1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.10.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı29 Ekim 2004
https://p.dw.com/p/Absq

Bugün Avrupa basınında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne muhtemel tam üyeliği, Avrupa Anayasası, Amerikan başkanlık seçimleri ve Arafat’ın ölümü sonrası Ortadoğu gibi konuların dikkat çekiyor.

Avusturya’da, ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti’nin genel başkanı Alfred Gusenbauer, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine karşı olduğunu açıkladı. Gusenbauer, Almanya’da yayımlanan haftalık die Zeit gazetesinin internet sitesinde yer alan söyleşisinde, Ankara’nın muhtemel üyeliğinin Avrupa’nın bütünleşme sürecini sekteye uğratacağı uyarısında bulundu. Avusturyalı Sosyal Demokrat lider Alfred Gusenbauer, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Üye sayısı 25’e ulaşan Avrupa Birliği’nin rayına oturması zaten zor bir süreç. Şimdi bir de Türkiye’nin katılımı gündeme gelirse, o zaman entegrasyon sürecini tamamen rafa kaldırabiliriz. Bu nedenle yapılması gereken, bundan sonra Türkiye gibi aday ülkeler için de örnek teşkil edecek, bir özel formül üzerinde çalışılmasıdır. Ukrayna’nın gereken kriterleri yerine getirdiğini düşünün: Türkiye’nin üye yapıldığı bir Avrupa Birliği’ne Ukrayna’nın katılımını kim engelleyebilir?”

Avusturyalı muhalefet lideri Alfred Gusenbauer, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi üyeleri arasına katmadan önce ekonomik ve sosyal yapılanma sürecini tamamlaması gerektiğine işaret etti. Gusenbauer şöyle devam etti:

”Her şeyden evvel, Avrupa istihdam piyasasındaki mevcut durumun düzeltilmesi gerekiyor. İşsizlik oranı yükselip duruyor, ama biz, ‘Ankara’yı Avrupa Birliği’ne üye yapıyoruz’ diyoruz. İşte bu olmaz!”

Almanya eski Cumhurbaşkanlarından Richard von Weizsaecker, Türkiye’ye tam üyelik müzakerelerinin başlaması için tarih verilmesi gerektiğini söyledi. Almanya Radyosu’nun sorularını cevaplayan Weizsaecker’in konuya ilişkin görüşleri şöyle:

”Ankara ile müzakereler başlasın, ancak müzakereler ‘ucu açık’ yürütülsün. ‘Ucu açık’, yani sonucu için şimdiden bağlayıcı bir karar alınmamalıdır; çünkü görünen o ki, bu müzakereler ancak 10-15 yıl içinde tamamlanabilecek. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne muhtemel üyeliğinin halk oyuna sunulmasına ise karşıyım.”

Haftalık Spiegel dergisinin internet sitesinde yayınlanan bir habere göre, Alman aşırı sağ cenahında yer alan Alman Halk Birliği ve Milliyetçi Demokrat Parti, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine karşı bir imza kampanyası başlatmayı planlıyor.

Almanya Sosyal Demokrat Parti’nin Aşağı Saksonya bölgesi yöneticilerinden Sigmar Gabriel, Avrupa Birliği’nin bütünleşme süreci mesafe kaydetmeden, Türkiye’nin tam üyeliğinin tartışılmasını onaylamadığını söyledi. Sigmar Gabriel görüşlerini şöyle sürdürdü:

”Önce Avrupa Birliği’nin 10-15 yıl sonra nasıl bir çehre kazanacağına bakmak lazım. Ancak bu sürecin ardından Ankara ile üyelik koşulları müzakere edilebilir. Meseleye böyle yaklaşıldığında, Türkiye’nin birliğe üyeliğinin referanduma sunulmasını da onaylıyorum. Halkı ‘karar verme olgunluğundan uzak bir kitle’ olarak görmekten artık vazgeçelim.”

İtalyan İl Messagero gazetesinde, ”Bir rüya gerçek oluyor” başlığıyla yayımlanan yazıda, tarihi bir dönüm noktasına gelindiğine işaret ediliyor. Yazı şöyle devam ediliyor:

”Daha iki yıl öncesinde bile Avrupa Anayasası bir ütopya olarak görülüyordu. Çok çaba harcandı; kuşkular ve önyargılar adım adım aşıldı. Ama sonunda, birliği meydana getiren 25 ülke, her türlü çekinceye rağmen Avrupa Anayasası’nın yürürlüğe girmesi gerektiği noktasında ikna oldu. Avrupa’ya öteden beri inananların bir hayali daha böylece gerçek oldu."

Avusturya’da yayımlanmakta olan die Presse gazetesi, sütunlarında Filistin lideri Yaser Arafat’ın ölümü durumunda ortaya çıkacak tabloyu analiz ediyor. Gazetenin yorumunda şu ifadeler yer alıyor:

”Arafat’ın ölümünün ardından, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da Filistinli gruplar arasında iç savaş ihtimalinden söz ediliyor. Doğrusu, İsrailliler’i böyle bir kargaşa ortamı yalnızca keyiflendirirdi. Ama yine de İsrail Filistinlileri kendi haline bırakmak istemiyor. Çünkü yaşanacak toz dumanın içinden nasıl bir canavar çıkar, bunun İsrail’e nasıl etkileri olur, bunu kimse tam olarak kestiremiyor. O yüzden İsrail kargaşayı da kontrol altında tutmak istiyor. Arafat’ın ölümü sonrası İsrail’in atacağı her türlü adım belirlenmiş durumda. Hatta Arafat’ın naaşının, en az huzursuzluk yaratabilecek şekilde, hangi noktalara defnedileceği bile araştırılmış. Her şey iyi güzel ve anlayışla karşılanabilir ama, doğrusu İsrail’den, Arafat’ın halefine sunulacak barış programlarını da böyle itinayla hazırlaması beklenir.”

Macar Nepszabadsag gazetesinde yayımlanan bir yorumda, ABD'deki başkanlık seçimlerine yer veriliyor. Yorumda, Washington’un artık fiilen dünyanın efendisi konumunda olduğu ve uluslararası siyasete büyük ölçüde Amerika’nın yön verdiği belirtiliyor. Macar gazetesi, dünyanın küresel köy bir olarak görüldüğü çağımızda, Amerikan seçimlerinde bütün insanlara sembolik dahi olsa tercihlerini belirtebilme imkanı tanınmasını talep ediyor.