1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

LZ: Polonyalı kadınların başarısından AB de pay biçebilir

6 Ekim 2016

Federal Yargıtay’ın Kunduz kararı, BM Genel Sekreterliği görevine gelecek yeni isim, Polonya’da kürtaj zaferi ve AB’nin yeni sınır koruma oluşumu bugünkü Alman basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/2QzF5
Polen | Proteste gegen das neue Abtreibungsgesetz
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/C. Sokolowski

Almanya'nın Afganistan’ın Kunduz kentinde düzenlediği bir hava saldırısında yakınlarını yitiren Afganların tazminat talepleri geri çevrildi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un konuya ilişkin yorumunda şu satırları okuyoruz:

"Bir Alman komutanın verdiği emirle Kunduz yakınlarında iki tankere düzenlenen bombardıman çok korkunçtu, çok sayıda insan öldü. Ancak yapılan bir savaş suçu ya da uluslararası hukukun ihlali değildi. Federal Yargıtay ve ondan önce de diğer hukuk mercileri haklı olarak kurban yakınlarına tazminat ödenmesi yükümlülüğü olmadığına karar verdiler. Çünkü burada devlet memurunun görevini kötüye kullanma suçunun savaş durumu için geçerli olmadığı açık. Ayrıca eğer Almanya böyle bir tazminat kuralını hayata geçirmiş olsa, dünyada böyle bir şeyi yapan tek ülke konumunda olurdu. Bunun ötesinde Alman hükümeti zaten kurban yakınlarına gönüllü olarak bir çeşit parasal ödeme de yaptı.” 

Ban Ki Moon'dan boşalacak olan BM Genel Sekreterliği görevine eski Portekiz Başbakanı Guterres'in seçilmesi bekleniyor. Der Tagesspiegel Guterres'in adaylığını yorum sütununa taşımış:

"Antonio Guterres daha önceleri BM Mülteciler Yüksek Komiserliği yapmıştı ondan dolayı bir göç uzmanı. Onun bu göreve aday gösterilmesi, BM'nin dünya çapındaki en önemli soruna odaklanmak istediğinin bir göstergesi. Zira BM dünya çapında savaştan, açlıktan ve sefaletten kaçan milyonlarca insana bir perspektif sunmak istiyor. Guterres bu konuda laf üreten değil iş yapan bir politikacı. Son olarak Guterres son derece yoksul Lübnan gibi bir ülkenin orantısal olarak BM'nin herhangi başka bir ülkesinden çok daha fazla göçmeni ülkeye kabul ettiğini petrol zengini Körfez ülkelerinin yüzüne vurmuştu.”

Polonya'da on binlerce kadının kürtajın tamamen yasaklanmasını öngören tasarıya yönelik tepkisi sonuç verdi. Meclis çoğunluğu tasarı aleyhinde oy kullandı. Landeszeitung'un konuya ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriliyor:

"Polonya'daki kadınların kürtaj yasa tasarısına haklı öfkesi, sağ-milliyetçi hükümetin insanların kişilik haklarına kadar el uzatmaya çalışan cinsellikle ilgili politikalarında ve diğer alanlara ilişkin politikalarda bir geriye gitmenin önünü almış oldu. Bu öfke Varşova'da iktidarda oturan Hak ve Adalet Partisi'nin (PiS) tüm liberal olmayan politikalarını engelleme gücüne sahip. Polonyalı kadınların bu başarısından AB de kendine belirli bir pay biçebilir. PiS hükümetinin adalet alanındaki reformlarının incelemeye alınması, ülkede belirli bir dönem için seçilmiş olan hükümetin tepeden inme devrimi kötüye kullanmasına AB'nin göz yummayacağı sinyalini Polonyalı muhaliflere vermiş oldu.”  

AB mülteci krizi nedeniyle Frontex'in yerine geçen Avrupa Sınır ve Sahil Koruma Ajansı'nı kurdu. Ajans, Bulgaristan’ın Türkiye sınırında göreve başladı. Rhein-Zeitung'un bu yeni yapılanma kapsamındaki yorumuna geçiyoruz:

"Elbette ki yeni sınır ve sahil koruma, Balkan güzergâhının kapatılması ve Türkiye ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması, Avrupa'nın sınırlarını savunmaya yönelik önlemler. Ancak korunmaya muhtaç durumdaki sığınmacıların topluma uyumu ve onlara yer yurt bulma konusunda ortaya çıkan sorunlar, AB'nin birbiriyle dayanışma içinde olan ve mültecilerin olumlu bir biçimde karşılandığı ülkelerden oluşmadığını gözler önüne serdi. Bunun sonucunda birçok AB ülkesinde sağa ve popülist politikalara kayma eğilimleri baş gösterdi ve Avrupa'dan sorumlu politikacılar hayrete düştü. Oysa ki çok sayıda ülkenin sınır kontrollerini yeteri kadar ciddiye almadıkları için bu durumun ortaya çıktığını çoktan bilmeleri gerekirdi.”  

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar