sağ hem de sol partilerin desteğini almak zorundaydı. Ancak uzlaşı sağlamak o kadar zordu ki sosyalist hükümet üç yılda 28 defa güven oylamasıyla karşı karşıya kaldı.

Fransa'da hükümetler, parlamentoda yeterli desteği bulamadığı takdirde, Anayasa'nın 49'uncu maddesinin 3'üncü fıkrasında belirtilen bir hakkı kullanarak tasarıları vekillerin oyuna sunmadan meclisten geçirmek için girişimde bulunabiliyor. Bu durumlarda, hükümetin muhalefet tarafından sunulması muhtemel bir güven oylamasından sıyrılması tasarının kabulü için yeterli oluyor.

Ancak hükümetlerin bu yola başvurması artık eskisi kadar mümkün değil. Bu hakkın kullanımı sınırlandırıldı. Macron hükümetinin her yasama yılı için birer hakkı olacak. Ayrıca yıllık bütçe oylamasında da birer hakkı bulunacak.

"Parlamenter gerilla" benzetmesi

Yeniden seçilen başkan ve bakanları bu nedenle siyasi yelpazenin farklı taraflarından destek arayışına girmek zorunda olacak.

Piyasa dostu önlemlere karşı radikal sol ittifaktan gelebilecek sert dirence de hazırlıklı olmaları gerekecek. NUPES, parlamentodaki tartışmaları uzatmak veya bloke etmek için mümkün olan tüm araçları kullanacaktır.

Boyun Eğmeyen Fransa partisinden 17 milletvekili son beş yılda bunu yapmıştı. Gözlemciler, radikal solcuların liderliğindeki sol ittifakın sandalye sayısını yaklaşık 10 kat artırmasının Macron hükümetinde bir "parlamenter gerilla" korkusu yaratmış olabileceğini belirtiyor.

Macron ikinci tur oylamasından önce yaptığı açıklamada, "uluslararası düzensizliğin yaşandığı bir duruma Fransız düzensizliğini eklemekten daha kötü bir şey olamayacağını" söyledi. Bakanları da "yönetilemez bir Fransa" ihtimaline karşı uyarıda bulundu.

Umut ışığı olan zorlu bir yol mu görünüyor?

Ancak yeni sandalye dağılımı, tüm kararları kendi başına almasıyla bilinen Cumhurbaşkanı Macron'un muhtemelen sol eğilimli seçmenin görüşlerini daha fazla dikkate alması da sağlayacak.

Bu, Macron ve hükümetinin uzlaşı sanatını öğrenmesi ve şu an kendini başkent Paris'teki kibirli politikacılarca geride bırakılmış hisseden vatandaşların gönlünü alması bir fırsat olabilir.

İster aşırı sağ ister aşırı sol olsun, radikalleşmiş Fransız seçmenler parlamentodaki tartışmalarda kendi görüşlerinin de yansıtıldığını görebilirler.

Bu da Fransa'nın bazı aşırı görüşlerden arınmasına ve insanların yeniden bir araya gelmesine katkı sağlayabilir.

Güçlü ve birlik olmuş bir Fransa iyi bir şeydir. Hem bu ülke hem de dünya için.