1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.06.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı3 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuW

Alman basınında Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin tartışma, yükselişinin önüne geçilemeyen petrol fiyatları, Irak’la ilgili gelişmeler değerlendiriliyor...

Alman Hristiyan Demokrat Parti’nin dış politika sözcüsü Wolfgang Schaeuble, Süddeutsche Zeitung’un Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine ilişkin sorularını yanıtladı. Schaeuble, Türkiye’nin Rusya gibi hem Avrupa hem de Asya olmak üzere iki kıtada yer aldığını, bu gerçeğin dikkate alınarak, Türkiye’ye özel üyelik önerilmesini söyledi. Hristiyan Demokrat lider şunları söyledi:

“40 yıldır Türkiye’ye söz veriliyor. Sözler verilirken pek samimi davranıldığı söylenemez. Ama artık iş işten geçti. Kimse bu saatten sonra, ‘sizin daha önce demokratikleşmeniz, liberal hukuk devletine döneşmeniz gerekirdi’ diyemez. Ankara koşulları yerine getirdiği takdirde müzakerelere başlanmalı: Ama tek bir şartla: Türkiye, müzakere masasına oturmanın, otomatik olarak tam üyelik anlamına gelmeyeceğini unutmamalı. Türkiye’nin için başka alternatifler düşünmeliyiz.”

Nürnberger Nachrichten, Bavyera eyalet yönetiminde bulunan Hristiyan Sosyal Birlik Parti’nin uyguladığı tasarruf politikalarının halkın tepkisini çektiğini hatırlatarak, partinin lideri Edmund Stoiber’in en az başbakan Gerhard Schröder kadar sevimsiz bulunduğunu yazıyor. Avrupa Parlamentosu seçim kampanyası için Türkiye’nin seçim malzemesi yapılması, gazete tarafından, Hristiyan Sosyal Birlik’in dikkatleri başka yönlere çekme çabası olarak değerlendiriliyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Petrol İhrac eden Ülkeler Teşkilatı OPEC’in, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bugün yapılacak zirvesinde, petrol üretiminin artırılmasına ilişkin bir karar alınmasının beklendiğini yazıyor. Gazete yazısına şöyle devam ediyor:

“Genelde tekeller, arzı kısarak fiyatları yükseltmeyi tercih ederler. OPEC şimdi bunun tam tersini hedefleyen bir karar alacak. Petrol fiyatlarının düşürmek için üretimin muslukları biraz daha açılacak. Ancak böyle bir karar da piyasalarda kalıcı çözümü sağlamayacak. Çünkü petrol talebi, kapasite sınırlarının üstünde seyrediyor. Petrolde üretimin artırılması demek, daha az stok anlamına geliyor. Buysa mevcut siyasi koşulların hassasiyetini artırıyor, OPEC üyesi ülkeleri saldırılara daha açık hale getiriyor. Suudi Arabistan’ın petrol üslerinden El Hobar’da yaşanan saldırı, sözkonusu hassasiyetin somut örneklerinden. Petrol piyasalarında istikrarın anahtarı, ekonomik önlemler ya da üretimin artırılması değil, Orta ve Yakın Doğu’da siyasi istikrardan geçmektedir. İçinde bulunduğumuz koşullarda bölge için istikrar aramaksa nafile bir çabadan başka bir şey değil.”

Westfaelische Nachrichten, Suudi Arabistan’da yaşanabilecek yeni şiddet olaylarının enerji piyasasını olumsuz yönde etkileyebeliceğine işaret ederek, eylemlerin önüne geçebilecek güç olarak değerlendirdiği ABD'nin Irak’la meşgul olduğunu kaydediyor. Gazete, Suudi Arabistan’dan sonra Irak’ın en büyük petrol rezervlerine sahip olduğunu da hatırlatıyor ve Amerika ile Çin’in devasa petrol ihtiyacının bölgedeki yataklardan karşılanmasının mümkün olduğu görüşünü dile getiriyor.

Neue Ruhr Zeitung, Irak’ta hala aşılması gereken pek çok engelin bulunduğunu belirterek, ülkenin geleceğine dair B planının bulunmadığını yazıyor. Pforzheimer Zeitung, demokrasinin istendiği zaman ihrac edilebilecek bir ürün olmadığını vurguladığı yazısında, özellikle dinin şekillendirdiği toplumların buna daha zor izin verdiğini kaydediyor. Landeszeitung, Irak sokaklarında Amerikan askerleri devriye gezdiği sürece ülkenin bağımsızlığından söz etmenin mümkün olmadığını belirtiyor.

Rheinische Post, ABD'nin yeni Irak karar tasarısında Avrupalılar'ın da görüşlerini dikkate aldığına işaret ederek şunları yazıyor:

“Yeni tasarıda Avrupalıları hala rahatsız eden Irak’taki çokuluslu güce Amerikalılar'ın komuta edecek olması. Moskova, Berlin ve Paris hattı, komutanın BM'ye verilmesini istiyor. Peki ama BM'nin kendi askeri birlikleri yok, o kime aktaracak görevi? Çok basit, orada Amerikalı askerler olduğu için, komuta yine Washington’a aktarılacak.”

Handelsblatt, Washington’un yeni Irak tasarısının, Amerika’nın belli konularda görüşlerini yumuşattığı anlamına yorulmaması gerektiğini yazıyor. Gazete, Irak’ın gerçek bir demokrasi haline gelebilmesi için uluslararası kamuoyunun tam desteğini arkasına alan bir karar tasarısına ihtiyaç olduğunu dile getiriyor. Die Welt ise, Irak’tan sonunda sevindirici haberler geldiğini yazdığı yorumunda, Bağdat’ta görevi 30 Haziran’dan itibaren devralacak ekibin, Amerikalıların kuklası olmayacaklarını açıkca ortaya koyduklarını yazıyor.