Ilıcan cinayeti davasında onanan cezalar Yargıtay'da bozuldu
29 Şubat 2024Ankara'da Kalegaz'ın sahibi Ömer Faruk Ilıcan'ın dönemin Kadooğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu'nun "azmettirmesi" sonucu öldürülmesine ilişkin davada dört yıl sonra tartışma yaratacak bir gelişme yaşandı.
Soruşturma sürecinde "rüşvet" iddialarının döndüğü, savcıların görevden alındığı dava kapsamında firari olan Tarkan Kadoğlu, "azmettirme" suçundan, Kadooğlu ailesinden Abdulbaki Kadooğlu ise "tasarlayarak kasten öldürme" suçuna iştirakten müebbet hapis cezalarına çarptırılmıştı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin onadığı karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "olağanüstü hukuk yolunu" kullanarak geçen yıl yaptığı itiraz sürpriz bir şekilde gündeme alındı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Kadooğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kadooğlu'nun yeğeni olan sanık Abdulbaki Kadooğlu'nun suçunun "cinayete yardım" olduğu iddiasıyla kararı bozdu.
Ankara'da "Kadoil cinayeti" olarak bilinen Kalegaz Petrolleri Anonim Şirketleri'nin sahibi olan Ömer Faruk Ilıcan, 21 Mart 2018 tarihinde Çankaya'daki evinden çıkarken tetikçiler Abdurrahman Doğala ve eski korucu Şemsettin Özden tarafından silahla vurularak öldürülmüştü. Cinayete ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında Kadooğlu aile bireyleri "azmettirme" iddiasıyla şüpheli olmuştu.
Rüşvet iddiaları ve şüpheli Kadoğlu'nun firarı
Ancak olayla ilgili soruşturma sürecine, adliyede teklif edilen "rüşvet" iddiaları damgasını vurdu. İddiaya göre, bir kamu bankasının genel müdür yardımcısı, Ankara Adliyesinde soruşturma savcısına 260 bin dolar rüşvet teklif etti. Rüşveti getirdiği iddia edilen kişi, yanında da Kadooğlu ailesinin isimlerinin ayıklandığı, cinayetin basit bir alacak verecek meselesi olduğunu anlatan "korsan" iddianame örneğini, flash-bellek içinde savcılığa verdi. Bu korsan iddianamenin şüphelilerin avukatları tarafından yazıldığı iddia edildi. Yine dosyanın şüphelisi Cemal Kadooğlu, o dönem Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman ile makamında bir görüşme gerçekleştirdi.
Kadooğlu ailesinin şüpheli olarak gösterildiği ilk iki iddianame, dönemin başsavcılık yönetimi tarafından iade edildi. Bu süreçte Tarkan Kadooğlu hakkında yakalama kararı çıkaran, Kadooğlu ailesinin adını dosyadan çıkarmayan üç savcı soruşturmadan alındı. Tutuklu sanıkları tahliye etmeyen iki sulh ceza hakimi de görevden alınmıştı.
Ömer Faruk Ilıcan cinayetine ilişkin soruşturmada yaşanan "şaibeli" gelişmelerin basına yansıması üzerine ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayete ilişkin iddianame hazırladı. Soruşturmada Kadooğlu Holding'in o dönem Onursal Başkanı olan Cemal Kadooğlu ve yönetim kurulu üyesi oğlu Veli Kadooğlu'na takipsizlik kararı verildi.
Savcılık, arasında Tarkan Kadooğlu'nun bulunduğu 9 şüpheli hakkında dava açtı. Dava sürecinde firari olan Tarkan Kadooğlu, mahkemenin verdiği tutuklanmama güvencesi üzerine İzmir'e gelerek SEGBİS üzerinden Ankara'daki mahkemeye bağlandı ve kısa bir savunma yaptı, serbest bırakıldı. Kadooğlu, ceza çıkan karar duruşmasına ise gelmeyerek yeniden kaçtı. Yargılama boyunca tehdit edildiği belirtilen Ilıcan'ın eşi ise sanıklardan şikayetçi olmadı. Ilıcan'ın kardeşlerinin ise Kadooğlu ailesinden "kan parası" alarak şikayetçi olmadıkları o dönem kulislerde konuşuldu.
Mahkeme müebbet verdi, Ceza Dairesi onadı
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Ekim 2019'da bitirdiği yargılama sonucunda Tarkan Kadooğlu'na "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan müebbet hapis cezası verdi. Tetikçileri olay yerine götüren ve orada bekleyen Abdulbaki Kadooğlu ise "tasarlayarak kasten insan öldürme" suçuna iştirakten müebbet hapis cezası aldı. Cinayetin tetikçilerinden eski korucu Şemsettin Özden, ağırlaştırılmış müebbet, diğer tetikçi Abdurrahman Doğala ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Kadooğlu ailesinden Şansser Kadooğlu ise cinayete yardımdan beraat etti.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, bu hükümleri 22 Şubat 2022'de onamıştı. Böylece mahkumiyet kararları kesinleşti. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan 2023 tarihinde sürpriz bir şekilde Yargıtay 1. Ceza Dairesine başvurarak yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini, aksi durumda ise dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesini talep etti.
Başsavcılığın itiraz dilekçesinde, cinayetin tetikçilerinden Abdurrahman Doğala'nın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine verdiği dilekçede, olaya ilişkin itiraf mahiyetinde beyanlarda bulunduğu ve "daha önce bazı sebeplerden dolayı bildiklerini tam olarak söyleyemediğini, şimdi olayı kısaca anlattığı, mahkemeye olayla ilgili diğer bildiklerinin hepsini anlatmak istediğini" bildirdiği anlatıldı. Dilekçede, diğer tetikçi Şemsettin Özden'in de yine İstinaf mahkemesine gönderdiği dilekçede "gerçekleri anlatmak istediğini" beyanla ikrar mahiyetinde anlatımlarda bulunduğu kaydedildi. Bu dilekçelerin "yeni delil mahiyetinde" olduğu savunulan dilekçede, bu durumun sanıkların hukuki durumunu etkileyeceği savunuldu. Başsavcılık, bu nedenle İstinaf mahkemesinde yeni duruşma açılarak iki sanığın dinlenmesini istedi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2 Ekim 2023'te bu talebi reddederek dosyayı Ceza Genel Kurulu'na gönderdi.
Ceza Genel Kurulu dosyayı öne aldı, bozma kararı verdi
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazı olağan dosyalarından öne alarak, 28 Şubat'ta Ömer Faruk Ilıcan cinayeti gündemiyle toplandı. Kurul, başsavcılığın itirazını kabul ederek davada verilen kararın bozulmasına hükmetti. Kararın 8'e karşı 17 oyla çıktığı öğrenildi. Bozma gerekçesinin ise Abdulbaki Kadooğlu'nun eyleminin cinayet değil cinayete yardım etmek olduğu belirtiliyor.
Karara, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin yeni başkanı ve bir üyesinin de onama kararlarını savunmak yerine, bozma lehine oy kullandıkları bildirildi.
DW Türkçe'nin Yargıtay kulislerinden aldığı bilgilere göre, bozma kararı öncesinde Kadooğlu ailesinin yüksek mahkemede yoğun kulis yaptığı, Yargıtay ve Yargıtay Başsavcılığının üst yönetimiyle temaslarda bulunduğu iddiaları söz konusu.
"Kararda katkısı olanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız"
lıcan ailesinin avukatı Naci Torun ise DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada "CMK 308. maddesinin kesinleşmiş, tüm yargı yolları tüketilmiş bir yargı kararının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı talebi ile yeniden ele alınarak kesin yargı kararının bozulmasına imkan veren çok istisnai bir kanun yolu" olduğunu söyledi.
"Aslında bu kanun yoluna, hükümlünün yargı eli ile cezaevinden firar etmesinin sağlanması demek mümkündür" diyen Torun, kararda katkısı olanların firar suçuna iştirak ettiklerini savunarak suç duyurusunda bulanacaklarını kaydetti.
Bozma kararının ardından Ömer Faruk Ilıcan cinayeti yeniden görülecek. Yargılama sırasında firari sanık Tarkan Kadooğolu hakkında nasıl bir karar verileceği ise merak konusu oldu.