1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

OHAL tutuklularının yüzde 16'sı intiharı düşündü

27 Aralık 2017

Hak ve Adalet Platformu OHAL koşullarına ilişkin bir rapor açıkladı. Raporda, ekonomik sıkıntılar ve intihar girişimleri başta olmak üzere darbe girişimi sonrası yaşanan mağduriyetlere dikkat çekildi.

https://p.dw.com/p/2pzvU
Prof. Dr. Cihangir İslam, Nurten Ertuğrul, Ömer Faruk Gergeroğlu, Doç. Dr. Bayram ErzurumoğluFotoğraf: B. Karakas

Hak ve Adalet Platformu Olağanüstü Hal (OHAL) Araştırma ve Raporlama Komisyonu, bugün İstanbul'da düzenlediği bir basın toplantısıyla "15 Temmuz 2016 Sonrası OHAL'de Yaşanan Hak İhlalleri ve Sosyal Boyutları” başlıklı raporunu kamuoyuyla paylaştı.

Raporu, Hak ve Adalet Platformu'ndan insan hakları aktivistleri Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Nurten Ertuğrul ile Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyenler Prof. Cihangir İslam ve Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu açıkladı. Söz konusu rapor, 24 Eylül-1 Aralık tarihleri arasında OHAL ve KHK mağduru, mağdur yakını ve doğrudan mağduriyeti olmayan 630'u kadın 2 bin 173 kişinin katılımıyla hazırlandı. Raporda, OHAL döneminin birey-devlet, toplum-devlet ilişkilerinde ciddi yarılmalar yarattığı, yasama, yürütme ve yargı erkleri ayırımını ortadan kaldırdığı belirtildi.

Katılımcıların yüzde 16,7'si intiharı düşündü

Rapor, cezaevleri bir süre tutuklu bulunan kişilerin yüzde 16,7'sinin intihar etmeyi düşündüğünü, intihar planı yaptığını ya da intihar girişiminde bulunduğunu gösteriyor. Haklarında soruşturma yürütülen katılımcıların yüzde 46,2'sinin henüz bir iddianame hazırlanmadığını ya da duruşmalarının yapılmadığını ifade ediyor.

OHAL sürecinde işlerinden atılan kişiler arasında, rapora göre, işsizlik oranı 48,7. Bu kişilerin yüzde 35,7'si birikimlerini harcayarak geçinmeye çalışırken, yüzde 25,6'sı ailesinin yanında kaldığını söylüyor. Gündelik işlerde çalışanların oranı yüzde 18,9 iken sigortalı bir işte çalışanların oranı ise sadece yüzde 8,7.

Gözaltında kötü muamele ve işkence iddiaları

Rapora göre, darbe sonrası OHAL döneminde gözaltına alınan kişilerin yüzde 23,5'i ise kötü muamele ve işkence gördüğünü ifade ediyor. En sık yaşanan kötü muamele ve işkence iddiaları, psikolojik baskı, yakınlarla görüştürülmeme, sözlü şiddet ve tuvalet-banyo kısıtlamaları olarak sıralanıyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 27,3'ü bir süre tutukluluk yaşadığını, tutuklama gerekçeleri arasında Bank Asya'ya para yatırmak ve Bylock tespiti olduğunu, yüzde 29,2'si ise ne ile suçlandığını bilmediğini dile getirdi. Katılımcıların yüzde 26,4'ü ise sendika üyeliği nedeniyle tutuklu kaldığını söylüyor.

15 Temmuz sonrası işkence iddiaları

"Artık ben bir sosyal vebalıyım”

Katılımcıların yüzde 91,3'ünün darbe girişimi öncesi kamu sektöründe çalışanı olduğu belirtilen raporda, özel sektörde çalışan katılımcıların ise yüzde 75'i çalıştıkları kurumların KHK ile kapatılması, yüzde 15'i işten atılmaları, yüzde 6,9'u ise istifaya zorlanmaları sonucunda işsiz kaldığına dikkat çekiliyor.

Rapora göre, mağdur yakınlarının çektikleri en önemli sıkıntı yüzde 92,1 ile ekonomik sorunlar. Geçim sıkıntısını ise yüzde 86,5 ile psikolojik, yüzde 86,6 ileyse sosyal dışlanma takip etti. Raporda yer verilen anlatımlardan birinde, "Artık ben bir ‘sosyal vebalıyım'. Çevremdekiler, beni tanıdıkları halde, iktidardan kendilerine bir zarar geleceği endişesi ile benden uzak gitmeye, arayıp sormamaya gayret gösteriyorlar” sözleri ile sosyal dışlanmaya örnek veriliyor.

Rapora göre, OHAL döneminde adli süreçten geçen kişilerin yüzde 81,3'ü soruşturmaların adil olmadığını düşünüyor. Bu kişilerin yüzde 55,6'sı savunma ve delil hakkı kullanamadığını söylüyor.

nançlı kesime bakışım değişti”

Araştırmaya katılanların yüzde 96,6 KHK ile işten atılanlara devlet kurumlarında, yüzde 96,9 ise toplumda önyargı ile bakılarak ayrımcılık yapıldığını d Katılımcıların yüzde 98'i OHAL'in vatandaşın can güvenliğini artırmadığını düşünüyor. Öte yandan raporun geniş bir kısmı, katılımcıların anlatımlarından oluşuyor. Araştırmada yer alan ifadelerden bazıları şöyle:

* Ülkemde adalet, hak hukuk olaylarına inancım kalmadı. Düzeleceğine de inancım kalmadı.

* Herkesin beni suçlu görmesi, "Atıldıysan vardır bir şey” davranışları ve sözleri beni hayattan soğuttu.

* Devlete ve insanlara güvenimi yitirdim. İnancımda adeta köklü değişimler oldu.

* Devlet, millet kavramı ve dindarlığa karşı düşüncelerim radikal şekilde değişti.

* Dindarlara güvenim kayboldu.

* Müslümanım diyenlere inanmıyorum

* Akrabalarım "Suçun olmasa niye atsınlar” dedi.

* Camiden bile kovulmak kötü bir duygu.

"Gülmen'in durumu çok acil”

Basın toplantısına katılan KHK mağdurlarından Veli Saçılık, işini geri alma talebiyle başladığı açlık grevine devam eden akademisyen Nuriye Gülmen'in durumuna dikkati çekti. Ankara Yüksel Caddesi'nde aynı taleple eylemlerini sürdüren Saçılık, "Kendisini en son gördüğümde ciddi derecede hayati tehlikesi var. Şu an 34 kilo. Çok acil bir durum var” dedi. Saçılık, muhafazakar ve sosyalist kesimlerin adalet ve özgürlük temelinde bir araya gelmesi gerektiğini dile getirdi.

Saçılık'ın ardından söz alan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, son KHK ile getirilen mahkumlara yönelik tek tip kıyafet zorunluluğunu eleştirdi. HDP'li Kaya, "Bugün geldiğimiz noktada zulmü meşrulaştırmak için ‘Amerika da yapıyor' deniliyor. Devletten OHAL kalksın beklentim yok. Ne değişecekse bizim ellerimizle değişecek” diye konuştu.

Burcu Karakaş / İstanbul

©Deutsche Welle Türkçe