1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sanatın sözünün geçtiği yer: Venedik

6 Ağustos 2007

Uluslararası Venedik Film Festivali, bugün 75 yaşında. Bu yıl, kapılarını 29 Ağustos’ta açacak olan festival, 75’lik geçmişi boyunca sinemada sanatın en plana çıkmasına önayak oldu...

https://p.dw.com/p/BQNN
Altın Aslan ödülü 1947 yılından bu yana veriliyor

Uluslararası film festivali dendiğinde akla ilk gelenler Cannes, Berlin ve Venedik’tir. Ancak bu üç önemli festivali de birbirinden ayıran özellikler var. Cannes, ticari anlaşmalarının yapıldığı, film endüstrisinde karın toplandığı yer olarak bilinirken, Berlin festivali Berlinale ise sinemada “trendin” belirlendiği etkinlik olarak kabul ediliyor. Çoğu sanatsevere göre de sanatın ve sinemanın kalbi Venedik Film Festivali’nde atıyor.

Zira dünyanın ilk sinema festivali olarak bilinen Venedik Film Festivali, Uluslararası Venedik Bienali'nin bir parçası olarak düzenleniyor. 1932 yılından bu yana Venedik’in Lido Adası’nda düzenlenen ve sinemanın en prestijli festivallerinden olan etkinlikteki ilk gösterim Rouben Mamoulians’ın ünlü korku romanından uyarladığı “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde”la yapılmıştı. Robert Louis Stevenson’ın kaleme aldığı “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde”, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliğin; iyinin ve kötünün etkileyici ve heyecan yüklü çatışmasını anlatıyor.

Siyasetin gölgesi

Her ne kadar politikayla sanat birbirlerinden ayrı şeyler olarak görünse de, düzenlendiği günden bu yana Venedik Film Festivali’nde, siyasetin gölgesi sıklıkla hissedildi. Venedik Bienali’nin ilk yıllarında festivale Mussolini rejimi ve faşizmin etkileri damgasını vurdu. Bu yüzden festival ilk başlarda Almanya, İtalya ve Japonya üçgenin oluşturduğu bir ittifak etkinliği görünümündeydi. Hatta festivalde dağıtılan başarı ödüllerinden Hitler'in propaganda filmlerini çeken Leni Riefenstahl ve Mussoli’nin oğlu Vittorio da nasibini aldı.

1947’de düzenlenen Venedik Bienali’nin ise ayrı bir yeri var. Zira Venedik Film Festivali’nin büyük ödülü, en iyi film dalında verilen „Altın Aslan“ o yıl ilk kez verildi. Altın Aslan, Oscar ve Cannes’in Altın Palmiyesiyle beraber sinema sanatının en prestijli ödülü olarak kabul ediliyor.

Yetenekler keşfedildi

Venedik Film festivali, sayısız sinemacının yıldızının parlamasında etkili oldu. Ünlü yönetmen Akira Kurosawa ve Ingmar Bergmann, Venedik’te keşfedildi. En tanınmış İtalyan yönetmenlerden Visconti, Antonioni ve Fellini ilk önemli başarılarını Lido Adası’nda kutladı. Festival ilk yıllarından beri başarılı yazar, oyuncu ve yönetmenlerin keşfedildiği önemli yerlerden biri oldu.

Alman sineması da festivalde adını yeniden, bir sirkte müdürlük yapan Leni'nin yeni sirk ideallerinin anlatıldığı Sirkin Tepesinde Artistler: Şaşkın (Artisten in der Zirkuskuppel: Ratlos) filmiyle 1968’de duyurdu. Aynı yıl festival genç sinemacıların protestolarıyla dağıldı. Cannes ve Berlin film festivalleri de genç protestoculardan nasibini aldı. Ancak aralarında 11 yıl ara veren sadece Venedik Bienali oldu. 1979 yılı, festival için yine yeni bir başlangıç oldu. Bu arada dünya genelindeki sinema festivali sayısı 600’e yükselmişti.

Alman sinemasının etkisi

1981 yılında Venedik Festivali Alman sinemasının etkisindeydi. Ünlü Alman yönetmen Margarethe Von Trotta’nın Kurşun Yıllar (Die Bleierne Zeit) filmi Venedik Film Festivali'nde ödüllendirildi. Bir yıl sonra Wim Wanders’in, Hollywood karşıtı filmi „Der Stand Der Dinge“ yani „İşlerin Gidişatı“ filmi daha sonra da Edgar Reitz’ın üçleme haline getirdiği başyapıtı „Heimat“ (Vatan) Venedik’te ayakta alkışlandı.

Venedik Film festivali bu alandaki diğer festivallere öncülük etti. En yakın rakibi olarak geçen yıl düzenlenen Roma Sinema Festivali gösterilse de Venedik Bienali’nin rakip tanımayacağı, hükümetin yeni bir festival alanı için Venedik’e kaynak aktarma kararıyla daha da kesinleşti. Yaklaşık 3 hafta sonra görkemli bir törenle açılışı yapılacak Venedik film şöleninin bu yılki sloganıysa ünlü yönetmen Federico Fellini’den: Yaşasın Sinema!