1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kıbrıs'ta Ek Protokol tartışması

4 Ağustos 2005

Türkiye’nin Gümrük Birliği ek protokolünü imzalaması, Kıbrıs’ta farklı tepkilere neden oldu. Türkler Ankara’nın dengeyi sağladığı, Rumlar ise Türkiye'ye baskıların devam edeceği görüşünde… Lefkoşa’dan Selim Sayarı’nın notları…

https://p.dw.com/p/Aaeq
Papadopulos vetoyla tehdit etti
Papadopulos vetoyla tehdit ettiFotoğraf: AP

Ankara’nın protokolü imzalayacağı, bunun üyelik müzakerelerine başlama önkoşulu olduğu biliniyordu. Asıl tartışma, Türkiye’nin gümrük birliğini genişleten protokole ek olarak yayımladığı “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyoruz” yönündeki deklarasyondan kaynaklandı.

Kıbrıslı Türkler deklarasyonu, olası bir çözüme kadar egemenliklerini koruyacak bir güvence olarak algıladı. Rumlara göreyse Avrupa Birliği’ne girmek isteyen bir ülkenin, üyelerden birini “tanımıyorum” demesi, mantığa ve hukuka aykırıydı.

“Rumlar limanlara giremeyecek“

Gümrük Birliği Ek Protokolünü ve Ankara’nın Güney Kıbrıs’ı tanımadığını ilan eden deklarasyonunu değerlendiren Kıbrıslı Türklerin lideri Mehmet Ali Talat, Rumların Türk tarafına yönelik ambargo baskısı devam ettiği sürece, Rum uçaklarıyla gemilerinin Türk limanlarını kullanmasının söz konusu olmayacağını savunuyor.

Talat: Önce ambargo kalksın

Avrupa Birliği’yle Rum yönetiminin, Türk limanlarını kullanmak için bastıracağını ifade eden Talat, “Üzerimizdeki ambargolar kalkmadıkça Rum gemi ve uçaklarının Türk limanlarını kullanması söz konusu olmaz” diyor. Talat, Ankara’nın ne pahasına olursa olsun limanlarını Rumların kullanımına açmaması gerektiğine de dikkat çekiyor.

Kıbrıslı Türkler: “Denge sağlandı“

Sokaktaki Kıbrıslı Türklere göreyse protokolün imzalanmasının getirebileceği olumsuzluklar, Ankara’nın Rum yönetimini tanımadığını ilan eden deklarasyonuyla şimdilik dengelendi. Kıbrıslı Türklere göre deklarasyon, Rumların Ada’daki tek yasal hükümet olarak kabul edilmesi riskini ortadan kaldırdı, Kuzey Kıbrıs’ın varlığını koruyacak bir güvence oldu. Ancak bunun yanı sıra tedirginlik de var Kıbrıslı Türkler arasında. Baskılar nedeniyle Ankara’nın ileride yumuşayarak limanları açabileceğinden endişe ediyorlar, “varlığımızın ve çözüm olasılığının sonu olur” diye ekliyorlar.

Papadopulos’un veto tehdidi

Rum cephesindeyse farklı tepkiler dikkat çekiyor. Rum toplumu lideri Tasos Papadopulos, Türkiye’nin limanlarını Rum bandıralı uçaklara ve gemilere açması gerektiğini, aksi halde üyelik müzakerelerini veto edeceğini söylüyor. Başarılı bir hukukçu olan Rum lider, Ankara’nın duyurduğu deklarasyonun, hukuki dayanağı bulunmadığını da öne sürüyor.

Rumların „üzüntüsü“

Rum siyasiler de Ankara’nın protokolü imzalayıp ardından “Güney Kıbrıs’ı tanımıyorum” diye deklarasyon yayımlamasına tepki gösteriyor, bunu üzüntü yaratan bir çelişki olarak niteliyor. Rum yetkililere göre Ankara anlaşması, ya da diğer adıyla Gümrük Birliği anlaşması, eksiksiz ve ayrıcalıksız uygulanmalı.

“Türkiye limanları açsın“

Sokaktaki Rumlara gelince... Onlar, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıması gerektiğini, zira Avrupa Birliği’ne girmek isteyen bir ülkenin bir yıldan bu yana resmen üye olan bir ülkeyi tanımamasının söz konusu olamayacağını düşünüyor. Rum halkı Ankara’nın kendilerini tanımasını, bu çerçevede limanların açılmasını, ilişkilerin artık normale dönmesini istiyor.

Baskılar devam edecek

Ankara’nın gümrük birliği protokolünü imzalayarak üyelik müzakerelerinin önündeki en büyük engeli “şimdilik” kaydıyla ortadan kaldırdığı düşünülüyor. Ankara’nın müzakerelere başlamasıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanınmamasından kaynaklanan sorunların yeniden gündeme geleceği ve çeşitli baskılara maruz kalacağı değerlendirmesi dikkat çekiyor.