1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.08.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay16 Ağustos 2005
https://p.dw.com/p/AbpY

Irak’ın yeni anayasa taslağıyla ilgili oylamanın ertelenmesi, Gazze Şeridi’nin tahliyesi, İran ile batılı ülkeler arasındaki nükleer anlaşmazlığın temelinde yatan nedenler, Alman siyasi parti liderlerinin seçim konuşmaları, Endonezya’nın Açe bölgesi için varılan barış anlaşması Alman ve diğer Avrupa gazetelerinin yorum köşelerine yansıyan başlıca konular.

Basın özetlerimize Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde çıkan bir değerlendirmenin özetiyle başlıyoruz. Yazının alt başlığı, Barzani ile Talabani’nin elde ettikleri başarının Irak dışındaki Kürtleri de cesaretlendirdiği, şeklinde:

“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dört devletin sınırları içinde kalan 30 milyon dolayındaki Kürt’ün durumu Ortadoğu’nun onyıllardır çözümlenemeyen sorunları arasında yer alır. Saddam rejiminin yıkılması Kürt sorununa güncellik kazandırdı. İran’ın batısından ayaklanma haberleri gelirken, Güneydoğu Anadolu’da da PKK ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki çatışmalar artıyor. Irak Kürtleri, özerklik kazandıktan ve liderlerinden Talabani Irak devlet başkanı olduktan sonra, azınlık durumuna düşen Türkmenler ayrımcılığa uğratıldıkları gerekçesiyle Türkiye’ye dert yanıyorlar. Irak’ın kuzeyinde ekonomik durumun iyi olması ve bölgenin hızla gelişmesi diğer bölge ülkelerindeki Kürtler’i cesaretlendiriyor. İran Kürtleri, muhafazakarların yönetime geçmesinden sonra tam bir azınlık konumuna düşmekten ve haklarının ellerinden alınmasından korkuyorlar. İran Kürtleri, Farsiler ile aynı köklere sahip iken Irak ve Türkiye’de yaşayan Kürtler etnisite ve dil bakımlarından apayrı topluluklar oluşturuyorlar. Sünni Müslüman olan İran Kürtleri, dağlık bölgelerde ve aşiret düzeniyle yaşıyorlar. 1946 yılında kurulan İran Kürt Cumhuriyeti, 11 ay yaşayabilmiş, liderleri Gazi Muhammed asılırken, Savunma Bakanı Molla Mustafa Barzani Moskova’ya kaçmıştı. Irak’ın kuzeyi de acaba uzun vadede eski Mahabad Cumhuriyeti gibi mi olacak?”

Yine Frankfurter Allgemeine Zeitung’da Avusturya Başbakanı Wolfgang Schhüssel’la yapılan bin söyleşi dikkat çekiyor. Ülkesinin tarihi ve Avrupa Birliği ile ilgili uzun bir mülakat veren Avusturya Başbakanı Wolfgang Schhüssel, Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili olarak, tam üyelik müzakerelerinin sonunun açık tutulmasını aralık ayındaki konsey zirvesinde bizzat önerdiğini ve taraflardan birinin Türkiye’nin üyeliğine hazır olmaması durumunda bu ülkeye imtiyazlı ortaklık verilmesinden yana olduğunu ifade etti.

Yahudi yerleşimcilerin Gazze Şeridi’nden tahliyesi Alman gazetelerinde en çok yorumlanan konular arasında. Fraenkischer Tag adlı Alman gazetesindeki yorum özetle şöyle:

“Bir zamanlar yerleşimcilerin hamisi olan ve siyasi yelpazenin şahinleri arasında yer alan Ariel Şaron seleflerinin cesaret edemediğini yapıp Gazze Şeridi’nin boşaltılmasını kararlaştırdı. Rabin ve Peres dönemlerinde barış karşılığında toprak formülü geliştirilmişti ama bunu uygulamak için Şaron gibi bir politikacının iktidara gelmesi gerekti. İsrail Başbakanı büyük oynuyor ve radikal yerleşimcilerin boy hedefi haline geldiğini biliyor.”

Süddeutsche Zeitung gazetesi ise değerlendirmesinde, Şaron’un Gazze Şeridi’ni boşaltmakla sadece zaman kazandığını, ama barışın uzak olduğunu yazıyor. Yorumun, Filistinliler’in tepkisiyle ilgili bölümünde ise şu satırlar göze çarpıyor:

“Terörist gruplar intifadanın beş yılda İsrail’i Gazze Şeridi’nden çekilmek zorunda bıraktığını ve yeni bir İntifada’nın Batı Şeria’yı da kurtaracağını iddia ediyorlar. Filistin lideri Mahmud Abbas hiçbir rol oynamamış olmasına rağmen, Filistin topraklarının kurtarıcısı gibi davranıyor, militanlardan çekilme sırasında eylem yapmamalarını rica ediyor ve halka bağımsız devlet vadediyor. Abbas, Ortadoğu’nun en modern görüşlü ve dünyaya açık Müslüman toplumlarından birine son yıllarda dini dogmacılık bulaştıran teröristleri kucaklıyor. Filistin lideri, inisiyatifi teröristlere kaptırdı ve halkının barışçı geleceği için harekete geçme fırsatını kaçırdı. Mahmud Abbas, İsrail Başbakanı Şaron’un yerleşim politikasını sürdürebilmek için arayıp da bulamadığı zayıflıktaki bir Filistin başkanıdır.”

İran ile batılı devletler arasındaki nükleer anlaşmazlığın atom silahlarının yayılması anlaşmasının noksanlarından kayanaklandığını yazan Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin konuyla ilgili yorumu özetle şöyle:

“Nükleer santral kurma müsaadesi, isteyen her devlete tesislerden askeri amaçla yararlanma kapısını aralar. Nükleer teknolojinin suistimali, ancak nükleer yakıt halkasının bu zincirden çıkarılıp uluslararası sorumluluğa bağllanmasıyla önlenebilir. Atom bombasına kavuşmak isteyen devlet üç ay zarfında bağlayıcı anlaşmalardan çekilebilir. Kuzey Kore’nin 2003’te yaptığı gibi. Ya da Hindistan, Pakistan ve İsrail gibi atom silahlarının yayılmasını önleme anlaşmasını hiç imzalamaz.”