1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zorunlu arabuluculuk adil bir çözüm mü?

2 Ocak 2019

Türkiye'de dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu artık ticari davalarda da yürürlükte. Uygulamayı eleştirenler güçsüz tarafın hak kaybına uğradığını belirtirken, savunanlar tarafların iradesine işaret ediyor.

https://p.dw.com/p/3Asxt
Symbolbild Justiz Gericht Richterhammer
Fotoğraf: picture alliance/imageBROKER

Türkiye'de eğer ayrıldığınız iş yerinden tazminatınızı alamadıysanız ve dava açmayı düşünüyorsanız aşmanız gereken yasal bir engel var. Önce patronunuzla bir arabuluculuk ofisinde masaya oturup pazarlık yapmalısınız. Burada anlaşamadığınız takdirde dava açabiliyorsunuz. Tabii bunun yıllar sürmesini göze alabiliyorsanız…

Bu uygulamaya arabuluculuğun "dava şartı" olması deniyor, yani kısaca "zorunlu arabuluculuk." Bir yıldır iş davalarında arabulucuya gitmek zorunlu. Bu sistem 1 Ocak 2019 itibarıyla ticari davalarda da yürürlükte.

Sendikalar memnun değil

İstanbul Arabulucular Derneği geride bıraktığımız bir yıldaki iş davalarının yaklaşık yüzde 76’sının arabuluculuk aşamasında çözüldüğünü belirtiyor. Bu oran üzerinden sistemin başarılı olduğu ve yargıdaki iş yükünün azaltıldığı savunuluyor.

Arabuluculuk uygulamasına karşı çıkanlar ise ciddi hak kayıpları olduğu görüşünde. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun, "İş davalarında işveren yüzde 99 haksız çıkıyordu, bunu değiştirmek üzere zorunlu arabuluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık” şeklindeki sözlerinin bunun kanıtı olduğu dillendiriliyor.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş sendikasının avukatı Onur Deniz Şen, "İş davaları eşitsizler arasında olur. Zorunlu arabuluculukta işveren işçiyi hakkından daha azına ikna etmek adına daha çok enstrümana sahip" diyor.

"İşçiler kötü tercihe mecbur bırakılıyor"

Sendikaların verdiği bazı örnekler hak kaybının nasıl yaşanabileceğini gözler önüne seriyor.

Örneğin yasal olarak belirlenmiş olan tazminatını alamayan bir işçi, işvereniyle arabulucu eşliğinde pazarlık yapmak zorunda. Masada işverenin eli güçlü. İşçi eğer anlaşmazsa dava 3-4 yıl sürebilir. Üstelik alacağı miktarın değeri bu sürede düşmüş olacak. Bunu gören işveren, işçinin tazminatının çok altında bir tutarda anlaşmayı ve bunu hemen ödemeyi teklif ediyor. İşçi tazminatının önemli bir kısmından feragat ederek bugün alacağı eksik ödemeyi, asıl hakkı olan miktara tercih ediyor. Böylece konu dava açılmadan kapanmış oluyor.

Zorunlu arabuluculuk sistemini eleştirenlere göre, yargıdaki hız sorununun çözümüne yoğunlaşmak yerine kazanılmış hakkın pazarlık konusu yapılması, hak kayıplarına neden oluyor.

"Tarafların iradesi esastır"

İstanbul Arabulucular Derneği Kurucu Başkanı Dilek Yumrutaş ise arabuluculuk sürecinin başından sonuna kadar tarafların iradesiyle gerçekleştiğini kaydediyor: "Buraya haklarını bilerek gelen bir işçi, ‘İşverenimden memnundum, çok iyi ilişkilerle çalıştım, onun teklifini kabul etmek istiyorum' derse, o anlaşmaya müdahale edemeyiz."

Dilek Yumrutaş
Dilek YumrutaşFotoğraf: DW/E. Karaman

Yumrutaş, taraflardan birinin baskı altında kalarak anlaşmaya yöneldiğini fark ederlerse arabuluculuk görüşmesini sonlandırdıklarını anlatıyor: "İşçi eğer bana ‘Çocuğum için ilaç parasına ihtiyacım var, bu yüzden patronumla anlaşacağım' derse, derhal orada arabuluculuk sürecini durdururum. Kendisi orada çocuğunun hastalığından dolayı baskı altındadır.”

Arabulucuların bu süreci nasıl yönettiğinin denetlenmesi konusunda ise soru işaretleri var. Arabuluculuk oturumlarının sonuç tutanakları Adalet Bakanlığı bünyesindeki Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na gönderiliyor. Öte yandan sadece tutanakların incelenmesiyle, yaşanabilecek usulsüzlüklerle ilgili fikir sahibi olmak mümkün olmayabilir. Örneğin kimi durumlarda arabulucuların usullere uygun bir görüşme yapmadan sonuç tutanağı hazırlayıp işçilere imzalattıkları sendika tarafından ileri sürülüyor.

Ticari davalarda kazanç artacak

Arabulucu olmak için hukuk fakültesi mezunu olmak, 5 yıllık deneyim ve bu amaçla düzenlenen eğitimlerden geçerek sınavda başarılı olmak gerekiyor.

Arabulucular, çözdükleri her dosya için anlaşmaya konu olan tutarın toplam yüzde 6’sı kadar taraflardan ücret alıyor. Örneğin 1 milyon TL’lik bir ticari davayı masada çözmeyi başaran bir arabulucu, sadece bu dosyadan 60 bin TL ücret alacak. Bu oranın yüzde 8’e çıkması gündemde.

Dava açılmadan varılan her anlaşma, arabulucunun daha çok kazanması anlamına gelecek. Uygulamaya eleştiri yöneltenlere göre, eğer yeterince denetlenmezse arabulucular tarafsız kalmak yerine, “ne olursa olsun anlaşmaya varılması” yönünde aktif bir pozisyon almaya başlayabilir.

"Anayasa’ya aykırı değil, ama…"

"Uygulamada aykırılıklar yaşanabilir"

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Demirhan Burak Çelik arabuluculuk sisteminin mevcut haliyle Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmadığını, ancak uygulanırken aykırılıklar yaşanabileceğini kaydediyor:

"Uygulamada daha açık hale getirilmesi gereken şeyler olabilir. Sürecin nasıl işleyeceğinin çerçevesinin daha net çizilmesi yerinde olur. Yasaya aykırı uygulamaların saptanması durumunda ciddi biçimde yaptırıma bağlanması gerekir."

Doç. Dr. Çelik, arabuluculuk kıstaslarına ilişkin akıllardaki bir soru işaretini de gündeme getiriyor: "Belli siyasi görevlerde bulunan kişiler avukatlık yapabiliyorlar çünkü avukat zaten bir tarafı temsil ediyor. Peki arabuluculuk? Siyasi nüfuz sahibi kişiler arabuluculuk yaparsa tarafsızlığa gölge düşürecek bir işleyiş yaşanabilir mi?"

Arabuluculukla ilgili mevzuatlarda henüz yanıtı verilmeyen çok soru mevcut. "Alternatif uyuşmazlık çözümü” yollarından birisi olarak uygulanan zorunlu arabuluculuk şimdiden yeni bir "uyuşmazlık kaynağı" halini almış durumda.

Engin Karaman / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe