1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk karikatürleri Almanca'da

Jülide Danisman14 Ekim 2008

Frankfurt Kitap Fuarı için hazırlanan kitaplar Türkiye’yi farklı yönleriyle Alman okuyucuya tanıtıyor. Son dönemde yayınlanan karikatür kitapları Almanya'da pek tanınmayan Türk mizah geleneğini ortaya koyuyor.

https://p.dw.com/p/FYK7
Fotoğraf: AP

Müslümanlar’da mizah var mı? Bu soru, 2006 yılında Danimarka’da bir gazetede, Hz. Muhammed karikatürlerinin yayınlanmasının ardından özellikle İslam ülkelerinin gösterdiği tepki üzerine gündeme gelmişti. Bu soruya ”evet, var” yanıtını veren kitap ”Padişah’ın Burnu,” Osmanlı’dan günümüze Türk karikatür ve hiciv geleneğini anlatıyor. Sabine Küper Busch ve Nigar Rona tarafından derlenen kitap, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin işbirliği ile Berlin merkezli Dağyeli Yayınevi tarafından Türkçe ve Almanca olarak yayınlandı. Dağyeli’nin sahibi Mario Pschera ”Padişah’ın Burnu” kitabının, Türkiye’de karikatürün gelişimi hakkında yayınlanan ilk geniş kapsamlı kitap olduğunu söylüyor. Pschera, "sanırım birçok kişi Türkiye’de köklü bir karikatür ve hiciv geleneği olduğunu bilmiyor. İlk kez, bundan yaklaşık 10 yıl önce gazete büfelerinde satılan Leman veya benzeri mizah dergileri dikkatimi çekti. Türkçe’yi bilmememe veya bir kaç kelime anlamama rağmen, bu dergilerin çok özel olduğunu fark ettim" diyor.

Türkiye'de karikatürün işlevi

Türkiye’de Akbaba, Gırgır, Leman gibi dergilerde yer alan karikatürler, mizah yazıları siyasetin yanısıra toplumsal sorunlardan; kadın-erkek ilişkilerine kadar farklı konuları ele alır. Mario Pschera karikatürün, Almanya’ya kıyasla Türkiye’de daha farklı bir işlevi olduğu görüşünde. Türkiye’de karikatürlerin genellikle veya Almanya’ya göre ağırlıklı olarak daha rahatsız edici gerçekleri ortaya koymak ve insanların siyasi ve sosyal sorunlara ilişkin bilincini hiciv yoluyla arttırmak için kullanıldığını belirten Pschera, "bir Amerikalı yazarın dediği gibi; karikatür, gazeteciliğin bir anlamda başka yöntemlerle devam ettirilmesidir" şeklinde konuştu. Dağyeli Yayınevi’nin sahibi Mario Pschera’ya göre, Türkiye ile ilgilenen birinin bu karikatürleri mutlaka dikkate alması gerekiyor.

Piyale Madra'da Almanca'da

Berlin merkezli Nil Yayınevi’nin sahibi Claudia Udenta da, Türkiye’de yaşadığı sırada Radikal Gazetesi’nde Piyale Madra’nın karikatürlerini keşfediyor. Madra’nın ”Ademler ve Havvalar” dizisindeki mizah anlayışını çok beğenen Udenta, çizerin karikatürlerini Almanca’ya çevirerek, ”Gülümseten 69 Resim” adıyla yayınlıyor. Piyale Madra’yı Almanlar’a tanıtmayı hedefleyen Udenta, Türkiye’nin Almanya’da tek yanlı tanıtılmasını eleştiriyor. Udenta, Türkiye’nin farklı yönlerini göstermek için ”Aspirin ve Rakı” isimli bir roman yazıyor. Claudia Udenta, Madra’nın ele aldığı konuların Almanya’daki yaşam ile paralellik gösterdiğini vurguluyor. "Türkiye’de de bekar kadınların olduğu, büyük kentlerde bazı kadınların evlenmeden erkek arkadaşı ile birlikte yaşadığı, bir çok kişi tarafından bilinmiyor" diyen Udenta, bu kitapta, bütün bu konuların ele alındığını; bekar insanların, bekar kadınların, bir ilişki arayışı içinde olmalarının, çok güzel bir şekilde tasvir edildiğini belirtiyor.

Karikatürde toplumsal gözlem

Piyale Madra’yı feminist olarak nitelendiren Udenta, çizerin karikatürlerinde toplumsal gözlemler yaptığına dikkati çekiyor. Madra'nın karikatürlerinin siyasi açıdan ise kadın hareketi çerçevesinde değerlendirilebiliceğini belirten Udenta, "ben bunu da çok doğru buluyorum, zira kadınları ve kadınların erkekler hakkında ne düşündüğünü ele alıyor. Karikatürlerinde genç kızları da işliyor, genç kızların bazı olaylarla nasıl yüzleştiğini anlatıyor. Madra’nın karikatürlerinde sosyolojik gözlemin yanısıra, kadınlar açısından siyasi bir yan da buluyorum" diyor.

"Kötü Kız" da Almanca

Ramize Erer ise ”Kötü Kız” isimli karikatür bandını feminist bir bakış açısı ile çizmiyor, fakat bazen okuyucuları tarafından feminist olarak tanımlanıyor. Ramize Erer’in karikatürleri, Almanca’ya çevrilerek, Berlin’deki Rotbuch Yayınevi tarafından ”Chica dü Lüks” adıyla yayınlandı. Karikatürleri ilk kez yabancı bir dile çevrilen Erer, Paris gibi Avrupa kentlerinde katıldığı sergilerde büyük ilgi gördüğünü belirtiyor. Türk ve Müslüman bir kadının bu karikatürleri yapmasının onlar için çok ilginç olduğunu belirten Erer, farklı bir anlatımla, kaliteli bir ürünle karşılaştıkları sevindiklerini söylüyor.