1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yorum: AB'nin büyükleri ve küçükleri

16 Eylül 2010

Fransa ile AB arasında Romanlar konusunda yaşanan gerginliğe farklı bir açıdan yaklaşan DW Brüksel temsilcisi Christoph Hasselbach, ‘büyükler’ ve ‘küçükler’ diye ayrılan AB'nin geleceğini sorguluyor:

https://p.dw.com/p/PE8v
EU Flagge im Wind

“Fransa’nın Romanlar'ı sınırdışı politikasıyla ilgili kavga ile AB'nin para politikaları ve dış ticaret konularında ortak bir çizgi yakalama arayışları… Bu iki konunun aslında ilk bakışta birbiriyle en ufak bir ilgisi yok. Zirvede bu iki konunun gündemde olması bir tesadüf. Ancak yaşananlar, AB’nin içinde bulunduğu duruma ışık tutar nitelikte. Ve AB perişan bir durumda.

Christoph Hasselbach Deutsche Welle, DW, Deutsches Programm, Zeitfunk, Funkjournal
AB Brüksel Temsilcisi Christoph Hasselbach

AB Komisyonu’nun Adalet ve Temel Haklardan Sorumlu Üyesi Viviane Reding ile Cumhurbaşkanı Sarkozy’ye kadar Fransız hükümetinin en üst düzey yetkilileri arasında yaşanan ağız dalaşı öyle bir hâl aldı ki, daha sivrisi düşünülemezdi bile. Reding, Fransa’nın Roman politikasını İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler’in Romanlar’a uyguladığı sürgün politikasına benzetti, ancak daha sonra ifadesini geri aldı. Ama asıl soru yanıt bulmadı: Fransa bir halk grubunu etnik kökeni nedeniyle sınırdışı ederek Avrupa hukukunu ihlal etti mi?

Ancak bu tartışmada dikkatten kaçan başka bir nokta daha var. Burada aynı zamanda AB’nin icra organı Komisyon ile bir üye devlet arasında bir güç mücadelesi söz konusu. Bu mücadele o kadar kızıştı ki, iki taraf ‘Avrupa antlaşmalarının bekçiliği’ rolü için çekişmeye başladı. Ve ardından Fransa’dan dikkat çekici bir açıklama geldi: ‘Fransa gibi ‘büyük’ bir ülke böyle bir şeye tahammül etmek zorunda değil'di. Avrupa Parlamentosu’ndan Avusturyalı bir milletvekili bu sözden çıkan sonucu şöyle özetliyor: O zaman Komisyon, Avrupa hukukunu sadece ‘küçük’ ülkelere karşı uygulayabilir! Tartışmanın taraflarının nasıl bir arı kovanının içine düştükleri açık. Kavganın bu kadar açık ve sert yürütülmesi gerçi yeni bir şey. Ama rahatsızlıkların uzun süredir var olduğu ve suyun dipten dibe kaynadığı söylenebilir.

Liderler zirvesinin asıl gündem maddelerine dönecek olursak. İstikrar Paktı’nın güçlendirilmesi, Çin gibi önemli üçüncü dünya ülkeleriyle ilişkiler… Bu konularda da üye ülkelerin çıkarları kısmen büyük farklılıklar gösteriyor. Ama AB’nin hastalığı, bu bölünmüşlük içinde ortaya pek bir şey çıkaramaması ve Birlik olarak hareket etmedikçe dünya sahnesinde zayıf konumunu sürdüreceği. Üye ülkelerin birbiriyle mücadelesi yetmezmiş gibi bir de üye bir ülke Komisyon’un rolünü sorguluyorsa, o zaman ortada temelden yanlış birşeyler var demektir. O zaman Avrupa gerçekten de sadece ‘büyükler’in sözünün geçtiği dönemlere geri dönüş yolundadır. Tek sorun, Avrupa’daki bu ‘büyükler’in dünya sahnesinde hâlâ küçük olması. Tüm tarafların bunun farkına varması iyi olur.”

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Hasselbach / Brüksel, Çeviri: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Hülya Köylü