1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

04.06.2009 - Avrupa basınından özetler

4 Haziran 2009

Bugünkü Avrupa basını, ABD Başkanı Barack Obama'nın Ortadoğu gezisi ve Çin'de 1989 yılında kanlı şekilde bastırılan öğrenci ayaklanmasının yıldönümü ile ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/I3KG
ABD Başkanı Obama, Ortadoğu ziyaretinin ikinci gününde Mısır'daydıFotoğraf: AP

ABD Başkanı Barack Obama dün Suudi Arabistan'la başladığı Ortadoğu gezisi çerçevesinde bugün Mısır'da temaslarda bulunuyor. Obama'nın Mısır'da İslam âlemine yönelik konuşması ve konuşmasındaki mesajlar, gazetelerde geniş yer tutuyor. Roma'da yayımlanan İtalyan La Republica gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın Suudi Arabistan ve Mısır ziyaretini olumlu değerlendiriyor: Yorum şöyle:

"Obama'nın Suudi Kralı Abdullah'ı kucaklaması ile Usame Bin Ladin'in tehditler savurması, Obama'nın İslam âlemine hitaben yapacağı konuşmadan bir gün önce, iki farklı tarafı gösterdi: Bir taraftan resmi ama nazik Suudiler Obama ile iltifat yarışına girerek, ziyaretin planlanandan daha uzun sürmesine vesile oldu. Diğer taraftansa İslamcı teröristler, ABD'yi tehdit ederek, Obama'yı selefi Başkan Bush'un yolunda ilerleyen bir suçlu diye tanımladı. Bu, Beyaz Saray için bir sürpriz olmadı. Beyaz Saray'dakiler, El Kaide lideri Bin Ladin'in dikkatleri, Obama'nın 1,5 milyar Müslüman'a hitaben Kahire'de yapacağı konuşmadan başka yere çevirme çabasında olduğundan emin."

Alman Flensburger Tageblatt gazetesi ise aynı konuyla ilgili yorumunda, Obama'yı zor bir görevin beklediğini dile getiriyor:

"ABD Başkanı Obama, Kahire Üniversitesi'ndeki konuşmanın ayarını iyi yapmak zorunda. Bu konuşma ile bir elini dünya genelindeki 1,5 milyar Müslüman'a uzatırken, diğer eliyle de ülkesinin yakın müttefiklerinden İsrail'in yüzüne vurmamalı. Obama, İsrail ve Filistin arasında denge kurulması için yeni bir inisiyatif oluşturulması amacıyla gerekli koşulların sağlanmasına konsantre olacak. Yani ABD Başkanı Obama, ülkesini yeniden ciddi bir arabulucu konumuna getirmeye çalışacak."

Weiden'da yayımlananan Der neue Tag gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

"Barack Obama'nın gezisinden beklentiler büyük: Babası Müslüman'dı. Ayrıca çocukluk yıllarında bir süre, halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu Endonezya'da yaşadı. Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre Asya'da var olan Amerikan karşıtı eğilime rağmen Obama halk arasında çok popüler. ABD Başkanı, bunu Ortadoğu barış sürecinde daha etkili olmak için stratejik açıdan kullanabilir. Arap dünyası, bugün Obama'nın, İsrail'in yeni yerleşim yerleri inşa etme politikasına mesafeli yaklaşıp yaklaşmayacağını, yaklaşırsa bunu hangi oranda yapacağını duyacak."

Avrupa basını bugün Çin'de 3-4 Haziran 1989 tarihlerinde kanlı bastırılan öğrenci ayaklanmasının 20. yıldönümüne geniş yer ayırıyor. Avusturya'nın liberal Der Standard gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:

"Tiananmen, 60 yıldan bu yana yarattığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni yöneten ve yönetmeye devam edeceğine inanan Komünist Parti'nin büyük bir başarısıdır. Pekin yönetimi, 1989 yılındaki öğrenci eylemini, demokrasi ve aydınlanma yönünde yükselen çığlıkları, yıllar süren çabasıyla öfkeli bir tüketime, materyalist bir kurtuluş hareketine dönüştürdü; halkı seçimlerde oy kullanmak yerine araba satın almaya, siyasi parti yerine iş kurmaya yöneltti. Bu Komünizm kılıfı giydirilmiş kapitalist mantık Çinlileri nihilizme, siyasi yapıya imâlı yaklaşıma ve toplumsal sorunlara sadece milliyetçi patlamalar ortaya çıktıkça kafa yormaya sürükledi."

Madrid'de yayımlanan sol liberal El Pais gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Birçok Çinli için Tiananmen ayaklanması, günümüzde bile belirsizliğini koruyan bir olay. Her şeyden önce gençler bu ayaklanma hakkında çok az bilgiye sahip ya da bildiklerini unuttular. Ancak bu, Komünist Parti'nin, olayın 20'inci yıldönümünde büyük bir ayaklanma yaşanacakmış gibi davranmasını engellemiyor. Yönetim günlerdir muhalifleri gözaltına alıyor ve protestoları engellemeye çalışıyor. Çin, son 20 yılda çok değişti. Ekonomik olarak giderek güçleniyor ama geçmişte olduğu gibi daha fazla demokrasi ve daha az yolsuzluk talepleri günümüzde de dile getiriliyor. Yani Çin, insan hakları alanında büyük bir kara delik olarak kaldı."


Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa