1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

YORUM: Avrupa aynaya eleştirel bakmalı

21 Ekim 2009

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’na göre Avrupa ülkelerinde basın özgürlüğü geriliyor. DW Güneydoğu Avrupa Dilleri Şefi Verica Spasovska yorumunda raporun sonuçlarını değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/KCOT
DW Güneydoğu Avrupa Dilleri Şefi Verica Spasovska

“Dünya genelinde basın özgürlüğü söz konusu olduğunda Avrupa’da dikkatler, refleks olarak önce diğer kıtalara çevriliyor.

Evet, doğru, Afrika, Latin Amerika ve Asya’daki kriz bölgeleri ve diktatörlükle yönetilen ülkelerde basın özgürlüğünün durumu Avrupa ile kıyaslanamayacak derecede kötü. Birçok basın mensubu baskı görüyor, hapse atılıyor, susturuluyor… Haksızlıkları ortaya çıkardıkları ve yolsuzluğa bulaşmış elitlerin entrikalarını gün ışığına çıkarttıkları için hayatlarını tehlikeye atıyorlar.

Ancak Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün raporu Avrupalıların da aynaya eleştirel bir şekilde bakmasını gerekli kılıyor.

Zira raporda basın özgürlüğü konusunda öncü Avrupa ülkelerinde de durumun tehlikede olduğu belirtiliyor. Nedeni ise kesinlikle devlet sansürü değil. Bu tür bir sansür, demir perdenin düşmesinden yirmi yıl sonra, Orta ve Güneydoğu Avrupa’daki eski komünist ülkelerde bile çoktan yok oldu.

Basın özgürlüğünün tehlikede olmasının asıl nedenleri, organize suçlar ile siyaset ve ekonomi çevrelerinin medyaya uyguladığı baskıda yatıyor.

Bu özellikle Avrupa Birliği ülkelerinden Bulgaristan için geçerli. Aday ülke Hırvatistan’da da gazetecilerin durumu kaygı verici. En geç 2011 yılında Avrupa Birliği üyesi olmak isteyen Hırvatistan, organize suçlarla siyasetin bağlantısını araştırmak isteyen gazeteciler dövüldükleri ve öldürülmekten korktukları için basın özgürlüğü sıralamasında dramatik bir şekilde gerilere kaydı.

Türkiye de sıralamanın sonlarına kayan ülkeler arasında. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Türk Ceza Kanunu’nun tartışmalı 301’inci maddesini basın özgürlüğü önünde engel olarak değerlendiriyor.

Slovakya gibi bazı ülkelerde ise basında karşıt görüşlere yer verilmesini sağlayan yeni yasal düzenlemeler. Yani haksız yere eleştirildiğini hisseden siyasetçiler medyanın hiçbir direnç göstermesinden korkmadan kendi istediğinin yazılmasını talep edebiliyor. Tüm bu yasal düzenlemeler uygulanmasa da mevcudiyetleri bile otosansür yapılmasını teşvik eder nitelikte.

Ayrıca Batı Avrupa’nın da Balkan ve Orta Avrupa’daki dönüşüm içerisinde bulunan ülkelere parmakla işaret etme lüksü yok. Çünkü Avrupa Birliği’nin kurucu ülkelerinden İtalya da raporda sert bir şekilde eleştiriliyor. Zira aynı zamanda ülkenin adeta 'medya çarı' olan Başbakan Berlusconi basını taciz ediyor.

Rapordaki sıralama, AB’ye katılımla üyelik perspektifinin şüphe götürmez bir şekilde birçok reformun yolunu açtığını gözler önüne seriyor. Ancak AB üyesi olmak ve basının liberalleşmesi bile gerçek basın özgürlüğünü güvence altına almıyor.”

Verica Spasovska / DW, Çeviren: Değer Akal

Editör: Hülya Köylü