1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2207 Presseschau II

22 Temmuz 2009

Yaşlanan dünya nüfusu ve Almanya’da emeklilik yaşının 69’a çıkarılması tartışmalarıyla Japonya’daki olası iktidar değişikliği ve İtalya Başbakanı Berlusconi'nin skandalları, bugünkü Avrupa basınının yorum konularından.

https://p.dw.com/p/Iv6u
Fotoğraf: AP

Fransız La Croix gazetesi yorumunda ABD'de yayımlanan ve dünya nüfusunun giderek yaşlandığını ortaya koyan araştırmayı değerlendiriyor:

“10 yıl sonra insanlık tarihinde ilk kez 5 yaşın altındaki çocukların sayısı en düşük, 65 yaş üzerindekilerin sayısıysa en yüksek seviyeye ulaşacak. (…) Yaşlıların baskın olduğu toplum yapısı ne gençlerin ne de yaşlıların hoşuna gidiyor. Doğumların az olduğu toplumlarda genellikle geleceğe dair beklentiler düşük oluyor, dünyanın herkese yetmeyeceği endişesi de artıyor. (…) Şimdiye kadar hiç olmayan bir nesil dengesiyle yaşamak zorundayız. Yaşlılarla gençler gerekli mücadelenin külfetini paylaşmak zorundalar.”

İsviçre’de yayımlanan Neue Züricher Zeitung da bugünkü yorumunda Almanya’daki emeklilik yaşının 69’a çıkarılmasıyla ilgili tartışmalara değiniyor:

“Emekliliğin devlet güvencesinde olabilmesi için “2’ye 1” kuralını uygulamak gerekiyor. Yani 40 yıl çalıştığımızda 20 yıl emeklilik maaşı alabiliriz. Bu yüzden Almanya’da emeklilik yaşı 2029’a kadar kademeli olarak 67’e yükseltiliyor. Şayet bu prensibi devam ettirirsek o zaman 2060’da da emeklilik yaşı 69 olmalı. Neticede uzun vadeli bir emeklilik sürecini finanse etmenin dört ayrı yolu var: İlki, uzun ve daha fazla çalışmadan geçiyor. Almanya’da 15 -64 yaş arası çalışan nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 67, İsviçre’de yüzde 77. Uzun bir emeklilik sürecini garantilemenin ikinci yolu tasarruf ve özel emeklilik güvenceleri. Üçüncü yolsa devletin dışa dönük olması; örneğin ülkeye yabancı işgücünün, göçmenlerin yerleşmesine izin vermesi. Dördüncü yolsa daha iyimser olmak ve daha fazla çocuk dünyaya getirip, yetiştirmek.”

Japonya Başbakanı Taro Aso, parlamentonun güçlü olan alt kanadını feshetti. Böylece genel seçimlerin önü açılmış oldu. 30 Ağustosta yapılması öngörülen seçimlerin, Japonya'da siyasi iktidarda beklenmedik bir değişimi de beraberinde getireceği tahmin ediliyor. İktidardaki Liberal Demokrat Parti, alt kanatta 50 yıldır çoğunluğu elinde bulunduruyor. Lüksemburg’da yayımlanan Luxemburger Wort gazetesi seçimlerde muhalefetteki Japonya Demokrat Partisi'nin galip geleceği görüşünde:

“(…) Liberal Demokrat Partinin yaklaşık 50 yıllık iktidarına yolsuzluk damgasını vurdu. Bununla beraber Aso, 2005 yılında Junichiro Koizumi’nin Liberal Demokratlara verdiği destek sayesinde, Japonya’da seçmenin belirlemediği üçüncü başbakan oluyor. Aso, on aylık görevi sırasında seçmenin desteğini kazanamadı. Halk Taro Aso’yu tutmuyor ve partisi Liberal Demokratlar da büyük yara almış durumda. Bu da, 50 yıllık iktidardan bıkmış olan Japonlar'ın değişim beklentisini karşılamayı vadeden muhalefetteki Japonya Demokrat Partisi’nin zaferine zemin hazırlıyor. (…)”

Avusturya’nın başkenti Viyana’da yayımlanan Die Presse gazetesiyse özel hayatındaki skandallarla gündemden düşmeyen İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’yi taşıyor bugünkü yorum sütunlarına:

“Berlusconi’nin siyasi geleceğini tartışmak yersiz. Bunun birçok nedeni var. Birincisi, Berlusconi’nin kendine has; iş bitirici, uyanık ve muazzam servetini borçlu olduğu mizacı. Bu mizacıyla,ciddi siyasi buluşmalarda muhatabının kim ve ne olduğuna bakmadan, çok da komik olmayan esprilerle ortamı yumuşatmaya çalışıyor. Diğer bir özelliğiyse çapkınlığı. Özellikle genç bayanlara olan merakı onu yandaşlarının gözünde “gerçek bir erkek” yapıyor.

70’lik Başbakanın genç bayanlara olan bariz ilgisini herkesin tepkiyle karşılamaması, İtalyan toplumunda hala var olan kadın ve erkek imajıyla ilgili. Bu anlayış da bir erkeğin çekiciliğini cüzdanın kalınlığı ve gücü kadar, yanındaki kadının göğüs çevresi ve dudaklarının ne kadarının silikonlu olduğuyla ölçme anlayışıdır.”



Derleyen: Meltem Karagöz


Editör: Ahmet Günaltay