1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM'de Ankara-Şam kavgası

25 Ekim 2019

BMGK’da Suriye konulu oturumda konuşma yapan Türk temsilci Feridun Sinirlioğlu’na Suriye temsilcisi Beşar Caferi sert yanıt verdi. Caferi, Türkiye’nin harekât gerekçelerini "yalan" diye nitelendirdi.

https://p.dw.com/p/3Ru3T
USA UN-Sicherheitsrat
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Nietfeld

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Suriye’deki insani durum konulu oturumda Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ve bölgedeki varlığıyla ilgili Türk ve Suriyeli temsilciler arasında sert tartışma yaşandı.

Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, Barış Pınarı Harekâtının terör tehdidine karşı "sınırlı bir sınır ötesi terörle mücadele operasyonu" olduğunu ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ile birliğini sağlamayı hedeflediğini belirtti. Harekâtın Suriye’de yerel nüfusu korumak ve Suriyeli mültecilerin gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşünü sağlamaya uygun bir zemin yaratmak için düzenlendiğini belirten Sinirlioğlu, harekâtın durdurulmasına rağmen Türkiye’nin bölgede kalmış olabilecek terörist unsurlara karşı kendini savunma hakkını saklı tuttuğunu söyledi.

Caferi: Türkiye’nin bahanelerini reddediyoruz

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi ise Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada "Suriye hükümetinin Türk saldırganlığını en şiddetli biçimde kınadığını ve Türk rejiminin eylemlerini meşru müdafaa ya da terörle mücadele bahanesiyle gerekçelendirme girişimlerini reddettiklerini" kaydetti.

Türkiye’yi uluslararası hukuk, BM Sözleşmesi ve BM kararlarını "alenen ihlal etmekle" suçlayan ve Türkiye’nin askeri operasyon için öne sürdüğü gerekçeleri "yalan" diye nitelendiren Caferi, "Türk saldırganlığı Suriye’nin işgaline, yüzlerce sivilin ölümüne ve yaralanmasına, kitlelerin yerinden olmasına yol açmıştır" diye konuştu.

BM verilerine göre harekât sırasında 80 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 180 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Avrupalılara "ayrılıkçılara destek" suçlaması

BMGK’nın Avrupalı üyelerinin pek çoğunun Türkiye’nin askeri operasyonunu kınadığını, ancak mevcut durumun ortaya çıkmasında Avrupalıların bizzat sorumlu olduğu eleştirisinde bulunan Caferi, "Avrupalılar Erdoğan’a saldırganlığı için ihtiyaç duyduğu tüm gerekçeleri altın tepside sundular. Bu ülkeler, Suriye’nin kuzeydoğusundaki ayrılıkçı, gayri meşru milislere sponsorlukta hayati rol oynadı" diye konuştu.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya ise Rusya ile Türkiye arasında 22 Ekim’de Soçi’de varılan mutabakat muhtırasının "Suriye’nin istikrara kavuşturulmasında kilit önem taşıdığını" belirterek "Suriye ve Kürtlere acil önemdeki konularda kapsamlı diyalog oluşturma arayışlarında yardıma devam edeceğiz" açıklamasını yaptı.

Nebenzya, 30 Ekim’de BM himayesinde Cenevre’de başlatılması planlanan Anayasa Komitesi çalışmalarına işaretle Suriye’nin müttefikleri Rusya ve İran ile Türkiye’nin, Suriye sorununa siyasi bir çözüm arayışında olduklarına da işaret etti. Rus temsilci, "Anayasa Komitesinin çalışmalarını desteklemeliyiz. Sahadaki gelişmeler, uzun süredir hayata geçmesi beklenen Komite’nin başlangıcını engellememelidir" dedi.

Türkiye’ye yönelik "savaş suçu" iddiaları

BMGK’da söz alan ABD Daimi Temsilciliği yetkilisi Michael Barkin ise kalıcı ateşkese uyulacağı ve sivillerin korunacağı konusunda umutlu olduklarını belirterek Türkiye destekli muhalif güçlerin kasıtlı olarak sivilleri hedef aldığı yönündeki haberlerin teyit edilmesi durumunda "bu eylemlerin savaş suçu olarak değerlendirilebileceğini" söyledi.

BMGK’da konuşan Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, ABD Savunma Bakanı Mark Esper tarafından da dile getirilen bu yöndeki iddialara yanıt vererek, "Her türlü uluslararası hukuk ihlali soruşturulmalı ve failler sorumlu tutulmalı ve tabii ki buna Amerikalı ve diğer dostlarımızın düzenlediği operasyonlar da dahil edilmeli"' dedi.

AP/BK,JD

© Deutsche Welle Türkçe