1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FAZ: Uyum derecesini kim belirleyecek?

26 Temmuz 2018

Mesut Özil’in Milli Takım’dan ayrılmasıyla başlayan Almanya’daki göçmenlerin uyumuyla ilgili tartışmalar ve ABD Başkanı'nın siyasi manevraları Alman gazetelerinde öne çıkan yorumlar arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/325t3
Mesut Özil
Fotoğraf: picture-alliance/ULMER/M. Ulmer

26.07.2018 - Alman basınından özetler

Milli futbolcu Mesut Özil'in ırkçılık hissettiği gerekçesiyle Alman milli takımında artık oynamayacağını açıklaması göçmenlerin Alman toplumuna uyumlarıyla ilgili tartışmaları alevlendirdi. Haftalık Die Zeit gazetesi Alman toplumundaki entegrasyon anlayışının sağ popülistlere yaradığını dile getiriyor:

"Göçmen daimi projeksiyon perdesi gibidir. Ondan Almanın hiç olamadığı kadar süper Alman olması beklenir. Ama Özil gibi uslu durmaz ve gücünü gösterirse, Almanlık hemen onun elinden alınır. Oyundan atılmış demektir. Özil'in davranışı nasıl yorumlanırsa yorumlansın, bu olay siyasi ve toplumsal konumuna bakılmaksızın bütün ‘yeni Almanları' tedirgin edecektir. Almanya İçin Alternatif partisindeki ırkçı düşüncenin propagandasını yapanlar ve onların taraftarları ileri gittikçe göçmenlerin durumu zorlaşacaktır. O zaman ‘yeni Almanların' bu ülkede yeri olmayacaktır. İyi ya da kötü göçmen olmayacak, hepsi yabancı sayılacaktır. Bu partiye oy veren herkes bunu böyle bilmelidir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung yabancıların Alman toplumuna uyumunu zorlaştıran faktörlere değindiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Kim Alman toplumuna uyum sağlamış sayılır? Bunun ölçüsü ne olmalıdır? Ülkenin sunduğu her türlü haktan yararlanabilen ve bütün vatandaşlık görevlerini yerine getiren mi? Almanlığı kabullendiğini beyan eden mi? Yoksa kökeni hakkında aptalca ve kötü sözler söylenmeyeceğinden emin olan mı? Uyum derecesini yabancı asıllı olanlar mı, yoksa çevresi mi belirleyecek? Yabancıdan Almanya'nın yerlisi olup Almanlarla ve Alman kültürüyle kaynaşmasını bekleyenler kadar çok kültürlülüğün ve göçmenler toplumunun önyargısız mesafesiz ve zorluk çıkmadan başarılabileceğini sananların da aklından şüphe edilmelidir. Uyduğunu söylediği ülkeye aslında kayıtsız kalanlardan açıklama istenmesi normaldir. Ama karşı soruların hakarete varmaması gerektiği de aşikârdır.”

Mittelbayerische Zeitung ABD Başkanı Donald Trump'un Avrupa Birliği'ne takındığı tavrı şöyle eleştiriyor:

"Adil olmak Trump'ın umurunda değil. O hükmeden olmak istiyor. Dolayısıyla da Avrupa Birliği'ni bölmeye çalışıyor. Yarım milyar insanın yaşadığı bir ekonomik bölgeyle eşitlik temelinde pazarlık etmek yerine, istediğini zorla kabul ettirebileceği küçük devletlerle ikili anlaşmalar yapmayı tercih ediyor. Trump'ın gümrük ve sübvansiyonların kaldırılmasını önermesinin ardında bu niyet yatıyor.”

Flensburger Tageblatt gazetesi ABD Başkanı'nın gerçek niyetini kestirmenin zor olduğunu dile getiriyor:

"Donald Trump G7 zirvesinde önce ortaklarını göklere çıkardı ama hemen ardından kapanış bildirisini imzalamaktan vazgeçti. Kim Jong Un'un halkını seven akıllı bir lider olduğunu söylemeden önce Kuzey Kore Devlet Başkanı'nı Kaddafi'nin akıbetine uğratmakla tehdit etmişti. Trump'ın U dönüşlerinin yanında tavşanın yaptığı ani manevralar bile soluk kalır. Sonuç hep aynı: ‘Önce Amerika'. Ama bütün bunlar gerçekten çılgınlık mı yoksa çılgınca bir taktik mi?”

DW,dpa,afp/AG, BÖ

© Deutsche Welle Türkçe