1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.06.2009 - Avrupa basınından özetler

18 Haziran 2009

Bugünkü Avrupa gazeteleri İran’daki gelişmelere geniş yer ayırıyor. Tahran sokaklarında devam eden protesto gösterilerini değerlendiren gazeteler, İran’daki tarafların profilini netleştirmeye çalışıyor.

https://p.dw.com/p/ISgg
Fotoğraf: dpa

Amsterdam merkezli Algemeen Dagblad gazetesi İran'daki gelişmelerle ilgili şu yorumu yapıyor:

“İran'da demokrasi için sunulan oyun alanı hayli dar. Demokrasi oyuncularının sayısı bir elin parmakları kadar. Hakem ise oyunu İslam Devrim Konseyi'nin VIP lojasından izliyor. Burada oturan kişi ise Ayetullah Ali Hamaney. Danışmanları ve Devrim Muhafızları Ordusu ile birlikte, oyunun ne kadar ve nasıl süreceğine, aynı zamanda oyuna kimlerin katılacağına karar veriyor. Hamaney, şimdi daha fazla demokrasi çağrılarının ardından İslam devriminin budanmaya başladığını açıkça görüyor. Pişkin bir pragmatist olarak her şeyi yasaklayamayacağının farkında. Ancak demokrasi mutlaka güvence altına alınmalı. Demokrasi ruhu sıkıştırıldığı yerden çıkabilirse, Ayetullah'ın muhafazakar İslam Cumhuriyeti zor duruma düşürülecektir.”

Fransız basını da İran'daki gelişmeleri yakından izliyor. Başkent Paris'te çıkan bağımsız Le Monde gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın Musevi ve Ahmedinejad arasında fazla fark olmadığı yönündeki açıklamasına atıfta bulunuyor:

“Ahmedinejad ve Musevi benzer değiller. Öncelikle bir tarafta İslam Devrimi'ne sıkı sıkıya bağlı ve nükleer programı diğerlerinden daha fazla sahiplenen radikal milliyetçi bir grup var. Ahmedinejad'ı destekleyen bu grup, İran'da inatla Amerikan karşıtlığından beslenen bir kimlik yarattı. Liderlerinin İsrail'e duyduğu nefret de biliniyor. Diğer tarafta ise geleneksel dini liderlere yakın duran Musevi yanlısı grup var. Onlar da İslami rejime bağlı, ancak bu grup aynı zamanda kötüye giden ekonomi ve toplumsal gelişmeler karşısında ülkenin gelecekte Batı'ya açılma ihtiyacı olduğunu düşünüyor.“

Almanya’nın perşembe günleri çıkan haftalık Die Zeit gazetesi ise İran'daki seçim sonuçlarının bağımsız bir kuruluş tarafından incelenmesi gerektiğini savunuyor:

“Avrupalı ve Amerikalılar, İran'daki seçim sonuçları için bağımsız ve uluslararası bir inceleme istemeliydi. İtibarı tartışmalı İranlı devlet organlarının yapacağı bir araştırma, zedelenen güveni yeniden tesis edemeyecektir. Şayet Tahran'daki rejim, yalan ve şiddetle iktidarını korumaya çalışıyorsa, o zaman İranlılarla Batılıların biraraya geldiği ilk müzakere masasında bunun hesabı sorulmalı.”

Münih merkezli ulusal gazetelerden Süddeutsche Zeitung ise İran'da basına uygulanan yasaklara dikkat çekerek, eski medya araçlarının öneminin artığını vurguluyor:

“İran'da yaşananlar, 21'inci yüzyıl medyasının üzerine düşen görevi kesintiye uğratmış olduğundan, eski medya araçları bir kez daha etkinliğini gösteriyor. Ancak İran olayında yabancı gazeteler, haber ajansları ve televizyonlar şu anda özgür koşullarda araştırmalarını yapamıyor. Yaptıkları haberler de sokaktaki İranlı'nın cep telefonu ile çektiği görüntülere bağlı. Bu haber ağı, İran'da şu günlerde ana gemi konumunda, yeni medya araçları ise dijital sürat motorları gibi etrafında dönüyor. Gazeteciler de mümkün mertebe eksiksiz ve anlaşılabilir bir resim sunabilmek için bu yolla elde ettikleri bilgileri doğrulatıyor, toparlıyor ve sayısız yasak engelini aşaraka analiz etmeye çalışıyor… Peki hangi kitle iletişim aracı daha iyi? Bu sorunun artık bir önemi yok. Zira artık her ikisi birbirini tamamlıyor.”

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Murat Çelikkafa