Şiddet tartışmasına uzmanlar da katıldı

Gençler arasında suç eğilimi, nedenleri ve çözüm önerileri, Almanya’da haftalardır gündemin en ön sıralarında bulunuyor. 17 yaşındaki bir Yunanlı ile 20 yaşındaki bir Türk gencinin, Münih’te bir metro durağında Alman bir emekliyi ölesiye dövmelerinin ardından, gençlerin giderek şiddete daha eğilimli olduğu yönünde toplumda yoğun bir tartışma yaşanıyor. Başını Hessen Eyaletinin Hristiyan Demokrat Başbakanı Roland Koch’un çektiği bir dizi politikacı da, yabancı gençlerin şiddete, Alman yaşıtlarından daha eğilimli olduğunu ve gençlere yönelik cezaların sertleştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bunda hiç kuşkusuz 27 Ocak’ta yapılacak eyalet seçimlerinin de etkisi var.

Nitekim Almanya’da gençler arasında şiddet eğilimi hakkındaki tartışmalar son hızıyla sürerken, ülkede yabancıları temsil eden 100’den fazla örgüt, Koch’u ve Başbakan Angela Merkel’i eleştirdi. Örgütler tarafından gönderilen açık mektupta, şiddet eğilimi sorunu, özellikle göçmen gençler ile sınırlı kalıyormuş izlenimi yaratmanın yanlış olduğu vurgulandı ve Hristiyan Demokrat politikacıların söylemleri popülist olarak nitelendirildi. Gençler ile günbegün ilgilenen bilimadamları ve sosyal görevliler de, politikacıların söylemlerinin gerçeği yansıtmadığı görüşünde.

Anketlerden çıkan sonuç

Almanya’da nüfusun yüzde 60’ı gençler arasında suç işleme eğiliminin ciddi bir toplumsal sorun olduğuna inanıyor ve cezaların sertleştirilmesinden yana. Bu, son anketlerde ortaya çıkan tablo.

Ancak Münster Üniversitesi’nden kriminoloji uzmanı Klaus Boers, kamuoyunda hakim olan bu görüşün, gerçeklerle pek ilgisi olmadığını söylüyor. Boers, gençler arasında suç hakkında birçok önyargının yanlış olduğunu açığa çıkaran, “Modern şehirlerde suç” başlıklı araştırmanın sorumlularından: “Genel olarak gençler arasında suç oranında bir gerileme görüyoruz. Hem kayıtlara geçen suçlarda, hem de polise bildirilmeyen, yani karanlıkta kalan suçlarda.”

Suça eğilimde azalma var

Bu gelişme ilk defa farkedilmiyor. Münster’de 8 yıldır devam eden uzun vadeli araştırmada da, gençler arasında suç eğiliminin 90’lı yılların sonundan bu yana azaldığı görülüyor.

Sadece yaralama olaylarında bir artış var, ancak Boers bunun da bir açıklamasının olduğunu söylüyor: “Yaralama olaylarında da sadece kayıtlara geçen vakaların sayısında bir artış var, ama genel olarak bir gerileme sözkonusu. Artış varmış gibi gözükmesinin sebebi, polise bildirilen vakaların sayısının artması. İnsanlar, eskisine oranla daha sık polise başvuruyor, yani karanlıkta kalan vakaların sayısı azalıyor. Ama yaralama olayları genel olarak artıyor denemez.”

Köln Belediyesi Gençlik Dairesi’nden sosyal görevli Andreas Reisch da, 10 yıllık terübelerine dayanarak, gençler arasında şiddetin arttığını söyleyemeyeceğini, ancak şiddetin daha fazla kabul gördüğünü ve vakaların şiddetinin arttığını kaydediyor: “Eskiden okul bahçesinde kavga ederdik, ama birisi yere düşünce olay biterdi. Şimdi taraflardan biri iyice kanayıncaya kadar darbelerin dinmediğine tanık oluyorum. Evet acımasızlık artıyor.”

Suçlu gençlerde göçmenlerin oranı

Günümüzde süren tartışmaların odak noktalarından biri de, göçmen gençlerin, Alman yaşıtlarına göre suça daha eğilimli olduğu iddiaları. Resmi istatistikler, bu iddiaları yalanlıyor. Polis kayıtlarına göre, adı bir şiddet olayına karışmış 21 yaşından genç kişilerin yüzde 20’si yabancı pasaporta sahip. Şiddet olayına karışmış olan gençlere, anne ya da babasından biri Alman olan ve Alman pasaportuna sahip olanlar da eklenirse, bu oran yüzde 33’e çıkıyor, ancak bu özelliklere sahip gençlerin oranı toplumda zaten yüzde 27.

Kriminoloji uzmanı Klaus Boers, etnik kökenden çok, sosyal statünün belirleyici olduğunu savunuyor: “Kültürel olarak belirleyici bir faktör yok. Eskiden “yabancılar şiddete daha eğilimli, erkeklik kültürü ağır basıyor” denirdi. Ama bu argüman tutmuyor. Ancak eskiden, aşağı sosyal sınıfın olduğu yerde, bugün göçmen çocuklarının olduğu söylenebilir. Yani sorun daha çok sosyal ortam ile ilgili.”