1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fosil yakıtlar olmadan ısınmak mümkün mü?

8 Şubat 2020

Pek çok ülke ısıtma sistemlerinde hâlâ kömür, petrol ve doğal gaz kullanıyor. Ancak ısınmak için fosil yakıtlara bağımlı olmak, karbon emisyonunu büyük ölçüde artırıyor. Çok daha çevre dostu seçenekler var.

https://p.dw.com/p/3XQem
Dünyanın birçok yerindeki kömür santralleri çevreyi kirletmeye devam ediyor
Dünyanın birçok yerindeki kömür santralleri çevreyi kirletmeye devam ediyorFotoğraf: Getty Images/K. Frayer

Küresel sera gazı salınımının yüzde 25'inden ısınma kaynağı olarak kullandığımız kömür, doğal gaz ve petrol sorumlu. Fakat, Almanya Darmstadt'daki Pasif Ev Enstitüsü'nün (Passive House Institute) kurucusu fizikçi Wolfgang Feist’a göre bu sistem değiştirilebilir.

Deutsche Welle'ye konuşan Feist, “Binaların güç ve enerji kaynakları, çevreye zarar vermeyecek şekilde kurulabilir, bu dünya çapında üretilen yenilenebilir enerji ile mümkün” dedi.

En önemlisi konunun enerji israfından kaçınmak için binaları daha verimli hale getirmek olduğunu belirten Feist, “İyi bir yalıtım ve havalandırma sistemi sayesinde, yeni binalarda yüzde 80-90, eski binalara yapılan enerji tasarrufu renovasyonları sayesinde ise yüzde 75-80 civarında enerji tasarrufu elde etmek mümkün” diye konuştu.

Verimli yapı yöntemleri konusunda uzman olan Feist, talebin geri kalanının ise yenilenebilir enerjiler ile karşılanabileceğini ama kullanılan kombinasyonların bölgeden bölgeye farklılık gösterebileceğini anlattı.

Fotoğraf: DW/G. Rueter

Feist, bu konuda yenilenebilir enerji kullanan bölgesel ısıtma sistemlerinin, ortam sıcaklığıyla ısıtma yönteminin ve ısı pompalarının önemli kaynaklar olduğunu vurguladı.

Odun ve ahşap paletlerin kullanılmasının tekil binaların ısıtılması için gerekli ihtiyacı karşılayabileceğini söyleyen Feist, ancak bunun çok sürdürülebilir olmadığından ve aynı zamanda biyokütleye olan talebi büyük ölçüde arttıracağından ötürü bütün bir şehrin ya da endüstrilerin kullanımı için makul bir seçenek olmadığını da belirtti.

Frankfurt "iklime zararsız kent" olma yolunda

Almanya’nın Frankfurt şehrinde 2050'ye kadar iklime zarar veren etkenlerin en aza indirilmesi hatta sıfırlanması planlanıyor. Bu geçişin koordinasyonundan sorumlu şehrin enerji birimi yetkililerinden Paul Fay, amaçlarına ulaşmanın finansal olarak bazı teknolojiler sayesinde mümkün olacağını belirtti.

Bilim insanlarının yardımıyla, şehirde enerji tasarrufu sağlayan "pasif evlerin" inşasından ve eski binalarda enerji verimliliği sağlayacak yenilemelerden oluşan bir imar planı oluşturuldu.

Frankfurt’taki binaların çatılarındaki güneş panellerinin şehrin enerji ihtiyacının bir kısmını karşılaması planlanıyor. Bir diğer kaynak ise, enerjinin atık ve odun yakarak ya da atık ısının geri kazanılmasıyla sağlandığı şehir merkezlerine ulaşan boru hatları. Ayıca, zeminden sağlanan ortam enerjisi de ısı pompalarıyla sağlanabilir.

Isı pompaları nasıl çalışır?

Teoride, ısı pompası bir buzdolabı gibi çalışır. Buzdolapları, kapalı ve çok aşamalı bir sistemede buharlaştırıcı vasıtasıyla souğuk hava üretilirken, kompresör de ısı üretir. Bu prensiple sıvı bir soğutucu, binaları ve suyu ısıtmak için çevreden ısıyı çeker. Isı pompası enerjiyi zeminden, yer altı sularından ya da havadan alır.

Isı pompalarının çalışması için elektriğe ihtiyacı vardır, çalışma performansları ise büyük ölçüde ısının kaynağına bağlıdır.

Freiburg'daki Fraunhofer Güneş Enerjisi Sistemleri Enstitüsü'nde araştırmacı olan Marek Miara, şimdiye kadar eski binalarda 60 tane ısı pompası sistemi test ettiklerini belirtti. "Eski binalarda ısı kaynağı olarak havayı kullanan ısı pompaları 3 kilowatt-saat ısıyı 1 kilowatt elektrikten elde eder. Isı kaynağı olarak yer altı sularını ve toprağı kullanan ısı pompaları ise 3.9 kat daha çok ısı üretir” diyen Miara, bu sistemlerin yeni binalara eklenmesinin daha verimli olacağını belirtti.

Teknolojik gelişmeler

Isı pompaları, iklim değişikliğine karşı alınan önlemler kapsamında planlanan ısı ve enerji planlarının ana bileşeni. Teknolojik gelişmeler dünya çapında fosil yakıt kullanan ısıtma sistemlerini büyük ölçüde dönüştürüyor.

“Pozitif bir küresel eğilim var” diyen Thomas Nowak Avrupa Isı Pompası Birliği üyesi. “Isı pompalarının altın çağı, bir kitle pazarı haline geliyor.”

Avrupa Isı Pompası Birliği'nin raporuna göre, 2018 yılında, 1.3 milyonu Avrupa'da olmak üzere, dünya çapında 18 milyon ısı pompası satıldı. Raporun verilerine göre, pompanın dünya çapındakı satışları her yıl yüzde 10 oranında artış gösteriyor.

Daha az karbondioksit ile ısınmak

Isı pompaları Avrupa'da oldukça popüler, özellikle İskandinavya'da. Bu ülkeler, çevre dostu uygulamalara çoktan başladı, elektriğin büyük kısmı rüzgar ve su kaynaklarından sağlanıyor.

Fraunhofer Güneş Enerjisi Sistemleri Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, ısı pompaları İsveç’te doğal gaz kullanan ısıtma sistemlerinden yüzde 90 daha az karbon salınımına neden oluyor. Çoğu ülke elektrik ihtiyacını hala kömür ve gazdan sağlıyor fakat ensttitü verileri ısı pompalarının doğal gazla ısınmaktan çok daha çevre dostu olduğunu kanıtlıyor.

Enstitünün paylaştığı bir diğer önemli veri, ısı pompalarının kullanılmasının, doğal gaz kullanımıyla kıyaslandığında Avrupa çapında yüzde 60 daha az karbon salınımına neden olacağı. Almanya için ise bu oran yüzde 30.

Eğer elektrik üretimi dünya çapında Almanya'da olduğu gibi rüzgar ve güneş kaynaklarıyla sağlanırsa, ısı pompalarının kullanımı artabilir ve bu da karbon tasarrufunun üzerinde önemli bir etkiye sahip. Pompaların ihtiyaç duyduğu enerji, yüzde yüz yenilenebilir enerjiyle sağlandığında, ısıtma teknolojisi de çevreye zarar vermemiş olur.

Siyasi düzenlemelere ihtiyaç var

Enerji ve yapı uzmanları, binalarda ve endüstrilerde çevreye zarar vermeyen ısıtma yöntemlerine geçişin mümkün olduğu görüşünde.

Pasif ev teknolojisi danışmanı Andreas Nordhoff bu geçişin daha çok eğitimle mümkün olduğunu söyledi. "İşçiler, mimarlar ve ev sahipleri her şeyi en uygun biçimde nasıl koordine edeceklerini, ne kadar enerji ve para tasarruf edeceklerini bilmiyorlar.”

Çevre dostu ısı arzı yaratmada siyasetin de rolü büyük. Paris Anlaşması'ndaki iklim hedeflerine ulaşmak için acil bir iklim koruma programı öneren Alman çevre örgütü Deutsche Umwelthilfe, binaların yenilenmesi, gaz ve petrol kullanımının bırakılmasının hızlandırılması için daha çok yatırım yapılmasının ve bu faaliyetler için daha çok fon ayrılmasının önemini belirtti.

Gero Rueter

© Deutsche Welle