1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.01.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Attila Azrak29 Ocak 2004
https://p.dw.com/p/Abvt

İngiltere Başbakanı Tony Blair’in Lord Hutton raporuyla aklanması ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Demokrat Parti’den Devlet Başkanı aday adayı John Kerry’nin önseçimlerde kazandığı başarı, bugünkü Alman gazetelerinde yorumlara konu olmuş:

Münih’te yayınlanan “Süddeutsche Zeitung” gazetesi, 28 Ocak 2004 tarihinin Tony Blair’in yaşamında önemli bir tarih olduğunu belirtiyor ve İngiltere Başbakanı’nın dün yayınlanan Lord Hutton raporunda herkesin gözü önünde aklandığına yer veriyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

“Yargıç Lord Blair Hutton, Blair’in David kelly’nin intiharında suçu olmadığını belirleyerek, BBC’yi ve kurumun muhabiri Andrew Gilligan’ı suçluyor. Bu durum Blair’in rahat bir nefes almasına, hatta zafer kazanmış olduğuna inanmasına neden olabilir. Ancak İngiltere Başbakanı unutmasın ki, rapor yayınlanmadan bir gün önce Avam Kamarası’nda üniversite harçları konusunda yapılan oylamada, büyük bir fiyaskodan kıl payı sıyrılabildi.”

Aynı konuya değinen “Frankfurter Rundschau” gazetesi de Blair’in, Kelly araştırması sonucu yayınlanan raporun, Başbakan’ın güvene layık olduğunun altını çizeceğine inandığını öne sürüyor ve şu satırlara yer veriyor:
“Blair hem seçmenlerinin hem de partisinin ona artık güvenmediğinin bilincinde. İngiltere Başbakanı bu güvenin ne denli azaldığını Salı günü Avam Kamarası’nda yapılan oylamada acı bir şekilde gördü.”

Hamburg’ta yayınlanan ekonomi gazetesi “Financial Times Deutschland” ise, Lord Hutton raporuna değişik bir açıdan yaklaşıyor. Gazetede yer alan yorum kısaca şöyle:

“Hutton raporuyla yalnızca Kelly skandalının son noktası konmuş bulunuyor. Ancak bu skandal, daha büyük bir skandalın, Irak savaşının nedenlerinin bir parçası. Bu sorulara ise henüz yanıt verilemedi. Neden Tony Blair mutlaka bu savaşa girmek istedi? İşte bu soru hala yanıt arıyor.”

“Frankfurter Allgemeine Zeitung” gazetesi ise, BBC’yi aşırı eleştiriler karşısında savunuyor.
“Dürüst gazeteciliğin örneklerinden BBC, Kelly skandalı dolayısıyla yara aldı. Bu konu açığa çıktığında BBC’yi topyekün savunmak ne kadar yanlış idiyse, şimdi de BBC’yi yalnızca bir muhabirinin yaptığı açıklamalar dolayısıyla yerden yere çalmak da yanlış olacaktır.”

Bir başka konuya geçiyoruz şimdi de. Amerika Birleşik Devletleri’nde Demokratik Parti’nin Devlet Başkanlığı seçimlerine aday arayışı, Süddeutsche Zeitung’da geniş olarak yer alıyor. “Demokratların geri dönüşü” başlığını taşıyan yorum şöyle:

“Amerikan seçim sisteminin bir özelliği de, büyük olayların küçük platformlara yansıması ve politikanın müşterileriyle, yani seçmenlerle arasındaki mesafenin azalmasıdır. Vböylece İowa ve New Hampshire’deki ön seçimler, büyük adayların ve düşüncelerinin mercek altına alınabildiği bir arenaya dönüştü. Çıkan sonuç ise, seçmenlerin artık şov istemediği! Seçmenler bundan dolayı demokrat Parti adayı John Kerry’nin ikinci kez kazanmasını sağladı ve onun seçim kampanyasına durdurulması güç bir dinamik kazandırdı. Çok düşük beklentilerle seçimlere giren John Kerry, son zamanlarda başarılı bir çizgi sergiliyor.

Amerika Birleşik Devletleri Bush yorgunu. Bu nedenle seçmenler sağlık sistemi ve devlet bütçesi hakkında açıklamaları, savaş çığırtkanlığına yeğliyor. Washington’da muhalefet iki yıl boyunca vatanseverlik tartışmaları arasında ezilip gidiyordu. Şimdi demokratlar geri geliyor ve bu tartışmalardan öğrendikleri şey de, sakin olmak ve Bush’u kendi silahlarıyla vurmaya kalkışmamak. Demokratlar Başkan Bush için ciddi bir tehlike oluşturmaya başladı.”