1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CDU’dan göçmenlere yeşil ışık

3 Eylül 2013

CDU Genel Başkan Yardımcısı Armin Laschet, DW Türkçe’ye CDU’da Türk kökenli göçmenler yönünde esen olumlu havayı ve Türkiye-Almanya ilişkilerini değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/19bZp
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi Genel Başkan Yardımcısı Armin Laschet, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada büyük partilerin oy oranlarının başa baş gittiğini belirterek, göçmen kökenli seçmenlerin oylarının belirleyici olacağını, bu nedenle Türk seçmenlerin sandığa gitmelerinin çok önemli olduğunu söyledi.

Laschet bu çerçevede diğer siyasi partilerin çok sayıda göçmen kökenli siyasetçi çıkardığını ancak Almanya’da eyalet düzeyinde ilk Türk kökenli bakanın CDU'dan çıktığını hatırlatarak, Hristiyan Demokratların göçmen kökenlilere daha fonksiyonel görevler verdiklerini savundu: “CDU öncelikli olarak toplumsal çeşitliliği yansıtmayı hedefledi. Bu doğrultuda ilk kez Türk kökenli bir milletvekili adayını 'Cemile Giousouf’u' Federal Meclis'e göndermek üzere yola çıktı. Şansının da oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu karar, kuşkusuz CDU için büyük bir adımdı. Ancak asıl önemli olan adayımızın parlamentodaki tavrı olacak, çünkü her partinin Türk kökenli temsilcisi var. Ve bu siyasetçiler ne tür politikalar yapıyorlar ya da ne denli başarılılar? Kısacası mesele göçmenler bizi seviyorlar mı sevmiyorlar mı değil. Mesele parlamentoya girdikten sonra netleşecek. O vakit geldiğinde temsilcilerin tek tek siyasi alanları üzerinde konuşabileceğiz.”

ifte vatandaşlık kaçınılmaz'

CDU Genel Başkan Yardımcısı Laschet, kamuoyu yoklamalarında siyasi partilerin kafa kafaya gittiklerini belirterek, bu nedenle siyasetin göçmen oylarının peşinde olduğunu ve çifte vatandaşlığın da seçim malzemesi yapıldığını ileri sürüyor. Laschet, bugün itibariyle CDU, çifte vatandaşlığı reddetmiş görünse de gelecekte bunun kabulünün kaçınılmaz olduğunu söylüyor: “Almanya'daki fiili durum, çoğunluğun çifte vatandaş olduğunu gösteriyor. Her AB vatandaşı, her Amerikalı, her İsveçli ve geldiği ülkenin vatandaşlığından çıkarılamadığı için Arap dünyasının yarısı çifte vatandaşlığa sahip. Ayrıca seçimden sonra bu konuda ciddi bir hareketlilik olacağını düşünüyorum. Zira olası tüm koalisyon ortakları zaten çifte vatandaşlığı destekliyor.”

Cemile Giousouf Bundestagskandidatin CDU
CDU'nun Türk kökenli milletvekili adayı Cemile GiousoufFotoğraf: DW/R. Breuer

İmtiyazlı ortaklık değil, stratejik ortaklık

Türkiye ve Almanya'da yaşayan Türkler için önemli konulardan biri olan Türkiye'nin AB üyeliğine de değinen Armin Laschet, CDU'nun parti programından imtiyazlı ortaklık ibaresinin kalktığını yerine neticenin zamana yayıldığı stratejik ortaklığın geldiğini ifade ediyor. Laschet hem AB'nin hem de Türkiye'nin zamana ihtiyaç duyduğunu ve karşılıklı yapılması gereken düzenlemeler olduğunu belirtiyor. CDU Genel Başkan Yardımcısı ayrıca Türkiye'nin AB üyeliği konusunda sanıldığı gibi partisinde tek bir görüşün hâkim olmadığını da ekliyor: “1999'dan bu yana Türkiye, AB üyeleri tarafından aday ülke olarak kabul ediliyor. Bu çerçevede de üyelik perspektifi açık. CDU içinde ise üyelik hemen neticelenmeli diyenler olmadığı gibi, tamamen karşı çıkan bir grup da yok. Gerçi üyeliğe itiraz edenler tek tük var. Ancak bunlar sanıldığı gibi grup oluşturacak çoğunlukta değiller. Kısacası pozisyonumuz müzakerelerin ucu açık bir şekilde sürdürülmesinden yanadır ve zamanı gelince bunun nasıl neticeleneceğine iki taraf birlikte karar verecektir.”

'Türkiye Ortadoğu’daki arabuluculuk rolünde ikincil konuma düştü'

Türkiye'nin politik ve ekonomik olarak AB ve Almanya için önemini vurgulayan Laschet, özellikle Ortadoğu’da Türkiye'nin uzun süre arabuluculuk görevini en iyi şekilde yürüttüğünü ancak bugün gelinen noktada aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığını iddia ediyor: “Türkiye, prensipte jeopolitik olarak ve seküler yöneliminden dolayı önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle Arap Baharı’nın tüm sürecine önemli katkılar sağlayabilirdi. Ancak Başbakan Erdoğan’ın yürüttüğü bazı politikalar nedeniyle bu konuda ikincil bir konuma düştü. Yapılan ilk hata Başbakan'ın Davos'ta Nobel ödülü sahibi Şimon Perez'e sert ve diplomasi dışı tavrıydı. Akabinde İsrail ile ilişkileri bozuldu. Şimdi Suriye-Türkiye ilişkileri aynı yolda. Suriye ve süren savaşla ilgili düşünceme gelince, savaşı durdurmak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu da sadece müzakerelerle, tabii Esad'ı da içine alacak müzakerelerle olabilir. Savaşın bitiminde ise Selefilerin ya da Katar tarafından finanse edilen grupların iktidarı ele geçirebilecek bir sistem oluşturmasına izin vermemeliyiz. İşte Türkiye'den de böyle bir tavır ve açıklık bekliyorum.”

Aygül Özkan Niedersachsen Sozialministerin CDU Plenum
CDU partisinden Aşağı Saksonya Eyaleti Sosyal İşler, Kadın, Sağlık ve Uyum Bakanı Aygül ÖzkanFotoğraf: picture-alliance/dpa

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Özlem Coşkun

Editör: Ercan Coşkun