KGB'den devlet başkanlığına: Putin
28 Şubat 2008Kimine göre yeni Çar, kimine göre Rusya’nın kurtarıcısı...
Putin’e ilişkin görüşler, bakış açısına göre değişebiliyor; ancak herkes, Rusya’nın kaderine son 18 yıldır belirleyen bu siyasetçinin ülkesini yeniden uluslararası siyasete yön veren ülkeler arasına soktuğu konusunda hemfikir...
7 Ekim 1952’de, o tarihte Leningrad olarak anılan St. Petersburg’da, işçi Vladimir Spiridonoviç ile sağlık ocağı görevlisi Maria İvanovna’nın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
Hukuk okuyan, daha sonra Sovyet gizli servisi KGB’de meslek hayatına atılan Putin’in siyasi hayatında, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan Rusya Federasyonu’nun ilk devlet başkanı Boris Yeltsin tarafından, 9 Ağustos 1999’da başbakanlığa atanması dönüm noktası oluşturdu.
2000 yılında devlet başkanlığına gelen, bu göreve 2004’de yeniden seçilen Putin, içte Çeçenistan ve rejim muhalifleriyle mücadeleye ağırlık verdi. Dış siyasette ise Rusya’nın “yeniden uyandığını” sergileyen bir politika güttü; enerji konusunu zaman zaman bir silah olarak kullandı. Ortadoğu’da ve İran ile ilgili gelişmelerde ağırlığını koydu. Kosova’nın bağımsızlığına karşı uluslararası platformlarda sesini yükseltti.
Uluslararası gözlemcilere göre 2 Mart’ta görevini “halefi” olarak belirlediği Dimitri Medvedev’e devretmeye hazırlanan Putin, aslında perde arkasında Rusya’yı yönetmeye devam edecek.