1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Soykırımı inkar düşünce özgürlüğü değil"

Daphne Antachapoulos/DW16 Şubat 2007

Alman vatandaşı 67 yaşındaki Ernst Zündel, Yahudi soykırımını inkar ettiği ve halkı kışkırttığı gerekçesiyle Perşembe günü beş yıl hapse mahkum edildi. Zündel, dava boyunca hakkındaki suçlamalarla ilgili görüş belirtmedi ancak toplama kamplarında neler olduğunun araştırılması için bir uzmanlar heyeti kurulmasını ve bu heyette yer almayı önerdi. Avuklatları temyize gitmeye hazırlanırken, Zündel’e verilen cezasının düşünce özgürlüğünü ihlal edip etmediği tartışılıyor. DW’den Daphne Antachapolulos’un konuyla ilgili yorumu.

https://p.dw.com/p/AZlv

Mannheim Eyalet Mahkemesi’nin Ernst Zündel’i savcılığın talebi doğrultusunda en yüksek ceza olan beş yıl hapse mahkum etmesi sadece “başka seçenek yoktu” şeklinde değerlendirilebilir. Çünkü aksi bir karar, ne Alman hukuk düzenine ne de tarih anlayışına uyar. Buna açıklık getirelim: Halkı kışkırtmak için sadece Yahudi soykırımını değil, nasyonal sosyalizm döneminin tüm insanlık dışı uygulamalarını inkar edenler de ceza alır. Yani Nazilerin tüm korkunç uygulamaları karşısında aynı tavır takınılır.

Zündel’in apaçık inkar ettiği Yahudi soykırımın gerçekliği tartışılamaz. 20. yüzyılda bu soykırımdan daha derinlemesine araştırılan başka bir tarihi olay yoktur. Yahudilerin toplama kamplarına götürülüp öldürülmesinin nasıl organize edildiğine ilişkin, ismini Berlin’deki Wann Gölü’nden alan konferansın protokollerinden tutun da film kayıtları, fotoğraflar ve görgü tanıkları Yahudi soykırımın gerçekliğini doğruluyon. Müttefik kuvvetlerinin toplama kamplarındaki esirleri kurtardıktan sonra çektiği filmler de kanıt olarak tarihe geçmiştir. Sayısız ceza davasında tespit edilen vakalar ve tarihçi bilirkişilerin raporları da cabası...

Demek ki Zündel’in savunduğunun aksine, Nazi döneminde işlenen suçların inkarı, düşünce özgürlüğü kapsamına girmez. Soykırımın inkarı, aleni ve bilinçli şekilde gerçek dışı olanı savunmaktır. Almanya’nın en yüksek yargı mercii Federal Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki görüşü kesindir. Mahkeme’ye göre bilinçli olarak ortaya atılan ya da doğru olmadığı kanıtlanmış gerçekdışı iddialar düşünce özgürlüğünün kapsamına girmez.

Çünkü Yahudi soykırımını inkar edenler bunu, yanlışlıkla değil, bilerek ve belirli bir amaç için yaparlar. Nasyonal Sosyalistlerin iktidarları döneminde Yahudilere uygulanan zulmün yalan olduğu ve Almanya’nın Yahudilerin menfaatine sömürüldüğü iddiasını öne sürmek için...

Bu iddialar tam da nasyonal sosyalistlerin, Yahudileri ve diğer azınlıkları şamar oğlanı olarak seçen, antisemit ideolojisi ile örtüşür. O dönemde Almanların çoğu bu ideolojiye karşı mücadele etmedi. Kimileri müsamaha gösterdi, kimileri görmezden geldi, kimileri ise destek verdi.

Almanya’nın tarihiyle yüzleşmesi sancılı bir süreçti. Bu hesaplaşma, Nazilerin işledikleri suçun büyüklüğü gözönüne alındığında, kolay kolay sona erecek gibi görünmüyor. Bu hesaplaşmaya hala ders almayanları yargı önüne çıkarmak da dahil. Kurbanların anısı ve aileleri de bu tür bir dehşete ve zulmün yinelenmesine izin vermeyeceği konusunda hukuk devletine güvenebilmelidir.

Ayrıca soykırımın inkarı sadece Almanya’da değil, Fransa, İngiltere, Avusturya ve İşviçre’de de yasaktır. Almanya tarihinden ötürü bu konuda en büyük sorumluluğu taşımaktadır. Almanya’nın soykırımı inkarı cezasız bırakması, diğer ülkelere gönderilmiş nahoş bir sinyal olurdu.

Zündel gibi kışkırtıcı aşırı sağcılar mahkeme önüne çıkarılmalı ve görmezden gelinmemeli. Çünkü başını öbür yana çevirmek ve görmezden gelmek Almanya’da bir zamanlar korkunç sonuçlara yol açmıştı.