1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

31.08.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu31 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/AbtW

Avrupa basınında bugün Irak’ta kaçırılan iki Fransız gazetecinin serbest bırakılması girişimleri, Soçi’deki Almanya, Fransa ve Rusya üçlü zirvesi, New York’ta süren Cumhuriyetçi Parti Kurultayı, Çeçenistan’daki devlet başkanlığı seçimleri ve Almanya’da AB Anayasası için referandum düzenleme planlarıyla ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

İspanya’da yayımlanan sol liberal El Pais gazetesi, iki Fransız gazetecinin isyancılar tarafından kaçırılması konusuna ele almış. Yorumda şu satırları okuyoruz:

"Irak’ta kaçırılan iki kişinin serbest bırakılması için ilk kez müttefik güçlerin ülkeyi terketmesi dışında bir talep dile getirildi. İsyancılar, Fransa’daki okullarda türban yasağının yürürlüğe girmemesini istedi. Bu gelişme, isyancıların gelişmeler konusunda iyi bilgilendiğini ve dünya üzerindeki tüm Müslümanlar'a seslenmek istediğini gösteriyor. Ancak bunu başaramadılar. Demokratik bir ülke olan Fransa böyle şantajlara pabuç bırakmıyor, ülkedeki Müslüman topluluksa kaçırma olayını kınıyor. Fransa kendini güvende hissedebilir. Ancak bu kaçırma olayı, aslında hepimizin Irak’taki sorunun esiri olduğunu gösterdi.”

New York’ta başlayan Cumhuriyetçi Parti’nin kurultayı da Avrupa basınında ele alınan bir başka konu. Neues Deutschland gazetesinin kurultayla ilgili yorumu şöyle:

”Cumhuriyetçiler’in Bush’u resmen aday ilan etmek için organize ettikleri kurultaya, yüzbinlerin protestosunun gölgesi düştü. Sokaklara dökülen Bush karşıtları pinokyo maskeleri ile yalanlar üzerine kurulu bir savaş ve başarısızlıkların süslediği terörle mücadele ile puan toplamaya çalışan Başkan’ı protesto ettiler.”

Financial Times Deutschland’ın yorumunda ise şu satırlar yer alıyor:

”Başkan Bush New York’taki kurultayda politik kimliğini daha geçerli hale getirebilir. Rakibi Kerry, temmuz ayında Demokratlar’ın kalesi sayılan Boston’da parti kongresi düzenledi. Bush ise tam tersini yapıyor ve kurultayı New York’ta yapıyor. Kozmopolit ve geleneksel olarak sol eğilimli bir kent olan New York, ABD’nin muhafazakar bölgelerinde de tepki çekiyor. Bush’un Manhattan çıkarması, hem cesaretli olduğunun, hem de hem de politik olarak daha orta bir çizgiye doğru adım attığının işaretlerini veriyor."

Varşova’da yayımlanan liberal Gazeta Wyborcza ise bugün Soçi’de yapılacak Almanya-Fransa-Rusya üçlü zirvesine ayırmış yorum sütunlarını:

”Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in birbirlerine karşı zaafı var gibi görünüyor. Çünkü 2003 yılından bu yana tam dördüncü kez biraraya geliyorlar. Bugün Soçi’deki zirvede yine birbirlerini kucaklayacaklar, açıklamalar yapacaklar ve basına gülümseyerek poz verecekler. Ancak önemli olan bu değil, dünyada bir tek ABD’nin ağırlığının olmadığını kanıtlamak için görüş ve çıkar birliği içinde olduklarını göstermeleri.”

Alman Frankfurter Rundschau gazetesi, Çeçenistan’da yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde, sandıktan Rusya destekli Alkanov’un çıkması değerlendiriliyor:

”Alkanov’un göreve getirilmesinde kullanılan yollar tanıdık, sahte seçmen kütükleri ve büyük ihtimalle yüzbinlerce sahte oy pusulası. Çeçenler’in büyük çoğunluğu zaten baştan bu oyuna alet olmamak için sandık başına gitmemeyi tercih etmişti. Ama ne fark eder, Kremlin yanlıları yine de Sovyet dönemini andıran bir sonuçla kamuoyunun karşısına çıkabiliyor. Aslında savaş yaşanan bir bölgede de adil bir seçim yapılması olanaksızdır.”

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi de Alman Sosyal Demokrat Parti’nin fikir değiştirerek Avrupa Anayasası için referandum yapma planlarını değerlendiriyor:

”Sosyal Demokrat Parti, Avrupa Anayasası’nı Almanlar’ın onayına sunmayı planlarken kendisi zor duruma düşebilir. Sosyal Demokrat Parti, Anayasa dışında başka konularda da referanduma gitmek istiyor. Örneğin dış politikada; Irak ya da Afganistan savaşlarına Almanya katılsın mı? Türkiye AB’ye girsin mi? Ancak iç politik konularda referandum giderse dikkatli olmalı. Örneğin istihdam piyasasında reform öngören Hartz 4 diye adlandırılan paket konusunda ya da Alman hastaların bu yılın başından itibaren doktora giderken ödedikleri 10 euroluk ödeme konusunda halk bu konularda hükümete kızgın. Popüler olmayan konularda karar verme cesareti olmayanlar, referandumla hükümet etmenin daha da zor olduğunu anlamak zorunda kalabilir. Sosyal Demokrat Parti’nin için Anayasa’da bir kereliğe mahsus değişiklik yaparak AB Anayasası için referandum düzenlemeyi mümkün kılması çok daha akıllıca olurdu."