CANNES: FİLMLER, YILDIZLAR, SKANDALLAR

Cannes’da kırmızı halı protesto için iyi bir vitrin. Aktrist Salma Hayek aynı yolla dikkatleri çekmeye çalıştı. Ünlü oyuncu Nijerya’da radikal İslamcı Boko Haram'ın 200 kız çocuğunu kaçırmasını protesto ederek ‘Kızlarımızı geri getirin’ yazılı bir kağıt taşıdı. Diğer aktörler de destek çıktı.

“Expendables 3” filminin aksiyon yıldızları da Nijerya’daki protestoya katıldılar. Öncesinde Sylvester Stallone, Harrison Ford ve filmin diğer oyuncuları filmin tanıtımı için Cannes sokaklarında tankla gezdi. Giderek daha fazla yapımcı Cannes’da filmlerini tanıtmak için yeni yollara başvuruyor.

Cannes’da Altın Palmiye yarışı zaman zaman yıldızların ve henüz tamamlanmamış prodüksiyonların gölgesinde kalıyor. Bu özellikle uzak coğrafyadan gelen filmler için geçerli. Arjantinli yönetmen Damian Szifron Cannes’da “Relatos salvajes” adlı yapımıyla yer alıyor. Filmde ülkesindeki toplumsal sorunları irdeliyor.

Bertrand Bonello’nun filmi “Saint Laurent” festivalde dikkat çeken galalardan birine imza attı. Ünlü Fransız moda tasarımcısı Yves Saint-Laurent’in hayatını anlatan film favoriler arasında gösteriliyor. Filmin oyuncularından Lea Seydoux ve Saint Laurent’in gençliğini canlandıran Gaspard Ulliel, festival binası önündeki kırmızı halıda boy gösterdi.

Filmde ünlü modacının alkol ve uyuşturucuyla anılan son yıllarını Avusturyalı aktör Helmut Berger canlandırdı. Bundan yıllar önce Luchino Visconti filmlerinin yıldız oyuncusu olan Berger Cannes’da boy gösteren isimler arasında.

Bu yılki Cannes’da Avrupa sinemasının efsane ismi Gerard Depardieu de boy gösteriyor. Fransız aktör “Welcome to New York” adlı filmde IMF eski Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ı oynuyor. Bu arada Strauss-Kahn filme karşı yasal işlemlere şimdiden başladığını açıkladı.

Festival’de bir başka skandal daha yaşandı. İranlı aktrist Leyla Hatemi bu yılki jüride. Festival Başkanı Gilles Jacob adet olduğu üzere aktristin yanağına bir hoş geldin öpücüğü kondurdu. Bu durum İran medyasının büyük tepkisini çekti ve Hatemi’ye dini inançlarına uygun davranmadığı eleştirileri yapıldı.

Altın Palmiye yarışındaki ABD yapımı “Foxcatcher” uluslararası basında olumlu bir sürpriz olarak değerlendirildi. Yönetmen Benett Miller'in filmi 1980’ler ABD’sinde iki güreşçinin başından geçen gerçek olaylara dayanıyor. Eleştirmenler, Amerikan toplumunu derinlemesine irdeleyen filmdeki oyuncu performanslarını övüyor.

Hollywood yapımı filmler bu yıl Cannes’da büyük tanıtımlar yapsa da yarışma bölümünde fazla temsil edilmiyor. Benett Miller’ın filmi dışında Altın Palmiye’de ABD’den sadece “The Homesman” var. Aktör Tommy Lee Jones komedi ve dram unsurlarını bir arada barındıran Western tarzındaki filmin yönetmenliğini de yapıyor.

Birkaç ortak yapım, Wim Wenders imzalı belgesel ve 13 yönetmenin çektiği özel bir proje dışında bu yılki Cannes’da Alman sinemasının pek esamesi okunmuyor. “Saraybosna’nın Köprüleri adlı sözkonusu proje 1. Dünya Savaşı’nın anısına çekilmiş. Bu projede Almanya’dan Angela Schanelec, Melisa Kadrovic’in (fotoğrafta) oynadığı “Princip, Texte” adlı bölüme katkı sağlıyor.

1. Dünya Savaşı’ndan, günümüzdeki iç savaşlara kadar ağır konuların işlendiği beyazperde ve yıldızların salındığı kırmızı halı zaman zaman göze batan bir tezat oluşturuyor. Hergün yüzlerce fotoğrafçı yıldız avına çıkıyor. Kırmızı halıda boy gösteren isimlerden biri de geçen yıl Altın Palmiye alan Fransızların umut vadeden ismi Adele Exarcpopoulos.

Dünyanın en prestijli film festivalinde 2’si kadın 18 yönetmen Altın Palmiye yarışına katılıyor. Bu yılki Altın ve Gümüş Palmiye sahiplerini Yeni Zelandalı kadın yönetmen Jane Campion başkanlığındaki jüri cumartesi akşamına kadar belirleyecek. © Deutsche Welle Türkçe