1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da "yabancılara şiddet" raporu

Andreas Noll14 Ocak 2004

Almanya’daki sivil toplum kuruluşu ”Aktion Courage”, yani ”Cesaret Eylemi” örgütü Alman polisinin yabancılara karşı şiddet kullandığı olayları saptayan raporunu açıkladı. Örgüt son üç yılda bu tür 70 olayı belgelemiş...

https://p.dw.com/p/AbRD
Son üç yılda 70 vaka belgelenmiş
Son üç yılda 70 vaka belgelenmişFotoğraf: dpa

Kamerunlu Michael Nwabuisi’nin başına gelenler 2001 yılının Aralık ayında Almanya’da manşetlere oturdu. 19 yaşındaki uyuşturucu satıcısı gözaltına alındıktan sonra, kendisine doktor nezaretinde mide yıkayıcı bir ilaç verilmişti. Kalp hastası sığınmacının kalbi durmuş, komaya girmiş ve sonra da ölmüştü. Aktion Courage, Türkçesi’yle "Cesaret Eylemi" adını taşıyan sivil toplum örgütü bunun, polisin yetkisini kötüye kullandığı bir vaka olduğunu öne sürüyor.

”Aktion Courage”, Almanya’da polisin yabancılara karşı şiddet kullandığı olayları saptayan, 1993 yılından bu yana altıncı raporunu yayınladı. Rapora göre, Almanya’da yaşayan yabancıların birçoğu polis tarafından aşağılayıcı muameleye maruz kaldıkları duygusunu taşıyor. Bunun nedeni çoğu kez, sadece cilt renginden dolayı yapılan kimlik kontrolleri. Fakat bazen bunun da ötesine geçiliyor. Polisin şiddet uyguladığı olaylara da rastlanıyor.

Yeşiller Partisi’nin Türk asıllı Avrupa Parlamentosu adayı ve ”Aktion Courage”nin Danışma Kurulu üyesi Cem Özdemir, bu tür keyfi kimlik kontrollerini kendisi de yaşamış. Yabancılara yönelik şiddeti skandal olarak niteleyen Özdemir, ”Burada yaşananlar, hukuk devleti için üzücü ve acıdır. Siyah derili bir insanın polis şiddetine maruz kalma olasılığı daha yüksektir” diyor.

Üç yılda 70 vaka

Sivil toplum örgütü ”Aktion Courage” son üç yılda bu tür tam 70 vakayı belgelemiş. Bunların üçü ölümle sonuçlanmış. Polisin şiddet kullandığı en son olay bundan bir ay kadar önce Berlin’in Schönefeld Havaalanı’nda yaşandı. 17 yaşındaki bir Kırgız genci, ağabeyiyle birlikte sınırdışı edilecekti. Fakat genç Kırgız polislerin uçakta kendisini ağabeyinden ayırmalarına karşı çıkınca, dört sınır koruma görevlisi tarafından dövülüyor. Olayı ”Aktion Courage”nin polis uzmanı Otto Diedrichs anlatıyor:

”Berlinli papaz Dieter Ziebart’ın verdiği bilgilere göre, henüz rüştünü ispatlamamış olan gencin bedeninde morartılar, cildinde de sıyrıklar görülüyor ve ağır başağrısından şikayet ediyor. Daha sonra bunun beyin sarsıntısından kaynaklandığı belirleniyor ve kısa süreyle hastaneye kaldırılması gerekiyor. Potsdam Savcılığı bu yıl başında bir kovuşturma başlatmış durumda.”

Davalar sonuçsuz kalıyor

Fakat ”Aktion Courage”, bu davaların çoğunun sonuçsuz kalmasını eleştiriyor. Çünkü kötü muameleye maruz kalanların suç duyurusunda bulunması durumunda, polisler de hemen memurlara mukavemet etmekten karşı suç duyurusunda bulunuyorlar. Bu vakaların çoğunda olay, polislerin beraatiyle son buluyor.

"Polisler ve mahkeme görevlileri günlük çalışmalarından birbirlerini tanıyorlar, birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar. Bu işbirliği nedeniyle mahkemelerin bu dosyaları en kısa sürede kapatmaya hazır olduğu tahmin edilebilir. Bir Alman mahkemesinde hala üniformalı birinin sözü, sivil ceket taşıyanınkinden daha fazla değer taşıyor.”

Örgüt reform istiyor

Bu nedenle örgüt, bağımsız bir şikayet ve aracılık makamı kurulmasını ve vatandaşlar için bir polis sorumlusu atanmasını talep ediyor. Polisin de harekete geçmesini istiyor. Örgüt, bir polis reformuna büyük ihtiyaç duyulduğunu savunuyor. Cem Özdemir de daha çok sayıda Alman kökenli olmayan gencin polis olarak göreve alınması gerektiğini söylüyor:

”Birbirlerini tanıdıklarında, birlikte eğitim gördüklerinde ve daha sonra da polislik görevini birlikte yerine getirdiklerinde karşılıklı denetim de oluşacaktır. Poliste Alman kökenli olmayan biri de çalıştığında, tabii ki davranış biçimi değişecek ve hatalı davranışlara daha fazla işaret edilmeye başlanacaktır.”

Olayların izini bulmak zor

"Aktion Courage" için en büyük zorluk, hatalı davranışların izini bulabilmek. Bonnlu vatandaşlık hakları savunucuları, belgeledikleri 70 vakanın buzdağının sadece görünen zirvesi olduğuna inanıyor. Yönetim Kurulu Üyesi Marianne Theil, bilinmeyen vakaların sayısının çok daha fazla olabileceğine işaret ediyor. Fakat bu yıl kuruluşa uluslararası destek gelme olasılığı var. Çünkü Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, Almanya’daki durumu daha ayrıntılı incelemeye karar verdi.