1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çocuk hakları için çok iş var

DW20 Kasım 2007

BM'nin bundan 18 yıl önce kabul etttiği Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların durumunda pek az değişiklik sağladı. Milyonlarca çocuk kölelik koşullarında çalıştırılıyor, dilencilik ya da hırsızlık gibi işlere zorlanıyor.

https://p.dw.com/p/COqf
Uzmanlara göre Çocuk Hakları Sözleşmesi bazı şeyleri düzeltti ama hala yapacak çok şey var.
Uzmanlara göre Çocuk Hakları Sözleşmesi bazı şeyleri düzeltti ama hala yapacak çok şey var.Fotoğraf: AP

Çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğunun ilân edildiği bu sözleşmede çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için ebeveynlerin desteklenmesi; çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının hakim olduğu bir ortam hazırlanması, barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliği vurgulanıyor. Ne yazık ki bu ilkeler hiçbir ülkede tüm çocuklar için geçerli değil.

Peru’da taş ocaklarında, Filipinlerde sünger avcılığında, Mısır’da deri atölyelerinde, Pakistan’da halı dokumacılığında çalışan çocuklar… Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre çoğunluğu kalkınmakta olan ülkelerde olmak üzere tüm dünyada 250 milyon çocuk işçi var. Bu çocuklar sadece okuldan, eğitimlerinden mahrum kalmıyor, aynı zamanda çalışma koşulları sonucu bedensel gelişmeleri engelleniyor, yetişkinlere göre daha fazla iş kazalarının kurbanı oluyorlar, sağlıkları bozuluyor.

Kölelik koşullarında çalışma

Çocuklar sadece üretimde çalıştırılmıyorlar, dilencilik, hırsızlık ya da fahişelik gibi işlere de zorlanıyorlar. UNİCEF’in verilerine göre yaklaşık 200 milyon çocuk bu tür kölelik koşullarında çalışıyor. Her yıl 1 milyon 200 binden fazla çocuğun insan tacirleri tarafından kaçırıldığı biliniyor. Bu çocuklar, toplumun en zayıf bireyleri olarak sadece kötü muamele ve haksızlıkla karşı karşıya kalmıyor, aynı zamanda çocukları ellerinden alınıyor

Haklarda elde edilen iyileşmeler

UNİCEF’in Almanya sözcüsü Rudi Tarneden’a göre, Çocuk Hakları Sözleşmesi bazı şeyleri düzeltti ama hala yapacak çok şey var: “Sadece bu sözleşmeye bağlı olmasa da çocuk haklarında iyileşmeler var. Çocuk Hakları Sözleşmesi bir çok ülkeye alınacak önlemler konusunda yardımcı oldu. Örneğin Alman Anayasası’na çocukların şiddetten uzak eğitilmesi maddesi kondu, boşanmış eşlerin çocuklarının hakları güçlendirildi. Bunlar çocuk hakları sözleşmesi sayesinde yapılan iyileştirmeler.”


Sırada bekleyen talepler

Ama Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan birçok talep hala hayata geçirilmeyi bekliyor. Örneğin, tüm yeni doğan çocukların kayda geçirilmesi. Bu belki Almanya’da ya da diğer gelişmiş ülkelerde çok normal; ama BM kurumları her yıl doğan en az 50 milyon çocuğun kaydının olmadığını, bunlara yardımın da ulaşmadığını belirtiyor. Kayıtsız yaşayan çocuklar ne aşı gibi basit tıbbi yardımları ne de eğitim alabiliyor.


Çağrılar yanıtsız kaldı

Çocuk hakları için çağrıların yanıtsız kalmasının en önemli nedeni ekonomik eşitsizlik. Çocukların sömürülmesi yoksullukla doğrudan bağlantılı. Hemen tüm ülkelerde çocuk işçi çalıştırma yasağı var, ama işgücü maliyetini düşürmek, rekabet gücünü korumak gibi nedenler bu yasağın göz ardı edilmesine yol açıyor. Çocuklar haklarını koruyamayan işçiler olarak tercih ediliyor, hatta aileleri tarafından çalışmaya zorlanıyor. Kalkınmakta olan ülkelerin çoğunda kitlesel işsizlik ve buna bağlı yoksulluk normal sayılıyor. Öte yandan işsizliğe bağlı yoksulluk gelişmiş ülkelerde de kendini göstermeye başladı. Almanya’da çocuklara Yardım Kurumu’nun geçen hafta yayımladığı rapora göre, yoksul çocukların sayısı 2,5 milyon ile son üç yılda iki katına çıktı.

Almanya’nın çekinceleri

UNİCEF’in Almanya’daki onursal başkanı Heide Simonis, çocuk hakları konusunda yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: “Çocuk sayısı az bir ülke olarak biz, çocuk haklarını anayasamıza almalıyız. Almanya Çocuk Hakları Sözleşmesini bazı çekincelerle imzaladı. Örneğin mültecilerin çocukları konusunda hala Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ruhuna uymayan uygulamalar var. Biz bunların kaldırılmasını istiyoruz.”


Ekonomik koşullar bir yana çocuklara verilen eğitim, bu anlamda yapılan yatırım uzun vadede, toplumsal ve ulusal olarak en kazançlı yatırım. Bu gerçek bile çocukların işyerine değil okula gönderilmesi için yeterli bir neden.