1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.12.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Seda Sezer14 Aralık 2005
https://p.dw.com/p/AboA

Bugünkü Alman ve Avrupa gazetelerinde, idam cezası, Alman Sosyal Demokrat Partide yaşanan kriz, CIA’nin gizli uçuşları, Avrupa Birliği içindeki anlaşmazlıklar, Dünya Ticaret Örgütü Zirvesi ve Almanya’da model olarak seçilen ilk okullarda okutulmaya başlanacak İslam dersiyle ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

Westdeusche Allgemeine Zeitung gazetesi Tookie Williams’ın idamından sonra idam cezasını yorum sütunlarına taşımış.

“Devletin bir katili öldürmeye hakkı olup olmadığını tartışmanın akıllıca olup olmadığı sorgulanabilir. İdam cezası cinayetle eşdeğer tutulduğunda idam cezası karşıtlarından alkış toplanır. Ancak diğerleri bu şekilde ikna edilemez. Akıllıca olan bu soruyu cevapsız bırakıp bunun yerine sivil toplumdan sorumluluğunu yerine getirmesini istemektir. Bu da cinayet işleyen bir kişi söz konusu olduğudna dahi, insan hayatına saygı duyulmasıdır.”

Düsseldorf’da yayımlanan ekonomi gazetesi Handelsblatt yorum sütunlarında Sosyal Demokrat Parti’nin içine düştüğü zor duruma yer vermiş;

“Sosyal Demokrat Parti CIA skandalı nedeniyle baskı altında. Eski hükümet üyelerinin durumdan haberdar olması da bir avantaj değil, dezavantaj oldu. Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’in şimdi kendini haklı göstermesi gerekecek. Bu skandala bir de Schröder’in Baltık Denizi boru hattı projesinde denetim kurulu başkanlığını görevine gelmesi eklendi. Sosyal Demokratlar ilk kez koalisyon ortağının şiddetli eleştirilerine maruz kalıyor. Sosyal Demokratlar kendilerini savunuyor, ancak birçoğu kendisini güvensiz hissediyor. Hristiyan Birlik Partileri'ne güvenebilirler mi? Diğerleri de Steinmeier’in doğru seçim olduğu konusundaki şüphelerini dile getiriyor. Hassas koalisyon dengelerinde bu tek bir anlama geliyor, Merkel daha da güçleniyor.”

Lahey’de yayımlanan Trouw gazetesi yorumunda, CIA’nin gizli uçuşlarında Avrupa’daki gizli hapishanelere terör zanlılarını taşıdığı iddialarına yer veriyor:

“Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri'nin terör şüphelilerine davranışını eleştirmekte tamamen haklı. Demokratik bir hukuk devleti islamcı teröristlerin veya şiddetin tehtidi altındaysa, savunmasında sınırları aştığı taktirde, kendi yapısına büyük zarar verir. Bazı Avrupa ülkeleri gibi Amerika da yıllardır bu sınırı daha da ileriye itiyor. Geçen hafta Avrupalı siyasetçilerin Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice’ın açıklamalarından tatmin olmaları anlaşılmaz bir durum. Teröre karşı savaşta tabii ki işbirliği yapılması gerekiyor. Ancak bu, temel hakların ihlal edilmesine göz yummayı haklı çıkarmaz.”

Viyana’da yayınlanan sol liberal gazete Der Standard Avrupa Birliği içindeki mali anlaşmazlıkları yorum sütunlarında eleştiriyor:

“Avrupa Birliği’nin büyüsü, uluslar üstü ve barış sağlayan bir model olmasında yatıyor. Ancak proje içinden çatlaklar vermeye başladı. Devlet ve hükümet başkanları bu modelin sorumluluğunu yerine getirmeli. Kalıcı barış, kalıcı işbirliği ve ulusal egoizmin aşılmasıyla sağlanır. Avrupa Birliği projesinin kalıcılığı da vatandaşlarının desteğiyle mümkün olur. Bu nedenle birlik içerde ve dışarıda barışı sağladığını göstermeli.”

Liberal İngiliz gazetesi The Guardian Avrupa Birliği'nin en önemli görevinin işsizlikle mücadele etmek olduğunu söylüyor:

“Avrupa Birliği yüksek işsiz sayısının en önemli sorun olduğunu görmeli. Fransız banliyölerinde yaşanan son olayların nedenlerinden biri gençlerin işsiz olması. Avrupa’da ortalama işsizlik oranı yüzde 8 ancak 25 yaşın altı gençlerin beşte biri işsiz. Almanya’nın doğusu gibi bazı bölgelerde ise bu oran çok daha yüksek. Sorunun çözümü ise Avrupa Birliği tarafından her zaman söz edilen yapısal reformlar değil. Bu sorun maliye ve vergi politikasında alınacak önlemlerle çözülebilir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda Hariri soruşturmasına değiniyor:

“Suriye’nin hesapları tutmadı. Şam yönetimi Refik Hariri cinayeti soruşturmasında zamanla oynayarak Birleşmiş Milletler'den bir tecil daha aldı. Esad yönetimi Haziran ayından bu yana cinayetle ilgileri olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. Ancak Birleşmiş Milletler soruşturma komisyonu yetkilileriyle son ana kadar işbirliği yapmadılar. Bu nedenle ikinci Mehlis raporunda ambargo tavsiyesi yer almadı. Suriye yönetimine baskı yapılmadan Hariri cinayeti soruşturmasından sonuç alınamaz. Ancak bu baskı idame ettirilebilir mi bilinmez, çünkü altı ay Ortadoğu siyasetinde çok uzun bir süre.”

Paris’te yayımlanan Le Figaro gazetesi Hariri soruşturması ve cinayette Suriye bağlantısına yer veriyor:

“Şam yönetimi Birleşmiş Milletler ile tam işbirliği yapmıyor. Güvenlik Konseyi suçluları köşeye sıkıştırmak için baskısını arttırmalı. Suriye karşıtı gazeteci-milletvekili Cibran Tüeyni’nin öldürülmesi de Lübnan’da bağımsızlığa giden yolun uzun olduğunu gösteriyor.”

Hagen’da yayımlanan Westfalenpost gazetesi Hong Kong’da yapılan Dünya Ticaret Örgütü zirvesini değerlendiriyor:

“Dünya Ticaret Örgütü’nün ticareti daha adil olarak düzenleme, küreselleşmeyi akılcı kurallara bağlama ve dünyadaki işçi ve çiftçilerin korkularını bertaraf etme şansı vardı. Ancak bu gerçekleşmedi. Kuzey Yarımküre'nin varlıklı ülkeleri tarım sübvansiyonlarını kaldırmaya yanaşmıyor. Kesin olan bir şey var ki, o da zirvenin başarısız olması küreselleşmeyi durdurmayacak. Örgüt ticareti kurallara bağlamadığı sürece güçlü olanın sözü geçemeye devam edecektir.”

Ulm’de yayımlanan Südwest Presse gazetesi Almanya’da İslam dersinin model olarak seçilen ilk okullarda okutulmaya başlaması kararını yorum sütunlarına taşımış:

“Uzun yıllardır süren tartışmalar ve yapılan planlardan sonra eyalet hükümetleri nihayet cesaretlerini topladı: bilgilendirci İslam dersi model olarak seçilen ilk okullarda okutulacak. Bu övgüye değer, ancak yeterli değil. Bilgilendirici din dersi sadece seçilmiş model okullardaki çocuklara değil, bütün çocuklara okutulmalı. Ancak müslüman çocukların aileleri de üzerlerine düşen sorumluluğu almalı. Bu şu anlama geliyor: kız öğrencilerin okul gezilerine ve din dersi gibi spor dersine katılımına açık olacaklar. Bu sorunlar ancak diyalogla çözülebilir.”