1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yatırımcılar Türkiye’ye güvenmek istiyor

25 Temmuz 2018

Alman yatırımcıların Türkiye’ye bakışı ve Türk hükümetinden beklentileri neler? Uzmanlar, hükümetin yatırımcıların güvenini yeniden tesis edecek yönde adımlar atmasının önemine dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/3230Z
Symbolbild Flagge Verhältnis Türkei Deutschland
Fotoğraf: Imago/Chromeorange/M. Schroeder

Alman yatırımcıların Türkiye’den beklentileri

Türkiye'de üretilen malların yaklaşık yüzde 10’unu alan Almanya, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke. İthalatta ise Almanya, Çin ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada bulunuyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2017 sonu verilerine göre 37 milyar euro. Bu rakamın 2018 sonunda 40 milyara ulaşması beklenmekte. Rakamlar olumlu ve Ankara ile Berlin arasında zaman zaman yaşanan sıkıntılı süreçlerin ekonomik ilişkilere pek de tesir etmediği izlenimini uyandırıyor. Ancak kısa adı BVMW olan Alman Orta Ölçekli İşletmeler Birliği Başkanı Mario Ohoven bunun yanlış bir intiba olduğu görüşünde: “Ankara ile Berlin arasında gerilim olduğu zaman, Türkiye’ye yönelik yatırımlar da olumsuz etkileniyor. Bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye’ye yapılan yatırımlar, geçen yılın aynı dönemine göre üçte bir oranında azaldı. Diğer yandan Türk Lirası’ndaki değer kaybı ile yatırımlar yabancılar için daha hesaplı hale geldi. Şimdi önemli olan Türk hükümetinin, yabancı yatırımcılarla, ticari ortaklarının güvenini yeniden kazanması.”

Merkezi Berlin’de bulunan Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası, kısa adıyla TD-İHK'nın Genel Sekreteri Okan Özoğlu ise karşılıklı yatırımların, siyaseten sıkıntılı dönemlerde de devam ettiğini ifade ederek, gelişmelerden bir nebze Türkiye’yi tanımayan küçük ölçekli işletmelerin etkilenebileceğini ancak köklü ve büyük şirketler için önemli zorluklar yaşanmadığını dile getiriyor: “Almanların kurmuş olduğu şirketlerin hepsi büyüme peşinde, yeni yatırımlar yapma peşinde… Ve bunların hepsi de son bir iki yıldır yaşanan, o kriz ortamı diye tabir edilen, politik gerginliğin olduğu dönemlerde gerçekleşen olaylar. Oraya baktığımız zaman aslında politikadan ciddi bir etkilenme olmuyor, belki Türkiye’yi tanımayan küçük ölçekli firmalar bu durumdan etkilenmiş olabilir. Yani onu belki o şekilde görebiliriz. Ama gerçekten Türkiye’yi uzun yıllardır tanımış, oraya gitmiş, yerleşmiş, yatırım yapmış ve yatırımlarını büyütmekte olan ülkelerin hepsi yatırımlarına devam ediyor. Ve hepsinin de ifade ettiği, bir an evvel bu siyasi anlamda karşılıklı negatif hava ortadan kalksın ve biz normal ticari hayatımızı daha da iyileştirerek devam ettirelim.”

"Türkiye IMF’den yardım isteme noktasına geldi"

"Erdoğan icraat göstermeli"

Alman Kobiler Birliği Başkanlığı sıfatının yanında, aynı zamanda Avrupa Küçük ve Orta Ölçekli İşletme Birlikleri Konfederasyonu’nun da Başkanı olan Ohoven’e göre Türk insanı çalışkan, girişimci ve zeki ancak Türkiye ekonomisi, içinde bulunduğumuz 2018’in ilk yarısındaki olumlu gelişmelerin aksine, senenin ikinci yarısı için olumlu sinyaller vermiyor. Mario Ohoven, burada en büyük görevin, yeni sistemde tüm ipleri elinde tutan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düştüğünü ifade ediyor: “Nasıl devam edeceği, önemli ölçüde Türk hükümetinin, yatırımcıların güvenini yeniden kazanmasına bağlı olacak. Daha net söylemek gerekirse, Bay Erdoğan, her şeyi kazandıktan sonra artık icraat göstermeli. Reform programını hayata geçirmeli, Türkiye’deki devasa bürokrasiyi azaltmalı ve bunların yanında Merkez Bankası’nı tamamen bağımsız hale getirmeli.”

Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası Genel Sekreteri Okan Özoğlu Türkiye’nin, 15 Temmuz darbe girişimi, Suriye’deki savaş ve buradan Türkiye’ye gelen üç milyondan fazla mülteci ve terör örgütleri ile mücadele nedeniyle de büyük bir ekonomik yük altına girdiğini ifade ederek, tüm bunlara ek olarak dünya ekonomisindeki çalkantıların da olumsuz etki yaptığını belirtti. Ancak Özoğlu, Türkiye’nin eskiye göre bu tip krizlere daha dayanıklı olduğu görüşünde: “Türkiye’de de bunların etkisi mutlaka, bütün dünyada olduğu gibi olacaktır. Bunlar negatif etki yapacak mıdır, bütün dünyaya yaptığı kadar yapacaktır, tabi ki. Ama Türkiye 2001 krizindeki gibi 5 milyar dolarlık sıcak paranın çekilmesiyle krize gidecek, yahut da işte kısa dönemli özel fon kuruluşlarının getirmiş olduğu ve yüksek kazançla, riskli bölge olduğu düşünülerek getirilen yüksek kazançlı paraların aniden piyasadan çekilmesiyle, bu oyuncuların o piyasadan çekilmesiyle, bir anda batma aşamasına gelen bir ülke konumunu taşımaktan çoktan uzaklaştı. Türkiye artık o gücün çok çok daha üzerinde, Türkiye artık sabit yatırım yapılabilecek ve güven duyulabilecek bir ülke haline geldi. Bu da o yatırım yapanların, esas Türkiye’yi tanıyan büyük yatırımcıların bu pazardan çıkmaması anlamını taşıyor ki, bu da bizim için çok önemli bir husus.”

Almanya ve Avrupa KOBİ birliklerinin en tepesindeki isim olan Mario Ohoven ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump’ın dünya ticaret sistemini zedeleyebilecek kararları ve uygulamaları karşısında Türkiye ve Almanya gibi iki köklü ticaret ortağının birbirlerine daha da yakınlaşmaları gerektiğini savunuyor: “Bu açıdan Almanya ve Türkiye gibi işbirliği içindeki ülkelerin, çok sıkı bir şekilde birbirlerine bağlı olmaları ve daha güçlü bir biçimde ortak çalışmaları gerekiyor. Hem ikili ilişkilerde, hem de Avrupa bazında.”

Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkiler yaklaşık iki asıra dayanan köklü bir geçmişe sahip. Almanya’da günümüzde Türklere ait 90 bin işletmede yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Bu işletmelerin yıllık cirosu 40 milyar euroyu buluyor. Türkiye’de ise aralarında dev şirketlerin de bulunduğu, 7 bin Alman işletmesi faaliyet gösteriyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, bu rakam ABD’de sadece 3 bin civarında. Dolayısıyla iki ülke birbirlerinden vazgeçemeyecek kadar sıkı ve hayati bir ekonomik ilişki içinde.

Erkan Türkel

© Deutsche Welle Türkçe