1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Trump’ın Avrupalı popülist dostları

4 Şubat 2017

Trump'ın seyahat yasağı öngören kararnamesi Seattle kentindeki bir yargıç tarafından geçici olarak durduruldu. Trump'ın girişimi AB'de büyük eleştirilere neden olsa da görüşlerini destekleyen siyasetçiler de yok değil.

https://p.dw.com/p/2Wx0N
Donald Trump
Fotoğraf: picture alliance/AP Images/M. Rourke

AB içinde Donald Trump paniği yaşanıyor. AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğu yeni ABD Başkanı'nın özellikle Müslüman göçmenleri hedef alan kararnamesine tepki gösterdi.

AB Konseyi’nin Polonyalı başkanı Donald Tusk, “ABD’nin son 70 yıllık dış politikasının sorgulandığını” söyleyerek ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın siyasi inşasına verdiği desteğin sona ermekte olduğuna dair AB kulislerinde son haftalarda giderek yükselen biçimde dillendirilen rahatsızlığı aktardı.

“AB’yi zayıflatma iradesi”

Avrupa Komisyonu’nun Fransız üyesi Pierre Moscovici ise AB kurumları düzeyindeki bu rahatsızlığı, “Avrupa doğrudan hedef alınıyor. Siyasi, ticari ve ekonomik güç olarak AB’yi zayıflatma iradesi var” ifadeleriyle anlattı.

Ancak AB kurumlarının koridorlarında konuşulanlar bazı AB başkentlerinden mesajlarla uyuşmuyor. Bunun en çarpıcı örneği, kısaca “Visegrad ülkeleri” olarak bilinen Polonya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’da iktidarda olan liderlerin Donald Trump’ın göçmen politikasına verdiği destek.

Serbien Ungarischer Premierminister Viktor Orban
Macaristan Başbakanı Viktor OrbanFotoğraf: picture-alliance/dpa/D. Savic

Hem Rusya lideri Vladimir Putin hem de yeni ABD başkanının “AB içindeki en iyi dostu” olarak gösterilen Macaristan Başbakanı Viktor Orban, “Her ülke elindeki imkanlarla sınırlarını savunma hakkına sahiptir. Biz de kendi sınırlarımızın korunmasını kuvvetlendirerek sağlıyoruz” ifadeleriyle Trump’a destek verdi.

“Avrupa’ya yeni çağ geliyor”

Orban, 28 Ocak’ta yaptığı açıklamada, “Yeni bir çağ Avrupa’nın kapısını çalıyor. Yeni bir siyasi düşünce çağı, zira insanlar açık toplum değil demokratik toplumlar istiyor” ifadelerini kullanmıştı.

Orban’ın son iki yıldır uygulamaya koyduğu göçmen politikası kurumsal bazda AB ve Avrupa Konseyi tarafından eleştirilmekte. Orban buna rağmen AB yasaları ve AİHM içtihadını dikkate almıyor. Macar lider 13 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Macar polisinin sığınmacıları sistematik olarak tutuklamasına yönelik uygulamaya yeniden başlayacakları mesajı verdi.

Polonya örnek alıyor

Varşova’dan da benzer mesajlar geliyor. Polonya’da iktidardaki aşırı muhafazakar hükümetin Dışişleri Bakanı Witold Waszczykowski, “Her egemen devlet kendi göç politikasını belirleme hakkına sahiptir. ABD Başkanı Donald Trump’ın böyle bir karar alma hakkı vardır” ifadeleriyle Washington yönetimine destek çıktı. Polonya hükümeti bu destekle kalmayıp, Polonya’ya yasadışı yollardan giren göçmenlere karşı politikasını “sertleştireceğini” duyurdu. 

Çeklerden “AB elitlerine” eleştiri

Çek Cumhuriyeti'nin "sosyal demokrat” etiketli devlet başkanı Miloş Zeman, sözcüsü aracılığıyla “Başkan Donald Trump ülkesini koruyor. AB elitlerinin aksine vatandaşlarının güvenliğini savunuyor” şeklinde tepki verdi.

Visegrad grubunun diğer sosyal demokrat lideri, Slovakya Başbakanı Robert Fico da Donald Trump’a olan sempatisini gizlemiyor, hatta Trump’ın “AB-ABD ilişkilerini olumlu etkileyeceği” öngörüsünde bulunuyor.

Rechtspopulistische Fraktion im Europäischen Parlament Europa der Nationen und der Freiheit
Le Pen ve Avrupalı diğer aşırı sağcılar Fotoğraf: Getty Images/AFP/E. Dunand

Avrupa aşırı sağına örnek olacak

Avrupa’da aşırı sağcı partiler de Donald Trump’un bazı Müslüman ülkelerin vatandaşlarına getirdiği yasağı “memnuniyet verici” buluyor. İtalya’da Kuzey Ligi, Belçika’da Vlaams Belang, Hollanda’da PVV, Fransa’da Milli Cephe (FN) ve Almanya’da AfD Donald Trump’un göçmenlerle ilgili kararnamesine destek verdiler.

Hollanda'da 15 Mart'ta yapılacak genel seçimlerin favorisi gösterilen PVV partisinin lideri Geert Wilders, Trump kararnamesi sonrası yaptığı açıklamada, iktidara gelmesi halinde “aynısını yapacağını” söyledi.

Fransız Milli Cephe partisi lideri Marine Le Pen’in cumhurbaşkanı kampanya sözcüsü David Racheline, konuyla ilgili açıklamasında, “(ABD’dekine benzer) bir yasak şu an için önceliğimiz olmasa da gerekli görüldüğü takdirde her türlü önlem alınabilir. Bizim önceliklerimiz sınırlarımızın kontrolünü yeniden ele almak, radikal camilerin kapatılması ve IŞİD’in imhasıdır” şeklinde konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg