1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.01.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Murat Gencosman2 Ocak 2005
https://p.dw.com/p/Abs7

Alman basınında hafta sonu yayınlanan gazetelerde Güney Asya’yı vuran deprem ön planda. Yeni yıl kutlamalarının depremin gölgesinde geçtiğine vurgu yapan gazetelerde göze çarpan yorumlar şöyle:

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Pazar baskısının manşetinde “Bu felaket konusunda önceden uyarıda bulunulamaz mıydı?“ diye sorarak altı sütun genişliğinde bir dünya haritası üzerinde sürekli afet tehdidiyle yaşayan bölgeler işaretlenmiş. Gazete, Amerikan Deniz Araştırma Enstitüsü’ne yöneltilen eleştirileri duyurarak şunları yazıyor:

“Yaşanan bu facia hakkında en azından oluşmasından kısa zaman önce haberdar olunabileceğine ilişkin duyumlar artıyor. Amerikan Jeolojik Hizmetler Ajansı’nın ilk sarsıntılardan birkaç dakika sonra internet sayfasında, depremin ardından oluşabilecek bir tsunaminin uyarısında bulunduğu bildiriliyor. Amerikan Kongresi, şu anda ulusal “Deniz ve Atmosfer Araştırma Kurumu”nun bir ihmalinin olup olmadığını araştırma hazırlığında. Bu arada Tayland’da da ülkenin önce gelen meteorologlarının sarsıntının ardından, öldürücü tsunami dalgalarının oluşumundan iki saat önce böyle bir tehlikenin ihtimalini tartıştığı haber veriliyor. Bu arada Hindistan makamlarının da felaket uyarılarını yeterince ciddiye almadığı yolunda suçlamalar var…“

Aynı gazetenin ikinci sayfasında ise “Hayvanlara kulak verin” başlığı altında, afette sahip oldukları bir tür altıncı his sayesinde, yok denecek kadar az hayvanın öldüğüne dikkat çekiliyor. Gazete, Sri Lanka’da fillerin ve leoparların dev dalgaların hücumundan saatler önce tepelere doğru kaçarak hayatlarını kurtardığını haber veriyor. Frankfurter Allgemeine, üçüncü sayfasına da Sumatra adasındaki Aceh eyaletinin başkenti Banda Aceh’in birkaç saat arayla uydudan çekilmiş iki fotoğrafına yer vermiş. Görüntüler karşılaştırıldığında, kentin kısa zaman içinde nasıl sulara gömüldüğü ve bir anlamda haritanın nasıl değiştiği çarpıcı biçimde gözler önüne seriliyor.

Gazete bu arada ilginç bir tez öne sürerek, bu dev felaketin şimdi Asya‘yı siyasi açıdan daha fazla birliğe itebileceğini belirtiyor ve Perşembe günü Cakarta’da olağanüstü toplanacak konferansta bunun belirtilerinin görülebileceğini savunuyor.

Berlin’de yayınlanan Der Tagesspiegel’in de pazar sayısında Güneydoğu Asya’daki doğal afeti değişik açılardan ele aldığı dikkat çekiyor. Bu insani trajedinin dünya toplumlarını birbirine daha fazla yaklaştırdığını savunan gazete, Alman Katolik ve Protestan kiliselerinin de aynı görüşü paylaştığına işaretle, bu felaketin sosyal küreselleşmenin temellerini atmak için bulunmaz bir fırsat sunduğunu yazıyor. Ancak aynı gazetenin seyahat ekinde ise şaşırtıcı bilgiler var. “Şimdi nereye?“ başlığı altında özetle şu satırlar yer alıyor:

“Alman Dışişleri Bakanlığı’nın hizmete sunduğu kriz telefonları aslında yakınlarından haber alamayanlara bilgi aktarmayı hedefleyen bir girişimdi. Ancak ilgililer çok geçmeden, bu numaraları arayıp “Şimdi tatile nereye gideceğiz“ diye soranlardan yakınmaya başladı... Çoğu Alman, turistik gezi amacıyla önümüzdeki haftalar için güneydoğu Asya bölgesine yer ayırttığını bildirerek şimdi parasını geri alıp alamayacağını sorarken, olanlara aldırmadan hala bu bölgelere gidip gidemeyeceğini öğrenmek isteyenler bile var.“

Pazartesi sabahı yayınlanan Der Spiegel dergisinin konuyla ilgili manşetinde ise tsunami felaketinin, BM örgütü için yeni bir sınav niteliği taşıdığını bildiriyor ve şöyle devam ediyor:

“Sel ve su baskını felaketzedeleri için BM’de toplanan mali yardımların tutarı 2 milyar doları geçmiş durumda. Genel sekreter Kofi Annan, insanların şimdiye kadar bu denli âli-cenap davrandığı başka bir olayın hatırlanmadığını belirtiyor ve bunun örgütü için de yeni bir varolma sınavı özelliği taşıdığını ekliyor. Annan ABC TV‘sine verdiği demeçte, bu doğal afetin, BM tarihindeki en büyük felaket olduğunu ve bunun şimdi örgütüne, neleri yapmaya muktedir olduğunu göstermesi için bulunmaz bir fırsat sunduğunu kaydediyor.“

Bir diğer haftalık haber dergisi Focus ise “Yüzyılın Felaketi“ olarak anılan bu doğal afetin sonrasında hangi ülkelerde ne gibi tepkilerin oluştuğunu kaydediyor. Haberde şu satırlar dikkat çekiyor:

“Tüm resmi kutlama etkinliklerini yasaklayan Tayland’ın Phuket Adası’nda insanlar ellerinde mumlar ve beyaz güllerle gözyaşları içinde birbirine sarılıp yeni yılı kutluyor. Turistlerin müdavimi olduğu Tiger adlı diskotekte ise saat tam 24:00‘de tütsü çubukları yakılıyor ve dev hoparlörlerden Elton John’un Prenses Diana için yazdığı “Candle in the wind“ adlı şarkısı çalınıyor. Singapur ve Malezya’da havai fişek atmak yasaklanıyor ve hükümet insanlardan kutlamaların sınırlı ve dengeli tutulmasını istiyor. Sri Lanka’da yılbaşından tüm eğlence yerleri kapalı kalıyor, alkol yasağı uygulanıyor. Hindistan’da Madras dışında tüm kentlerde normal kutlamalar yapılıyor. Çin resmi televizyonu, özel yılbaşı yayınını programdan kaldırıyor. Avustralya’nın Sidney kenti limanında geleneksel havai fişek programı başlamadan katılanlar bir dakikalık saygı duruşunda bulunuyor. Etkinliği düzenleyenler bu arada insanları felaketzedeler için bağış yapmaa çağırıyor. Avrupa’da ise Roma’dan İstanbul’a, Atina’dan İskandinav ülkelerine kadar görkemli eğlenceler ve havai fişek etkinlikleri iptal ediliyor. Paris’te ünlü Champs Elisee, yasın işareti olarak siyah kumaşlara bezeniyor. İsveç ve Almanya’da ise bayraklar yarıya indiriliyor.“