1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FAZ: Brexit'in tek sorumlusu Londra değil

17 Ocak 2019

Avrupa Birliği ile Londra hükümeti arasında varılan Brexit anlaşmasının Britanya parlamentosunda reddedilmesi Alman basınından seçtiğimiz yorumların konusunu oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/3BgTz
London Brexit Protest  Carlie Chaplin
Fotoğraf: Reuters/C. Kilcoyne

17.01.2019 - Alman basınından özetler

Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) Brexit anlaşmasının Avam Kamarası'nda reddedilmesinin sorumluluğunu sadece Britanya'da aramanın doğru olmadığı görüşünü savunuyor:

"Sağduyulu herkes istese daha halkoylaması sırasında Brexitçilerin palavra atıp yalan söylediklerini anlayabilirdi. Asıl üzücü olanı çoğu Britanyalının bu oyunun perde arkasını görememesi ya da görmek istememesiydi. Referandumdan sonra Başbakan da ilerde başını ağrıtacak olan gerçekleri halka anlatmadı. Aksi takdirde, doğrudan demokrasiye inananların hiç yanılmadığını savundukları halka hilebazların oyununa geldiğini itiraf etmesi gerekecekti. Yine de Britanya'da olup bitenlere adalılara has ruh hastalığı deyip geçmek doğru olmaz. Britanyalıların ezelden beri Avrupa Birliği'ne duydukları antipatiyi isyan raddesine getirerek popülistlerin ekmeğine yağ süren kontrolsüz göçün kıta Avrupası'nın da sorunu haline geldiği unutulmamalı. Birlik fikrine sadık hükümetlerin Britanya'da felaket senaryoları doğuranların işini kolaylaştırdıkları da inkâr edilemez. Aynı hataya kıta Avrupası'nda da düşmemeye dikkat edilmelidir.”

Süddeutsche Zeitung'un (SZ) yorumunda Brexit'ten sonra da Britanya ile sıkı işbirliğinin sürdürülmesini gerektiren nedenlere değiniliyor:

"İlerde de Britanya ile sıkı işbirliğinin sürdürülmesine önem verilmelidir. NATO müttefiki ekonomik bakımdan olduğu kadar, sanayi casusluğu ile terör ve siber suçlarla mücadele alanlarında da vazgeçilmez bir ortaktır. Avrupa Birliği, Avam Kamarası'ndan dönen Brexit anlaşmasının ‘tek ve en iyi çözüm olduğu' saplantısından kendini ne kadar çabuk kurtarırsa o kadar iyi eder. Bütün karanlık senaryolara rağmen umut ışığı yok değildir. Avrupa Birliği umutsuz gibi görünen durumlardan sıyrılma becerisine sahip olduğunu defaten kanıtlamıştır. Çıkış tarihinin Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasına ertelenmesiyle ortaya çıkabilecek bütün sorunlar siyasi iradeyle ve yeni kurallarla atlatılabilir. Kriz ortamının yıllardan beri Avrupa Birliği'nin değişmeyen özelliği olması avantaja dönüştürülebilir.”

Die Welt gazetesi Brexit referandumunun tekrarlanmasına bel bağlamamak gerektiğini dile getiriyor:

"İkinci referandumda sonucun değişeceği kesin değildir. Brexit Britanya'nın ufkunu karartmaya devam ettikçe sinirler daha da geriliyor ve ‘yeter artık, kurtulalım şu Avrupa Birliği açmazından' diyenler artıyor. Avrupalı kimliği kazanamayan İngiltere AB'de hep yabancılık çekti. Bu bakımdan ikinci oylamada 2016'daki sonucun değişmemesi mümkündür. ‘Hayır' oyları daha fazla çıkarsa bu sefer de Brexitçiler ‘ihanet' efsanesini yayarlar. Bu kadar yıpranmış durumdaki Büyük Britanya bir daha Avrupa Birliği'nde saygı görebilir mi? Yok mu nifak yaratan Brexit'ten kurtaracak?”

Brexit anlaşmasının reddedilmesine Stuttgarter Zeitung gazetesi şu satırları ayırmış:

"Pragmatizm ve sağduyunun anavatanında aklıselimden geriye pek bir şey kalmadı. Uzun temsili demokrasi geleneğiyle haklı olarak gurur duyan Avam Kamarası ülkeyi ileriye götürmek yerine her şeye karşı çıkan tahripkâr çoğunluklar çıkarıyor. Brexit anlaşmasının reddedilmesiyle doruğa çıkan siyasi kültür çözülmesi, Britanya'da olanların her yerde olabileceğini hatırlatıyor.”

DW, dpa, afp/AG, BÖ

© Deutsche Welle Türkçe