İş hayatının yeni normali: Evden çalışma
23 Nisan 2020Koronavirüs salgını, dünya genelinde toplumsal hayatı derinden etkilemeyi sürdürüyor. Salgın nedeniyle alınan önlemlerin en çok etkilediği alan ise çalışma hayatı. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de pek çok sektörde yüz binlerce insan artık 'evden çalışma' yöntemi ile işlerine devam ediyor.
Peki evden çalışma, kalıcı hale gelebilir mi?
"Her gün 3 saatim yolda geçiyordu"
Yapılan araştırmalara göre, pek çok şirket salgın sonrasında 'evden çalışma'ya devam edecek. Ancak evden çalışmaya sıcak bakanlar olduğu gibi, bir an önce ofis ortamına dönmek isteyenler de var.
Özel bir şirkette çalışan Fatma Baş, evden çalışmanın salgın sonrasında da devam etmesini isteyen çalışanlardan biri. Mart ortasından beri evden çalıştığını, şirketindeki bilgisayarı evinin salonuna taşıyarak kendine küçük bir ofis kurduğunu anlatan Baş, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Yaklaşık 1 buçuk aydır evden çalışıyorum. Normalde ev ile iş arasında günde 3 saatim yolda geçiyordu. Şimdi bu zamanı kendime ayırabiliyorum" diyor.
Öte yandan evden çalışma ile birlikte elektrik, su ve mutfak harcamalarının arttığına da değinen Fatma Baş, "Evden çalışmak bazı masrafları artırıyor ama ben bundan sonra da evden çalışmak isterim. Ama çalıştığım şirkette nasıl bir karar verilir bilemiyorum" diye konuşuyor.
"Her gün yolda kaybettiğim saatler…"
Büyük bir perakende şirketinde orta derece yönetici olarak çalışan Serhat Rodoplu da, evden çalışmanın hem iyi hem de kötü yönleri olduğunu söylüyor. İstanbul gibi yoğun trafik sorununun olduğu bir şehirde evden çıkmadan çalışmanın önemli bir zaman kazandırdığını dile getiren Rodoplu, "Her gün yolda kaybettiğim 2 saat ile beraber gün benim için artık 26 saat. Bu söz konusu 26 saati ne kadar efektif değerlendirdiğiniz ise tamamen sizin elinizde" diyor.
Salgın öncesinde pek çok yöneticinin evden çalışma ile ilgili soru işaretleri olduğuna dikkat çeken Rodoplu’ya göre, son 1 buçuk ayda yaşanan pratik, pek çok şirket yöneticisine evden çalışmanın da çok verimli olabileceğini göstermiş durumda. Bununla beraber, evden çalışmanın sosyal etkileşim ihtiyacı yüksek çalışanlar için zorlayıcı olabildiğini de vurgulayan Serhat Rodoplu, "Her ne kadar beyaz yaka çalışanlar toplantılarını ve görüşmelerini video görüşmeler ile yapabiliyor olsa da yine de yüz yüze etkileşim olmadığı durumlarda, iletişimin temel taşlarından biri olan beden dili ve duygu aktarımının düşük olması sebebiyle iletişim kazalarına yol açabileceğini düşünüyorum" diye konuşuyor.
Öte yandan evden çalışmanın ‘mesai saati’ kavramını ortadan kaldırdığını, çalışanlardan gece geç saatlerde bile iş talep edilebildiğini kaydeden Rodoplu, salgın sonrasında sürekli olmasa da haftanın belli günlerinde evden çalışmaya devam etmek istediğini belirtiyor.
"Ev ile iş hayatını ayıramıyorsunuz"
Evden çalışmak birçok açıdan cazip olsa da, bu durumun uzun sürmesini istemeyenler de var. Evden çalışmanın konfor açısından artıları olsa da iş ilişkileri açısından bir süre sonra yetersiz kaldığını dile getiren Didem Rastgeldi, çalıştığı kurumda iş arkadaşları ile kurabildiği diyaloğun evden çalışırken zayıfladığını dile getiriyor. Bu durumun birlikte karar alma, yeni fikirler üretme gibi noktalarda yetersizlikler ortaya çıkardığını belirten Rastgeldi, "Ayrıca evde aile ile birlikteyken işe konsantre olmak kolay değil. Ev ile iş hayatını birbirinden ayıramıyorsunuz. Salgından sonra açıkçası evden çalışmaya devam etmek istemem" diye konuşuyor.
"Şirketlerin yüzde 60’ı evden çalışmayı sürekli hale getirecek"
Çalışanların 'evden çalışma' konusundaki düşünceleri değişse de, Türkiye’de son dönemde yapılan araştırmalar, salgın sona erdikten sonra pek çok sektörde binlerce şirketin evden çalışmaya devam edeceğini gösteriyor.
130 ülkede faaliyet gösteren insan kaynakları danışmanlığı şirketi Mercer Türkiye’nin yaptığı araştırmaya göre, salgın sonrasında şirketlerin yüzde 60’ı evden çalışma uygulamasını sürdürmeyi planlıyor.
Yaptıkları araştırmanın ayrıntılarını ilk kez DW Türkçe ile paylaşan Mercer Türkiye Genel Müdürü Dinçer Güleyin, Türkiye’de farklı sektörlerde faaliyet gösteren 103'i küresel ve 64'i yerel olmak üzere 167 firma ile görüştüklerini söylüyor. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 45’inin salgın öncesi dönemde de uzaktan çalışma yöntemini bir alternatif olarak kullandığını dile getiren Güleyin, "Fakat korona sonrası dönemde şirketlerin yüzde 95’i merkez ofisler başta olmak üzere uzaktan çalışma modeline geçti" diyor.
Şirketlerin yüzde 36’sının saha çalışanları için de uzaktan çalışma modelini uygulamaya başladığını kaydeden Güleyin, "Bu süreçte şubesi bulunan şirketlerin de yüzde 23’ü uzaktan çalışma modeline geçiş yaptı" ifadesini kullanıyor. Güleyin, şirketlerin yüzde 66’sının bu dönemde çalışma saatlerini esnettiğini, yüzde 60’ının ise salgın sonrasında uzaktan ve esnek çalışma modelini kalıcı hale getirmeyi planladığını kaydediyor.
"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"
'Evden çalışma' modelinin yeni dönemde iş dünyasının en önemli değişimlerinden biri olacağını vurgulayan Güleyin’e göre, son 100 yıldır toplumlardaki yaşam ve iş arasındaki belirgin çizginin ortadan kalkacağı bir döneme girildi. Bu süreçte çalışanların evden çalışmanın dezavantajlarını iyi yönetmesi gerektiğini dile getiren Güleyin, şunları söylüyor:
"Bu salgın bir anda ezberleri bozdu ve biz bu yeni senaryoya uyum sağlamaya çalışıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Aile fertleri ile ilişkilerden iş arkadaşları ve yöneticilerle diyaloğa kadar pek çok şey dönüşmek zorunda. Ayrıca evin içinde uzun süre hareketsiz kalma tehlikesine karşı, bedeni ve zihni koruyacak egzersizler büyük önem taşıyor."
Aram Ekin Duran
© Deutsche Welle Türkçe