1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.06.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar30 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/Abq5

Alman ve Avrupa basınında bugün, AB Komisyonu’nun dün Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin çerçeve belgesini kabul etmesi ağırlıkla işlenen konuların başında geliyor.

AB Komisyonu’nun, Türkiye ile 3 Ekim’de başlaması planlanan müzakerelerin çerçeve belgesini kabul etmesi, Frankfurter Allgemeine Zeitung ve Süddeutsche Zeitung gazetelerinin birinci sayfadan haberlerine yansıdı. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi haberinde, Fransa’da ve Hollanda’da AB Anayasası’nın reddedilmesini, Türkiye’ye yönelik tartışmalara bağlıyor ve özellikle komisyondaki Hristiyan Demokratlar’ın Türkiye’ye “imtiyazlı ortaklık“ sunulması formülünde ısrar etmesine rağmen, kararın ucu açık, gelişmelere göre, durdurulabilir nitelikte ve tam üyelik hedefiyle çıktığını vurguluyor. Gazetenin haberinde devamla şu satırları okuyoruz:

“AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, AB’nin Türkiye’ye ilişkin resmi tavrının altını çizerek, istikrarlı, demokratik ve refaha kavuşmuş bir Türkiye’nin AB’nin çıkarına olacağını vurguluyor. Rehn, Ankara’nın AB’nin yeni üyeleriyle ve bu arada Kıbrıs Cumhuriyeti ile ek protokolü de imzalayacağını taahhüt ettiğini belirtiyor. Bu da Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıması olarak kabul ediliyor. Olli Rehn, ’imtiyazlı ortaklık’ önerisinin de önümüzdeki dönemde tartışma gündeminde kalmaya devam edeceğini, Komisyon içerisinde Türkiye ile müzakerelerin hedefine ilişkin farklı görüşler olduğunu yineliyor. Öte yandan, tam üyelik perspektifinin, Türkiye’ye reform sürecine devam etmesi yönünde ivme kazandırdığına işaret eden Rehn, Ankara ile çıkılan yolculukta nihai hedefin olduğu kadar katedilecek yolun da örnemli olduğuna dikkat çekiyor. Hristiyan Birlik partilerinin Meclis Grup Başkanı Nassauer, Komisyon’dan yanlış bir sinyal çıktığını ve bu sinyalin Türkiye’nin üyeliğini istemeyen Avrupa’nın çoğunluk görüşüne karşı cephe oluşturmak anlamına geldiğini belirtiyor. Yeşiller’in Türk kökenli milletvekili Cem Özdemir ise Komisyon önerilerinin, AB kararlarına ve beklentilere uygun düştüğünü söyleyerek, özellikle AB ülkeleri ile Türkiye’nin sivil toplum örgütleri arasındaki diyaloğun artırılması yönündeki önerilerin önemine dikkat çekiyor.“

Süddeutsche Zeitung gazetesinde de aynı haber, “AB Komisyonu, Türkiye’nin üyeliğini tartışıyor“ başlığıyla aktarılıyor. Haberde, Türkiye konusunda Komisyon’da saatlerce ve zaman zaman sert bir biçimde tartışıldığı, ancak sonuçta Türkiye ile sadece tam üyelik hedefine yönelik olarak müzakkerelerin başlatılması şeklinde tavsiye kararı alındığı belirtiliyor. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in “Türkiye’ye adil bir şans tanıyın“ dediği haber şöyle devam ediyor:

“Hristiyan Demokratlar’ın sözcüsü Elmar Brok, ‚AB Konseyi’nde hiç değilse bir üye ülkenin imdat frenini çekip, Komisyon’un önerilerini önlemesini umudediyorum’ diye konuşuyor. Yeşiller’in Avrupa Parlamentosu milletvekli Cem Özdemir ise ’olumlu bir sinyal verildiği’ görüşünde. Türkiye ile müzakere sürecinin başarısızlığa uğraması durumunda dahi, Türkiye’nin Avrupa yapılanmasına güçlü bir biçimde bağlanması gerektiği de komisyon tarafından vurgulanıyor.“

Süddeutsche Zeitung gazetesinde Kıbrıs’a ilişkin değerlendirmeler de dikkat çekiyor. AB Komisyonu’nun, Kıbrıs’ın birleşmesi için Türkiye’nin çaba göstermesi gerektiğini belirten habere ek olarak gazetenin “Kıbrıs’ta Çıkmaz Yollar“ başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriliyor:

“Kuzey Kıbrıs’ın yeni Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Denktaş’tan farklı olarak, Kuzey Kıbrıs’ın tanınmasından çok, güney ile kuzeyin birleşmesini istiyor. Rumlar ise iktidarı Türklerle paylaşmak istemiyor ve Talat’ı siyasi muhatap olarak görmüyorlar. Ama öte yandan, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir bütün olarak tanımasını istiyorlar. Tüm bunlar, Kıbrıs’ın yararına değil. Şimdi bir an önce BM’nin aracılığıyla güney ile kuzey arasında yeni diyalog başlatılması gerekiyor. Aksi takdirde, AB’nin Kuzey’deki Türkler’e vermeyi taahhüt ettiği finans yardımları Rumlar’ın engellemesi nedeniyle yerine ulaşamayacak ve çıkmaz yoldan kurtulmak bir türlü mümkün olmayacak.“

Avrupa basınından İsveç’te yayımlanan Dagens Nyheter gazetesi ise yine aynı konudaki yorumunda, AB’nin Türkiye’yi Avrupa projesine dahil etmesinin zorunlu olduğunu belirtiyor ve ekliyor:

“Avrupa, piyasa ekonomisi ve sosyal refah modelini korumak ve geliştirmek zorunda. Avrupa bu modeli terörizmin ve organize suç şebekelerinin güncel tehditlerine karşı da savunmak zorunda. Yanıbaşımızdaki ülkeleri Avrupa projesine kazandırmamız, bu açıdan kendi çıkarımıza.“

Avusturya’da yayımlanan Kleine Zeitung adlı gazetesinin Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili yorumu ise şöyle:

“Komisyon’un dün çerçevcesini çizdiği müzakere sürecinde daha çok değişikler olabilir. Türkiye’ye öne sürülen koşullar, daha önceleri hiç bir ülkeye öne sürülmemişti. Brüksel her an ‚imdat freni’ni çekebilir. Ama tüm bu ön koşulları kabul eden bir Türkiye de AB’ye girme yeteneğini kazanmış, bugünkünden farklı bir Türkiye olur.“