1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sistani'nin Necef'teki başarısı

Peter Phillip / DW27 Ağustos 2004

Birçoklarının imkansız olarak değerlendirdiği uzlaşma gerçekleşti. Necef’te üç haftadan bu yana süren yoğun çatışmaların ardından silahlar nihayet sustu. Şiiler’in etkin ismi Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin Necef’e gitmesi ve Hazreti Ali Türbesi‘nde gizlenen El Sadr milisleriyle anlaşması huzurun biraz olsun sağlanmasına neden oldu. DW’den Peter Phillip, Sistani’nin sağladığı uzlaşmayı ve bunun sonuçlarını yorumluyor:

https://p.dw.com/p/Aa1O

"Daha önce birçok aracının başaramadığını, Şiiler‘in dünyadaki en güçlü liderlerinden Büyük Ayetullah Ali Sistani başardı. Sistani, tedavi için bulunduğu İngiltere’den Irak’a döner dönmez üç haftadır silahların konuştuğu Necef’e doğru yola koyuldu. Çatışmaların giderek tırmandığı şehre dün ulaşan dini lider, İmam Ali Türbesi’nde gizlenen ve haftalardır Irak ve Amerikan güçleriyle çatışan Mehdi Ordusu‘yla anlaşmaya vardı: El Sadr’a bağlı Mehdi Ordusu’nun silahlarını bırakması karşılığında, Irak ve Amerikan ordusu şehirden çekilecek, denetimi sadece polislere bırakacaktı.

Sistani, kolaymış gibi görünse de aslında imkansızı başardı. Son haftalarda tırman şiddet, başarısız arabulma çabaları, Irak ve Amerikan güçlerinin Hazreti Ali Türbesi‘ne iyice yaklaşmasına ve askeri güç yığmasına neden olmuştu. Şiiler‘in dünyadaki en kutsal yeri, kabesi olan Hazreti Ali Türbesi iki ateş arasında kalmıştı. Durum karışıktı. Askeri bir çözüme ulaşmak zordu, çünkü atılan her adımda Hazreti Ali Türbesi’nin zarar görmesi sözkonusuydu. Sadr, türbede bulunan milislerini dışarı çıkaramazdı. Öte yandan, Irak ve Amerikan askerlerine karşı başarı sağlamak için çatışmak şarttı, bu da türbenin zarar görmesi anlamına gelecekti.

Ali Sistani müdahale etmese Necef’te her gün birçok sivil hayatını kaybetmeye devam edecekti. Belki de şiddet ve huzursuzluk Şiiler‘in yoğun olarak yaşadığı güney Irak’a da sıçrayacaktı. Üstelik Irak‘ın güneyi şimdiye dek çatışmalardan uzak kaldıysa, bu yine Ali Sistani sayesinde olmuştu.

Şii lider, Amerikalılar‘ı sevdiği için değil, Irak‘taki demokratikleşme sürecini baltalamak istemediği için halkını silahlı mücadeleden uzak tuttu. Irak’ın demokratikleşmesi, en çok ülkede çoğunluğu oluşturan Şiiler‘in işine gelirdi, her ne kadar Şiiler şimdiye dek yönetimde söz sahibi olamasalar da.

Necef’teki uzlaşmayı Ali Sistani’den başka kimse başaramazdı, çünkü Ali Sistani Şii halk tarafından en fazla kabul gören, saygı duyulan lider. Dini olarak elinde büyük bir güç bulundurmasına rağmen partilerüstü bir tutum sergiliyor ve din işleriyle politikayı birbirinden ayrıyor. Böylece Irak’ın komşu ülke İran gibi bir din devleti olmasını istemediği mesajını veriyor. Görünüşe göre, Sistani öncelikle ülkesine huzur ve demokrasinin gelmesini istiyor.

Aslında Sistani’nin dileği hem Irak halkının hem de Bağdat geçiş hükümetiyle Amerika Birleşik Devletleri’nin hedeflerine denk düşüyor ya da düşmeli. Böylece Necef’te varılan uzlaşmada kaybeden taraf yok aslında. Olur ya, Sadr milisleri birdenbire kaybeden taraf olduğu fikrine kapılır ve ödedikleri bedelin büyük olduğunu düşünürse, Necef’teki uzlaşma bozulabilir."