1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye karşıtı imza kampanyası

Ajanslar/Vedat Açıkgöz11 Ekim 2004

Avrupa Birliği Komisyonu´nun İlerleme Raporu´nda Türkiye ile müzakerelerin başlamasını tavsiye etmesiyle birlikte birçok Avrupa ülkesinde Türkiye´nin AB´nin üyeliği konusu gündemin ilk sıralarına yerleşti. İki buçuk milyon Türk´ün yaşadığı Almanya´da muhafazakar Hristiyan Birlik partileri Türkiye´nin üyeliğine karşı imza kampanyası başlatmayı planlıyor.

https://p.dw.com/p/Ab6c
Merkel ve Stoiber, Türkiye'ye birlik üyeliği yerine 'imtiyazlı ortaklık' verilmesini istiyor
Merkel ve Stoiber, Türkiye'ye birlik üyeliği yerine 'imtiyazlı ortaklık' verilmesini istiyorFotoğraf: AP

Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Alman Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin Meclis Grup Başkanı Michael Glos´un Türkiye´nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı imza kampanyası önerisine Hristiyan Demokrat Birlik Partisi lideri Angela Merkel´dan de destek geldi. Merkel, Alman 2. Televizyon kanalına verdiği demeçte şöyle konuştu:

”Türkiye´nin tam üyeliğine karşı çıkan ve bunun yerine imtiyazlı ortaklığı benimseyen bir imza kampanyasının başlatılmasını düşünebilirim. Türkiye için gerçekçi bir teklif sunuyor olmaktan mutluyum. Çünkü biz basit bir şekilde sadece ‘hayır’ demiyoruz. Öncelikle böyle bir kampanyanın nasıl ve ne zaman yapılacağına karar verilmesi gerekir. Temelde böyle bir uygulamayı ihtimal dışı olarak görmüyorum.”

Stoiber’den de destek

Hristiyan Sosyal Birlik Partisi Genel Başkanı Edmund Stoiber´de bugün Münih´te yaptığı bir konuşmada imza kampanyasını desteklediğini açıkladı. Bu fikrin mantıklı olduğunu söyleyen Stoiber, Türkiye´yle müzakerelerin başlamasının Avrupa Birliği’nin politik birlikteliğini tehlikeye atacağını savundu. Muhalefetteki bir diğer parti Hür Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Guido Westerwelle ise, Türkiye´nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı başlatılacak bir imza kampanyasının hiçbir sonuç getirmeyeceğini savundu. Westerwelle, Türkiye´yle, sonucu açık görüşmelerin yapılması gerektiğini vurguladı.

Hükümet tepki gösterdi

Ana muhalefet zirvesinin, Türkiye'nin çok ileri tarihlerdeki muhtemel üyeliğine karşı imza kampanyası başlatma girişimine Berlin'den gelen tepkiyi hükümet sözcüsü Hans Langguth özetledi. Hristiyan birlik kanadının önerisinin çağdışı ve realitelere aykırı olduğunu belirten Almanya hükümet sözcüsü, "Ana muhalefet böyle bir öneriyi ortaya atar ve ilerde gerçekleştirmeye de kalkışırsa, o zaman 1963 yılından bu yana izlediği Türkiye politikasına ters düşmüş olur" dedi.

Stoiber-Merkel ikilisinin Türkiye'nin AB üyeliğini gerekirse imza kampanyasıyla önleme girişimine birlik partilerinden de tepki geldi. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu'nun Hristiyan Demokrat Başkanı Elmar Brok, bu önerinin karnını ağrıttığını söylerken, Parti Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Pflüger, konunun karara bağlanacağı yerin parlamento olduğunu anımsattı. Parti Meclis Grup Başkan Vekili Wolfgang Bosbach, imtiyazlı ortaklık konusunun pekala gündeme getirilebileceğini, ancak Türkiye aleyhine imza kampanyası başlatılmasının hoş karşılanmayacağını beyan etti. Alman Hristiyan Birlik Partisi'nin Türk asıllı milletvekili Bülent Aslan imza kampanyası planlarını "yanlış bir adım" diye nitelendirdi. Aslan imza kampanyasının gerçekleştirilmesine hiç ihtimal vermediğini söyleyerek, "Bu Hristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin bir adıımıdır. Partim Hristiyan Demokrat Parti'nin bu girişime destek vereceğini sanmıyorum" dedi.

Devlet Bakanı Babacan'ın görüşü

"Türkiye´nin Avrupa Birliği’ne Ekonomik Entegrasyonu” konulu toplantıya katılan Devlet Bakanı Ali Babacan ise durumu şöyle değerlendiriyor:

”Önümüzde 17 Aralık tarihi var. Şimdi biz buna konsantre olacağız. 17 Aralık’ta siyasi kararın, komisyonun önerisi doğrultusunda olması için çaba harcayacağız. Müzakereler başladıktan sonra uzun bir süreç var. Burada önemli olan bizim kendimize dikkat etmemiz. Reform sürecimizi aksatmadan yürütmeye çalışacağız. Bir de Türkiye´nin gerçeklerini AB´ye daha iyi anlatacağız. Burada Türkiye´nin algılanmasıyla Türkiye´nin gerçekleri arasında biraz fark var. Bazı ülkelerde bu fark daha büyük. Bu farkın kapatılması için hep beraber çaba göstereceğiz. Yani biz kendi işimize bakacağız. Çok farklı görüşler olabilir, yaklaşımlar olabilir ama nihai noktada Türkiye´nin AB´ye faydası, önemi gittikçe çok daha iyi fark edilecek. Ve ben öyle inanıyorum ki AB, Türkiye’yi, Türkiye´nin AB´yi istediğinden çok daha fazla isteyecek.”